Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

05 Nisan '13

 
Kategori
Siyaset
 

Karpuz kabuğu suya düşünce...

Bu sene henüz Nisan ayının beşi olmasına rağmen, manavlarda pazarlar da erken gördük karpuzu bence…

Karpuz her sene bilirim “Mayıs” aylarının ilk gününde çıkar, öyle turfanda murfanda anlamam ben,

Adanada karpuz çıktı mı yaz geldi demektir…

Mayıs bizim için “bahar bayramı” demekti, o zamanlar çocuktuk gazetelerde okurduk “Taksim” de orak çekiçli pankartlar eşliğindeki sözüm ona işçi sınıfının yürüyüşlerini, liderlerinin “nutuk” çekmelerine bir anlam veremezdik.

O dönemlerde “Özgürlük ve barış” söylemleri iyi niyet değil de kafa başkaldırma söylemleri sayıldı…

Ortada Türkiye’nin içinde bulunduğu ne savaş var ne de savaşma niyeti zaten o günlerde de gençler arasındaki moda “savaşma sevişti”

Aslına bakarsanız geldiğimiz bugünün noktasında ikisini de becerememişiz besbelli. Savaşabilseydik bugünün azılı katilleri PKK teröristleri olur muydu?

Sevişebilseydik bu gün duyarsız sorumsuz bir nesil ve yanı başlarında öç alma hevesiyle yetişen kindar dindar gençlik olur muydu?

Bizim memleketimiz Adana ya 23 Nisan geldi mi yazda geldiği için kendimizi ilk fırsatta Seyhan gölünün serin sularına atardık, deniz mevsimiydi aslında bu yöre için…

Eski İstanbullu büyüklerimizi iyi bilir “karpuz kabuğu suya düştü” denilmeden hiç kimse denize girmezdi, deniz kabuğu düşmüş denildiği anda hurra don gömlek denize…

Karpuz üzerine o kadar çok deyim vardır ki en komik olanı “altına karpuz koyma” dır. Bizim mahallede Sabri Birbaş adında askerde atlı süvari olan arkadaşımız vardı “eşeğin önüne karpuz sürmek” ne demek diye sorduğumuzda öylesine güzel anlatırdı ki her seferinde neredeyse gülmekten altımıza işeyecek hale gelirdik…

Tarihimizi bilmeyiz hatta ilgilenmeyiz ama laf açıldığında bu konuda mangalda kül bırakmayız kimselere. Savaş naraları atarız ama sıra savaşmaya geldi mi sıvışan sıvışana. Irak Libya Mısır Fas Tunus Afganistan şu sıralarda da kap komşumuz Suriye geliyor da gözlerimin önüne; tarihte bu güzelim ülkelere en ufacık bir el dil uzatana dünyayı dar etmiş bir imparatorluğun mirasçıları biz miyiz, diyesim geliyor.

“Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” diyen bir neslin arkasından geldiğimiz noktaya bakınca siyasetçilerin kimin “altına karpuz kabuğu koyduğunu” hangi amaç ve kimler için memleketin “altını oyduklarını” görmemek mümkün değil…

Ne ilginçtir bu ülkede üç beş kişi yan yana gelsin hiçbir konuda ortak fikirde kesinlikle anlaşamazlar ama nasıl bir yetenektir ki dün Başbakan tarafından hemen hepsi aynı kafada olan ve ne ilginçtir ki içlerinde bir teki iktidara muhalif olmayan insanlar (?) yan yana getirildiler...

Amaç ne? Terörün belini kıramadığımızdan terörist başının ricası ile alınan Barış süreci kararını “Türk” halkına anlatmak aman terör bir daha gelmesin analar ağlamasın şehitler olmasın, tekerimize çomak sokmayın diye ikna etmek için. 550 milletvekilinin aklı beyni yok demek ki 63 “Akil İnsanın” varmış…

“Özgürlük ve Barış” özgürlük yokken savaş istemek  savaş yokken barış istemek tarihimizden gelen bir şey…

Barış süreci deyince tarihin baş belalısı Hitler dönemi aklıma geldi. Bir yığın savaşlar sonrasında Almanya yenilgiyi kabul etmişti. Siz tarih kitaplarında o günlerde Almanya ya “İlan-ı Harp” edildiğini okudunuz mu?

O ilanı harbi biz yaptık 1945 yılında. Almanya yenilmiş yenilgiyi kabul etmiş, bizim TBMM den Almanya ya savaş ilan etme kararı çıkmıştı, yani “ilan-ı harp” kararı…

Bizim gençliğimizde “Özgürlük ve barış” nutukları atanlar ile günümüzdeki teröre teröristlerle el ele çare arayanların benzerliğini başka nasıl anlatabiliriz ki “İlan-ı harbi” bilmeden…

Karpuz kabuğu suya düşmeden denize girilmez, deyişini “Eşeğin önüne karpuz sürme” hikâyesine ki bunu eşeğin aklına karpuz getirmek deyimi izlerken benim aklıma karpuzun için oyup fener yaptığımız günler geldi…

Siyaset dilinde karpuzu oymak ne anlama gelir bilen özellikle büyüklerimiz vardır elbette…

Şu aldığımız terbiyenin güzelliğine bir bakar mısınız? “Büyüklerimiz bizden iyi bilirler…”

Gele gele gelmişiz,  olmayan savaşlar için “ilan-ı sulh” edilmesi safhasında her şeyde olduğu gibi kafamıza vura vura ezberlettikleri liderimizden daha mı iyi bileceğiz hatta bizim lider her şeyin en iyisini en doğrusunu herkesten daha iyi bilir anlayışına…

Nisan ayı geldi Karpuz tezgâhlarda, pahalı ama olsun çıktı ya, zaten yakında seçim dönemi de başlayacak karpuz kabuğu çok işe yarayacak şikâyet edeceğimize keyfini çıkaralım.

Varsın siyasetçiler birbirlerinin önüne altına karpuz kabuğu koysunlar, göreceğiz el mi yaman bey mi yaman…

Siz aman dikkat edin “karpuz kabuğuna” basmayın, ayağınız bir kaydırıldı mı belinizi doğrultamazsınız, eğer Ankara da bir dayınız, arkanızda bir dini derneğiniz, kurumunuz yoksa örneğin Deniz Feneri S.n.a.- Musiad gibi yandınız…

Ne duyan olur ne gören, şimdi “Akil İnsanlar” mevsim ise “karpuz“ zamanı. Adana da karpuz yaz mevsimini siyasette ayak kaydırmacaları akla getiriyor nedense, eh kararı siz verin, kim kimin altına önüne karpuz sürdüğüne…

Hayırlı Cumalar olsun efendim…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..