Karşıyaka Anıtı başında fırtınalar kopuyor. "Quo va dis Başkan?"

Anıt , başkanın en büyük eseri olacaktı. Kursağında kaldı.

KARŞIYAKA Belediyesi, 44 yıllık “Atatürk, Annesi ve Kadın Hakları Anıtı"nı yıpranması nedeniyle baştan sona yenileme kararı aldı.

Bu anıt, ilkokul çocuklarının harçlıkları ile yapıldı. Ve 44 yıldır da ayakta. Ata’mızın anıtı, K.Yakalıların övünç kaynağı ve simgesi. Aynı zamanda belediyenin bayrağında resmi var..

Başkana göre anıt yıpranmıştı. Boyunun üç kat daha uzatılması lazımdı. Belediye ne zaman projeyi ortaya koydu, etraftan da “İstemezük” ler çığ gibi yükseldi. Tam da kollar sıvanıp, işe başlanacağı sırada, “pat” diye proje yukarı kademelerden durduruldu. “Anıtı elleyemezsin” dendi. Başkan şimdi ağlamaklı. Dokunsanız ağlayacak. Bu işe el attığına, yakın dostlarına söylediğine göre bin pişman.

Başkan Akpınar, “yürütmenin durdurulması kararını alınca, o zaman açtı ağzını, yumdu gözünü: “Artık sussunlar. Kendilerine faydası olmayanlar kent halkını ilgilendiren projelerle ilgilenmesinler. Bu kente ihanettir” dedi. Ve hıncını alamadı devamla da: “Son dönemde ilçemizle ilgili yanlış algı yapmaya dönük bir güruh var. “Anıt aradan geçen yılların yorgunluğunu taşıyor. Yıpranmış. Duyarlı insanlarımız üzülüyordu. Gerçek Atatürkçü insan yanından her geçtiğinde yüreği sızlıyordu.. Bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak adına belediyenin de bayrağında olan, simgesi olan anıtı Karşıyaka'ya İzmir'e yakışır şekilde yeniden yapmaya karar verdik. Bu karar ne kişisel bir düşünce ne de kişisel bir ihtirasın ürünü değildir. Bunu böyle algılayan algılatan her kimsenin kıskançlığıdır. Yerel yönetimin başarısına leke sürmek isteyenlerin ürünüdür.” Dedi. Ve ekledi: “Gerçek Atatürkçüler, o anıtın ayağa kalmasını istiyor” diye de ekledi. Belediyenin ıslah projesine halktan tepki çığ gibi büyümüştü. Sivil toplum örgütleri, işin başını çekiyordu. Hatta mevcut anıtın müelliflerinden kızı Mimar Ela Güngören, kendilerinden izin alınmadığını ortaya attı. Öte yandan Gazeteci Fevzi Hepşenkal ve bir avukatın yürütmeyi durdurma kararından sonra herkes beklemede. Başkanın iş makinesi, perdelenmiş anıtın içinde kaldı.

Şimdi ne olacak? Olacağı şu: Bu anıtın yenisi, aynı simgelerle daha da büyüyerek yerine konacak. Bakalım İzmir 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu ne diyecek.

Belediyeye gelen yazıda şöyle özetlenmiş. "Söz konusu anıtın tesciline ilişkin kurum görüşünüzün 45 gün içinde Müdürlüğümüze iletilmesi, iletilmemesi halinde kurum görüşünüz olmaksızın 2863 sayılı yasa kapsamında tescil işlemlerinin yürütüleceği, tespit tescil çalışmalarının tamamlanıncaya kadar söz konusu alanda herhangi bir uygulamanın yapılamayacağı” hükmünü taşıyor. Belediyenin önünde şimdi 45 gün var.

Bir bardak suda koparılan bu fırtına çevre halkını da üzdü. Anıtın boyu uzayacaksa, İzmir’in Karşıyaka’sında simge haline gelen anıt boyunun, K.Yakalıların yine simgesi olan bu anıt boyunun, 40 metre değil, 35 buçuk metre yüksekliğinde olmasını istediler.

