Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '21

 
Kategori
Spor
 

Kartal’ın Çilesi Nihayet Bitti

Kimin aklına gelirdi; geçen sezon ligi misafir golcüsü Aboubakar’ın eşliğinde baştan sona adeta sürklase eden ve böylece Avrupa’nın Elitler (Şampiyonlar) Ligi’ne terfi eden Beşiktaş’ın, hemen bir sonraki sezonda iki kulvarda birden yokları oynayacağı? Aboubakar her ne kadar evin misafiri görünümünde olsa da, neredeyse Beşiktaş’ın çocuğu gibi takımıyla özdeş bir oyuncusuydu. Ayrılık vakti de tez gelince, en çok da kulübü artık daralır hale getiren ekonomik faktörlerden; Aboubakar’ın boşluğu bir türlü doldurulamadı. Bu durum da, beraberinde Beşiktaş’ta iki kulvarda birden yarıştan erken haftalarda kopmanın, çözülmenin önünü açtı.

Bunları her ne kadar özellikle de dün akşamki karşılaşmada iyice göze çarpan Beşiktaş’ın temel sorunları olarak yazmış olsam da, aslında Türk futbolunun ortalama durumu kime dokunsanız bin ah işiteceğiniz bir görünümde. Bunca sorunlarıyla Avrupa kupalarında mücadele eden ekiplerden yine de boyunlarından büyük başarılar beklemek, savaşların ve ekonomik krizlerin pençesinde boğuşan bir dünyayı tozpembe görmek gibi olurdu.

Her şeyden önce hazır değildi Beşiktaş. Hem dün akşamki Borussia Dortmund mücadelesine hem de finalini yaptığı Şampiyonlar Ligi’ne. Gerçi talih bu ya, bir parça gülüp de grup 3.’sü apoletiyle Avrupa Ligi’nde yoluna devam etseydi, bu taktiksel mantık ve kadro yapısıyla ne kadar yol kat edebilirdi, o da şüpheli.

Beşiktaş 11’inin demirbaşları, savunma bloğunun sigortaları Atiba Hutchinson ile Domagoj Vida; maça başlayan kadroda yer almıyorlardı. Yok, hafta sonu Kayserispor maçı varmış da, onun rotasyonuymuş. Falan da, filan! Bir Avrupa kupası karşılaşmasının, hele de bir Şampiyonlar Ligi maçının oyuncu kadrosu; bir ulusal lig karşılaşmasının kadrosunun rotasyonu olabilir mi?

Bana soracak olursanız, olamaz! Olmamalı da. Olursa; sonra Dimyat’a pirince gideyim derken, böyle evdeki bulgurdan da olursunuz işte. Gerçi hafta sonundaki Kayserispor maçı, Beşiktaş’ın puan hanesine kâr mı yoksa zarar olarak mı geçecek; bunun cevabını net olarak kestirebilmek, hem ligde takımlar arasındaki puan rekabetinin harareti hem de Beşiktaş’ın kadro ve oyun yapısındaki tutarsızlığı bakımından zor.

Kendi evinde taraftarının önünde güle oynaya paslaşarak farka giden Borussia Dortmundlu oyuncuların karşısında amatör bir takımın oyuncularından pek de bir farkı yoktu siyah beyazlı kramponların. Neredeyse takımın tamamı, “nereden çıktı bu maç şimdi durduk yere?” dercesine, teşhisi konulmaz ve anlaşılması imkânsız bir bezginliğin, umursamazlığın pençesindeydi. Oysa zorlu karşılaşmadan alınacak 1 puan dahi, ileriki sezonlarda yalnız siyah beyazlı kulüp için değil, diğer kulüpler için de Avrupa kupalarına katılma yolunda çok şey ifade edebilirdi. Ne var ki atı alan, artık Üsküdar’ı geçti. Hatta Edirne’yi de boyladı.

Yine de emsal oluşturmalı Beşiktaş yönetimine; hem Şampiyonlar Ligi’nde elde edilen net bilanço hem de Süper Lig tablosunda içine düşülen içler acısı durum. Takım içerisinde bu görüntüye isyan eden isimler, oyuncular mutlaka olmalı. Onlarla ligin kalan bölümünde yola devam edilmeli. Taşıdığı formanın, üzerindeki armanın şanını, değerini bilenlerle. Tabi, ikinci yarıda illâki gelecek yeni isimlerle. Yalnız, takımdan neşteri ilk olarak kim yer; onu da bilemem.      

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..