Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Karpuuuuzzzz, kesmece

Karpuuuuzzzz, kesmece
 

Bunaltıcı sıcaklarda, bebeğin bile içi nasıl yanmış ki, 4 elle sarıldığı karpuza sımsıkı yumulmuş!


Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

Haddizatında bugün, Anayasa Mahkemesi (AYM) raportörü, Hukuk Doktoru Osman Can’ın; “AYM, değişiklikleri iptal etse bile hükümet bunu kâle almasın” açıklaması hakkında uzun bir makale yazacaktık. Aklımızda o konu varken pazara çıktık. Vatandaşı asıl ilgilendiren çarşı-pazarda olup bitenler diyerek, pazardan bir sahneyi okuyucuyla paylaşmaya karar verdik.

Zaten AYM’nin muhtemel kararı hakkında söylenmeyen kalmadı. Bizim onlara ilave edeceğimiz husus; sayın hukuk doktorunun, “asrın şakası”nı yapıp, manşetlere çıkmak arzusunda bulunmuş olma ihtimalidir.

Neyse, gelelim pazarda yaşadıklarımıza…

İzmir’in aşırı sıcakları ziyade hararet yapıyor. Duş al, soğuk suları mideye devir… Yine de hararetin sönmesi müşkül. Karpuz zamanıdır... Harareti söndürse söndürse buz gibi karpuz söndürür; alalım bir karpuz, soğutup yiyelim ki hararetimiz düşsün dedik ve çıktık pazara.

“Karpuuzz kan”, “karpuuuuzzz, kesmece”, kesmece karpuz kesmeceeee” diye ünleyen tezgâhlardan birine yanaştık. Satıcıya 5–6 kiloluk bir karpuz seçivermesini ve kesmesini rica ettik.

“Tamam, abi” dedi. Bir karpuzu okkalayıp tarttı, tam 6 kilo… Poşete koyup elimize verdi.

“Keser misin?” dedik.

“Gerek yok abi, beğenmezsen getirirsin” diye başından savmaya çalıştı.

“Ev uzak, asansör yok, 5 kat çıkacağız. Bu sıcakta geri getirmek ne mümkün! Lütfen keser misiniz?” diye ısrar ettik.

Yine, “Tamam” deyip başka müşterilerle meşgul oldu.

Başında müşteri kalmadı. Baktı ki biz hâlâ bekliyoruz. Naçar, elimizden karpuzu aldı. El çabukluğuyla poşetinden çıkarıp aynı büyüklükte başka bir karpuzla değiştirdi ve kesti.

Baktık kan kırmızı… Gururla gösterip teslim etti. Lâkin kafamızda soru işaretleri kaldı: Neden ilk tarttığı karpuzu değiştirdi? Onun kabak olduğunu biliyor muydu? Bizi kazıklamak mı istedi? O karpuzla başkasını kazıklamış mıdır?
İşte, çarşı-pazarın vaziyeti bu!

* * *

Alelacele Washington’a Gittiler

14 Haziran 2010 tarihli Taraf Gazetesinin manşetinden verilen haberin alt başlığı böyle: Alelacele Washington’a Gittiler

Washington nere? Amerika’nın başkenti…

Kim alelacele gitmiş oraya? AKP heyeti… İçinde eski bakanların, milletvekillerinin, danışmanların bulunduğu AKP heyeti!

Niçin alelacele gitmişler? ABD’yi yatıştırmak için…

Ne yapar adamı ABD? Yatıştırmazsan indiriverir iktidardan, alelacele!

* * *

Endişelenmeyin

Habertürk ve NTV’nin 13 Haziran günkü haberlerine göre Beşir Atalay demiş ki; “Artan terör olayları dolayısıyla vatandaşlarımızın endişelenmesine gerek yok!”

Öyle ya, biz niye endişelenelim? Meksikalılar endişelensin… Çünkü Türkiye’deki terör Meksikalıları ve onların çocuklarını tehdit ediyor!

* * *

İşyerine saygı

Hâkimlerin, öğretmenlerin maaşlarıyla zor geçindikleri bir ülkede, milyon dolar transfer ücretlerini beğenmeyen futbolcular dengesizlik yaratıyor. Ciddi öğrenime niyet eden ve öğrenip de iş bulamayan gençlere, bu şımarıklar kötü örnek oluyor.

Beni asıl duygulandıran sahneler, oyuncuların, kendi oynadıkları sahaya ağız ve gırtlak dolusu tükürmeleri… Vay vicdan fukaraları vay! Orası işyeri be! İşyerine tükürülür mü?

Televizyonda bir gün, sahaya tüküren bir futbolcunun yüzüne tüküren birisini görürsem, içim rahat edecek.

Aydın BOYSAN, nereye Gitti İstanbul, YKY, 2004

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..