Bu anıt bir zamanlar mezbelelik olmuştu. İçinde ateşler, yakılmış, mangalda kavurmalar pişirilmiş, iç duvarlara abuk sabuk yazılar yazılmış, çiş kokan bir haldeydi. Burası kırk yıldır koktu durdu. Her belediye neler yaptı ise, bu tecavüzün önünü alamadı Ve bu anıt 40 yıldan beri de üzüntü kaynağı. Ve oraya bir zabıta ve zabıta kulübesi dikmek, kimsenin de aklına gelmedi.

Başkan madem ki Atatürkçüdür, hakikaten halis muhlis Atatürkçüdür, daha ilk başkan olduğu yıllar neden duruma el koymadı. O zaman da anıt, pislikler içinde yüzüyordu.

Efendim mesele psikolojik. Bilhassa Ege’li başkanlarsa, tümünde bu hastalık var "Acaba yapsak yapsak, ne yapsak” da ileriye dönük mevkilerimizi nasıl kuvvetlendirsek.” Her belediye yarış içinde. Birbirlerinden farklı ve enteresan buluşları ile “ halka hizmet” parolası ile kendi geleceklerinin rantını toplamak için, yatırım yapıyorlar.

K.Yakalı başkanın yaşına yakın bu anıttan, İzmirli olmadığı için, elbette haberi olamazdı. Başkanlığının ertesi günü duruma el koysaydı, bu kadar patırtı çıkmayacaktı. Daha o zamanlar kimse Atatürkçü değilken, K.Yakalı başkan sapına kadar Atatürkçü idi. Halen de öyle. Ama, şimdi Atatürkçülüğü aklına geldi. Onun ipine sarılıyor. İlk yıllarda neredeydin ? Anıt, senin başkanlığından bu yana artan pisliklerle çiş kokan bir yer olmuştu. “Quo va dis Sayın Başkan?”

Ört ki, ölem !

“Yapsak yapsak ne yapsak” furyasına, yuvarlanan yuvarlana. Eee, Beka için elzem de. Dedik ya moda oldu.

Halkımız da şamata olsun diye şöyle katılıyor. Haliyle olacak tabi. Böyle başa, böyle tarak misali: Ne diyorlar internetlerde? Okuyoruz oradan:

& Heykeli yapan sanatcı izin veriyorsa yenilenmesi doğrudur

& her kent eskiyi korur iken bizde yenileme cabasi neden! ustun teknoloji ile kuvvetlendirin ve etrafini duzenleyin. Balik tutanlari dusunuyorsaniz coken sahil seridini yenileyin baskanım

& İstemüzükçü grup burada da devrede. Dandik bir anıt ile konak saat kulesini bile bir tutup haklı olduklarını ispat etmeye çalışıyorlar. Bunlara kalsa hiçbir şey yapmaya gerek yok.

& Anıtın büyük veya küçük olması önemli değil orijinali zaten bu.

& Anıtın içerdiği önemi zaten ifade etmiş asıl önemli olan budur yeter ki gerekli bakımlarla bu anıta ne kadar önem verildiği gösterilsin.

& Bu habere 20 yorum yapılmış, basit bir konuya boşa gündem yaratıp zaman ve enerji harcıyoruz. Çiğli'de 27 yaşında atanamayan bir öğretmen canına kıymış bu haberden daha önemsiz değil mi? bütün dünyanın belediyeleri örnek alsın bu projeyi ne öyle Newyork Özgürlük Anıtının çirkinliği; içi daracık ve merdivenler rezalet. İnsan çift asansörlü ve yürüyen merdivenli yapar. Ne kadar şanslıyız

& Göreve geldiğiniz günden beri daha güzel bir Karşıyaka için yaptığınız hizmetler ve sahip çıktığınız manevi değerler için minnettarız ve her zaman da sonsuz bir güç ile sizi desteklemeye devam edeceğiz

& Hüseyin Başkanım bu anıtın tarihini bilmediğiniz çok açık. Burası zamanında ilkokul öğrencilerinin topladığı paralar ile yapıldı ve her Karşıyakalının çocukluk anılarında var bu anıt. İnsanların bu kadar hassas olması çok normal

Görüntünün olası içeriği: ayakta duran insanlar, okyanus, gökyüzü, açık hava, su ve doğa