Karşındaki için ne istiyorsan onu kazanacaksın!

Kimse rızkına razı gelmiyor. Maalesef herkesin gözü yanındakinin, karşısındakinin, ötesindekinin, berisindekinin geçiminde. Bu kıskançlık, hasetlik ne hale getiriyor insanları bir görebilseler. Belki de kendilerini fark edip, çeki düzen verirler.

Şükür yok mesela!

Elindekilere minnet yok!

Hep daha fazlası, daha çok olanı, yanındakinde olmayanından olanı.

Paylaşmakta yok artık mesela!

Birileri bir yerde açmış, kime ne!

O sadece daha fazlasını almaya odaklanmış. Şuan Joseph Murphy’nin “Bilinçaltı’nın Gücü” isimli kitabını okuyorum. Bittiğinde paylaşacağım ancak hazır yeri gelmişken yazdığı bir bölümü anlatmak istedim.

Murphy, “sen karşındaki için istediğin kadar kazanacaksın” diyor aslında. “Başkalarının zenginliğinden, malından, mülkünden sevinç duymadığın sürece kazanamayacaksın. Herkes için, bütün için istediğinde sende bolluk ve berekete kavuşacaksın.”

Aslında anlattığı bölümün temeli bu.

Bizler yarattığımız yanlış düşünce kalıplarından doğan negatif enerji ile oradan oraya savruluyoruz.

Sonra bu durumu şansa, kadere, talihe bağlıyoruz.

Oysa her şeyin sorumlusu biziz!

Sorumluluğu kendi üzerimize aldığımızda talihsizlik dediğimiz aksiliklerden kurtulabiliriz. Evrende her şey al- ver yasası ile işliyor.

Ne veriyorsan o sana çoğalarak dönüyor.

Yok öyle karşı komşu kötü olsun ben iyi olayım.

Ne ekersen onu biçiyorsun.

Umarım herkes yüksek bilince ulaşır ve “sadece ben iyi olayım” mantığından uzaklaşır.

Bolluk ve bereketin herkese yağmur gibi yağdığı bir hafta olsun :)