Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '06

 
Kategori
Özel Lezzet Durakları
 

Karşıyaka - Aksoy 'da bir lezzet durağı: Aytekin Usta

Karşıyaka - Aksoy 'da bir lezzet durağı: Aytekin Usta
 

Karşıyaka İzmir’in, Aksoy da Karşıyaka’nın en mutena, en köklü yerleşim merkezlerinden biridir. Karşıyakalılar için Konak, Hatay, Balçova, Bornova, Kemeraltı gibi semtlere gitmek “İzmir’e gitmek” olarak dillendirilir. Karşıyakalı olmak İzmir'lilik tanımı içinde çok daha farklı anlamları ifade eder, Karşıyaka'lılar için.

Karşıyaka’nın en eski semtlerinden olan Aksoy Caddesi üzerinde, Reşadiye olarak bilinen bölgede Aytekin Usta isimli bir mezeci vardır. Aytekin Usta’nın namını, özellikle damak zevkine düşkün olanlar çok ama çok iyi bilirler.

Çok küçük bir dükkan içinde faaliyet gösteren Aytekin Usta’nın namını böylesine yürüten mezelerinin başında yoğurtlu közlenmiş patlıcan, zeytinyağ-sarımsak-limonlu patlıcan salatası, muhammara, arnavut ciğeri, çerkez tavuğu, içli köfte, rus salatası, zeytinyağlı yaprak sarması, şakşuka gibi Osmanlı-Türk mutfağının ve damak tadının baş tacı yiyecekleri geliyor. Mezelerin tamamı az miktarlarda yapılıyor, doğal olarak sürekli taze satılıyor ve şansınız varsa bulabiliyorsunuz. Zaten mezenin de en önemli özelliği değil midir ki az ve taze olması?

Aytekin Usta’nın bir başka güzelliği de soğuk servis ettiği kelle-paça söğüşleri, gastronomi mucizesi beyin salataları. Bol soğan, limon ve maydanozla satılan söğüşleri tadanların buraya tekrar gelmemesi diye bir şey doğal olarak sözkonusu dahi olamıyor.

Aytekin Usta, en az bir güneydoğulu çiğ köfte ustası kadar muhteşem güzellikte çiğ köftelere de imza atıyor bu arada. İsterseniz porsiyon olarak alabildiğiniz gibi, isterseniz de dürüm şeklinde tercih edebiliyorsunuz. Bir lokma tattırmadan da hayatta bırakmıyorlar sizi.

Dükkanın hemen yan tarafındaki üç-beş tane küçük masada yiyebiliyorsunuz aldıklarınızı, yine orada satılan küçük, buz gibi şalgam suları ile. Ancak mezeler, genelde mükellef sofraların muhteşem eşlikçileri oldukları için, akşam vakti, önünde kuyruk olan araçlardan inen müdavimleri doldurup poşetlerini bir an evvel evlerine, sofralarına koşmak için terk ediyorlar küçük dükkanı.

Dün akşam da, sevdiklerimizle birlikte, Aytekin Usta’nın mezeleri ile donanmış bir sıcak sofrada idik. Mezeler her zamanki kalitesi ve muhteşemliğinde idi. Mükemmel meze tabaklarının yanına, buz gibi acılı şalgam suyu ve “free shop” ürünü export rakı açıldı.

Türkiye’de, rakı sektörü özelleşmeden önce, bu iş TEKEL’in tekelinde iken manzara nasıldı diye düşündüm. En çok tüketilen rakı “Yeni Rakı” idi. Hiçbir şişesinde, dikkatli damak ve lezzet düşkünleri aynı standart tadı bulamazlardı. Her açılan rakı şişesinin, alınan ilk yudumundan sonraki klasikleşen muhabbet –karpuz ya da kavun yerken olduğu gibi- acı mı tatlı mı olduğu üzerine olurdu. Rakı şerbet gibi çıktı ise sevinilir dem güzelleşir, acı çıktı ise TEKEL’e küfür edilir ama dertten yine içilirdi.

Marketlerdeki rakı reyonlarının önlerinde rakı şişesinin, kapağına, altına, üstüne bakarak rakının nasıl olduğunu anlamaya çalışan tipler görürdük. Kapağın üzerindeki seri numarasından Tekirdağ rakısı olup olmadığı anlaşılmaya çalışılırdı. Bereket ki son zamanlarında TEKEL, Tekirdağ Rakısı’nı ayrı ambalajla satmaya başladı da bu dertten kurtuldu tiryakiler en azından. Alkol oranı beş derece daha yüksek Altınbaş ile kullanılan şeker özelliği farklı olan Klüp rakıları ise çok daha az tüketilir, sadece kendi müdavimleri tarafından tercih edilirdi.

Rakı üretimi özelleştikten sonra ve TEKEL’in içki bölümü de özel sektöre satıldıktan sonra, Türk tüketicisi gerçek anlamda ve kaliteli aynı zamanda da standart; damak zevkine hitap ettiği şekli ile rakı içmeye başlayabildi.

Yaş üzüm rakıları, sakızlı rakılar, distilasyon şekil, oran ve sayıları farklı çeşitleri ile rakı reyonları inanılmaz zenginleşti. Bir başka yazımızda rakı çeşit ve markaları ile ilgili naçizane düşüncelerimizi de sizlerle paylaşacağız, isimler zikrederek.

Export rakıya gelince. Bu ürün yılların efsane rakısı olarak birkaç kuşağın belleklerinde kaldı. Yurt dışına her çıkışında, Türk insanının, gümrüklerdeki free shoplardan hiç atlamadan aldığı ürün, export rakı oldu hep. TEKEL’in sadece bu mağazalarda ve yurtdışında satılmak üzere ürettiği bu özel rakılar gerçekten de kalite olarak çok farklıydı. Geçen yıl, seyahat amaçlı olarak gittiğim Almanya dönüşünde, İstanbul Havaalanı free shopundan aldığım iki şişe export rakının birini zorla içebildim, diğerine ise dokunmadım.

Şu anda üretilen rakılarımızın, ki buna hala aynı isimle ama özel sektörce üretilen Yeni Rakı da dahil olmak üzere hiçbiri, bence export rakının kalite olarak gerisinde değil. Bu demek oluyor ki insanlarımız bunca sene rekabetsiz ortamda, rakipsiz TEKEL’in vicdanına kalmış bir şekilde rakı içmek zorunda kaldılar.

Ürün değerlendirmemizde buluşmak üzere efendim.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..