Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '11

 
Kategori
Mizah
 

Karpuz ektim balkona...

Karpuz ektim balkona...
 

Karpuz tarlada olur...


Semt pazarındaki satıcıdan bir tane karpuz fidesi alıp eve getirdim. Kurumasın diye de bir bardak suyun içine bıraktım. Ertesi gün de büyükçe bir saksı ile içini dolduracak kadar toprakla geldim eve. Eşim, “Hayrola” dedi, “Balkonda karpuz yetiştireceğim” dedim. “Niye uğraşıyorsun ki manavdan al bir tane” diye karşılık verdi. “Ben de biliyorum manavdan almasını, maksat yeşillik olsun, ne bağımız var, ne bahçemiz, apartmana tıkıldık kaldık şurada..” Geçenlerde de Sarıyer Belediyesi çam fidesi dağıttı Cumhuriyet Meydanı’nda, herkes kapışırken iki tane de ben kaptım, bu arada yanımdan geçen Belediye Başkanı Şükrü Genç’e, “Başkanım bunları nereye dikeceğiz?” dedim, gözüme dik dik baktı, “Çamını verdik, bir de bahçesini mi istiyorsun, bul bir yer” dedi. Çamlar bir hafta balkonda kaldı, sonra eşim işyerindeki arkadaşına götürdü, onların bahçesi varmış hayrımıza dikti.. 

Karpuz fidesini saksıya ektim, saksıyı da balkonun kenarına koydum. İki güne bir suladım, akşamları soğukta kalmasın diye panjuru indirip saksıyı iç kısma aldım, sabahları tekrar balkonun kenarına bıraktım. Yerini de bir sevdi ki birkaç günde dallanıp budaklandı. Sağa sola doğru yürümeye başladı, yaprakları genişledi, ardından çiçek açtı.. “İşte, dedim, geliyor karpuz, birkaç güne kalmaz yeriz.” Tarlada, bahçede karpuz yetiştireni gördüm, hatta sera karpuzunu da biliyorum ama balkon karpuzunu ilk ben yetiştireceğim galiba.. Merakla bekliyorum.. Gözüm sapsarı çiçeğinde, ne zaman altından yuvarlak bir şey çıkacak gözlüyorum.. Arada bir toprağını karıştırıyor, suyunu ihmal etmiyorum. Hatta yapraklarını okşuyor, onunla konuşuyorum bile, “Benim güzel karpuzum” diye.. Hafta sonu iki gün evden ayrılırken gözüm arkada kaldı. Suyunu bolca verdim, biraz da iç kısma çektim, rüzgar eser zarar görür diye. Dönüşte saksının bir kenarında ya da balkon mermeri üzerinde mini bir karpuz bulma umuduyla evden ayrıldım.. İki günlük ayrılıktan sonra eve döndüğümüzde ayakkabılarımı çıkarır çıkarmaz doğru balkona koştum. Merak ediyordum, karpuz ne halde diye.. Yaprakları daha da büyümüş, saksının üzerini örtüp, geniş bir alana yayılmıştı. Elimle yaprakları hafifçe kaldırıp, karpuz var mı diye bakarken, gördüğüm şey karşısında şaşırıp kaldım. O şaşkınlıkla eşime seslenip, “Karpuza bir şey olmuş, gelip bakar mısın?” dedim. Yanıma geldi, işaret ettiğim şeye baktı, “E eeee!” dedi. “Ne e’si, ben karpuz ektim, burada hıyar var, baksana, hem de kocaman olmuş.. “Demek ki aldığın karpuz fidesi değilmiş” dedi eşim. “Ben ne aldığımı bilmiyor muyum? İkisi de kabakgillerden, yaprakları falan benzer ama ben hıyarı tanırım, satan adam da öyle dedi, karpuz diye..” dedim.. “Demek ki değilmiş, sen karpuz beklerken, karşına bu çıktı, şansına küs. Bir daha ne yetiştirdiğine iyi bak, yoksa böyle hayal kırıklığına uğrarsın” diyerek yanımdan gitti.. Doğru söylüyordu.. Karpuz diye aldığım fide meğersem hıyar fidesiymiş, nereden bileyim, çok benziyordu.. Anlayacağınız hayatta yaptığımız her şey ders alacak nitelikte… İnsanoğlu da böyle değil mi? Hepsinin bedeni, kolu bacağı, kaşı, gözü birbirine benzer. İnsan familyasındandır.. Doğuştan itibaren emek verilir, beslenir, büyütülür, okutulur, eğitilir ve adam olması istenir, insanca davranışlar beklenir.. Ama bazen bu beklentiler tamamen boşa çıkar, adam beklerken karşınıza koskoca bir hıyar dikilir… Aile içinde, iş yerinde, okulda, arkadaş çevresinde adam olması için emek verdiğiniz tiplere bir bakın, kaçını istediğiniz gibi görebildiniz, kaçı hıyar çıktı.. Karpuzu manavdan seçerek alabiliriz de….. Ya adamı..? 

21.6.2011-İstanbul 

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..