- Kategori
- Eğitim
Karneli hayat
Bir yılın, bir dönemin notlara çevrilişi; işte sizin çocuğunuz budur bu sistemde, bu okulda bu çalışmayla, sizin çocuğunuzun matematiği 1, 2, 3, 4, 5’tir. Çok çalışmışsa 5’tir, tembelse 1’dir, arası vasattır. Soruları çözmüşse gelecek vaat ediyordur, yoksa sıradandır; çarpsın, bölsün yeter. Ya diğer dersler; Türkçe, fen, resim…
Karneler alınır, zayıflara üzülür insan, gözyaşı döker, ikinci dönem daha çok çalışma sözü verilir. Kimi zaman sallama vaziyetleri; nasılsa kalmak da yok.
Anneler, babalar tabii ki zayıfsız takdirlik bir karne ister, ister ki soranlara söyleyebilsinler “Takdiri var benim oğlumun” zayıf varsa “Olsun düzeltirsin” denilir. Ama gönülde bir burukluk, aman kimse sormasın karneyi.
Karneler alındı, okullar tatil. Zayıflar, takdirler v.s. Hayat bizi bir standarda oturtacak, o kuralları yerine getiren bir üst kurala terfi edecek. Terfi edemeyenler daha alt kuralların yolunda yön verecekler hayatlarına.
Hayat bize verilen notlara göre davranmıyor. Her notu on üzerinden on ama hayatta yaşamasını bilmiyor. Not her şey değildir, önemli olan hayatın bize vereceği not, hayattan alacağımız dersleri yapıp yapamayacağımız. Hayatı ıskalayıp ıskalamayacağımız.
(KARNEMDE HAYATI YAŞAMAK DERSİM 2’DİR BENİM, 5 ÜZERİNDEN.)