Karşılıklar ve karışıklıklar

Bizim ülkemizin engellenemez bir gerçeği vardır. Osmanlı devletinin gerileme döneminde başlamış ve gün geçtikçe artarak devam etmiştir. bazıları bunun adına rüşvet diyorlar, bazıları ise emek. Oysa ben karşılık diyorum, sakın ha yanlış anlamayın bu karşılık yapılan işte harcanan emeğe verilen bir karşılık değil. Vicdansızlığın karşılığı, ihanetin karşılığı, yüreksizliğin, satılmışlığın karşılığı....
bu karşılıklar halkımızın da dektekleriyle çığ gibi büyümüş büyümüş ve içinden çıkılmaz bir karışıklığa yol açmış durumdadır.

Hepimiz mutlaka yaşamışızdır. bir akrabamız eşimiz dostumuz işe girecek ilk önce yaptığımız birilerini devreye sokarak karışıklığa yol açmaktır. Olayı farklı bir boyutta irdelersek aslında doğrudur yapılan o an için bizim işimiz görülmüştür. bir yakınımız işe yerleştirilmiş, bir sınav kazanmıştır. ama devlete olan güven, geleceğe olan yatırım küçük bir karşılık uğruna bir dirhem daha azalmıştır. zamanla bu durum öyle bir hal almıştır ki, ortaya çıkan karışıklığı düzeltmek çoğu zaman devletin bile içinden çıkamadığı bir hal almıştır. çünkü haksız yere işe alınan yada sınav kazanan kişi iş bilmediği için haketmediği için bilğisiz ve cahilce davranmasından dolayı, yeni karışıklıklara yol açarak saadet zincirini oluşturmuştur.

Şimdilerde düşünüyorum. bu zinciri kırmaya kimin gücü yeter? millet olarak biz bu karşılıklardan dolayı hangi karışıklıklara sürükleniyoruz?

bilen bilmezlikten geliyor, duyan duymazlıktan......

kişisel çıkarlar ülke çıkarlarının üstüne çöreklenirse olacağı bu....

başka ne beklenebilir ki.....