Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '07

 
Kategori
Blog
 

Kartallar yüksekten nasıl uçar 1

Kartallar yüksekten nasıl uçar 1
 

İnönü Milliyet blog ailesi buluşmasını yaşadığım mutluluk sarhoşluğundan kurtulduktan sonra yazmayı düşünüyordum. Kendimce başka konularda yazarak heyecan yaratacak ve gazetecilik tarafımın egosunu tatmin için bulabildiğim yöntemleri uygulayacaktım.

Cumhuriyetimizin 84. yaşını kutladığımız gün “Ulusal sevincin bayramı”nı yazdım.Eminim MB’yi açıp asi ne yazdı diye katılımcılardan meraklananlar olmuştur. Ama Pirmete , Neşe Evrim, Ahmet Aydın (takip edebildiğim kadarıyla) başladılar izlenimlerini yazmaya.Gecenin bu saatinde ev halkı dinlenmeye çekilmişken artık kendimi tutamadım. “Boş ver gazeteci ve heyecan uyandırma ayaklarını” dedim kendime. Muhalif bir blogcu olarak onca okurumu asiyi okuma heyecanından alıkoyma gibi bir lüksün bana göre olmadığını anladım. İşin bu noktasında hala güvenilir olmasak bile okuyucuya saygının gereği olarak klavyenin tıkırtılarına emanet ettim kendimi. İlyas Bayram’ın İnönü buluşması anısına derlediği cd’yi dinlerken kendimi bulutlara vurdum.

Doğrusu Talip hocamızın önceleri bana Ankara’da efsane tadımı için buluştuğumuz bir toplantıda İnönü buluşmasından bahsettiği günden bu yana çağrısını bekliyordum. Yazısını okuduğumda ise kararımı hemen verdim. Vakit yaklaştığında sevgili eşim işi yokuşa sürme manevraları yaparken Elif ve Ferhat’ın (Baldız ve bacanak.) destekleri ile tatlı bir şekilde vizeyi aldım. (Milliyet blogcular asi’de olsanız erkeğin akıllısı eşini dinler ama yine bildiğini yaparJ ) . Ama şu ulaşım işinde tökezledim. Eşim otomobilimize el koyduğu için kesin bir çözüm bulmalıydım ve hemen aklıma Pirmete geldi. Hani Antalya’ya giderken kek gibi radara yakalanmıştı ya . Bende ona şaka yollu bir yorum yazmıştım. MB’den hemen bir mesaj gönderdim. Çok geçmeden telefon etti ve konuşup anlaştık. Nezom ve oğlu Efe’nin geleceklerini de öğrendim. Mutlu oldum . İnönü’de olmak vardı ve ben vize kuyruğunda beklerken treni kaçıracaktım az kalsın.

Cumartesi erkenden sözleştiğimiz gibi buluşma yerimiz olan Ümitköy Üstün petrol’e bacanak beni bıraktı. Baktım vakit var, çorba ve çay içip gazetemi okumaya daldım. Sözleştiğimiz saate gelmemişti daha ama ben dışarı çıkıp şöyle bir ortalığı kolaçan ettim. O da ne bizimkiler gelmiş on dakikadır bekliyorlar. Neşenin tabiri ile gibi kırk yıllık dost kucaklaşmasının ardından otomobile yerleşip düştük yola.

Sonbaharın renklerinin Anadolu’nun çıplaklığını daha bir ortaya koyduğu yol kenarlarına bakarak ilerlerken arada bir ağaç görünce “Ağaç dikilse yetişiyor” yargısını paylaştık yol arkadaşlarımızla.

Efe ve Nezom olduğu için nikotin gereksinimimizi yolda uygun bir yerde mola verip çay içerek giderdikten sonra tekrar düştük yola. Nezom hazırladığı yollukları ısrarla bize yedirmek için ha bire ön tarafa uzattı uzatmasına da biz pek oralı olmadık. Şaka sonraya söz verdik. Yol ilerledikçe sandöviçleri hallettik etmesine ama kek’in başına ne geldiğini merak ediyorum. (Nezo artık hanene bir kek borcu yazabilirsin).

Pirmete iyi otomobil kullanıyor. Hız göstergesi yüz kırk’ın altına pek düşmese de hiç endişe etmiyorsunuz.Şu İnönü’de uçma konusunda ayakları yerden kesilenler salt Pirmete hava yolları deneyimi yaşamadıkları için böyle uçuk izlenimler yazıyorlar. Belki de onun için ağırdan alıyorum bu işi. Bir kere Efe’nin dili dişi kitlendi deyimin tam anlamı ile. Ya Annesi. Zavallının ten rengi değişti vallahi.

Bakıyorum herkes yazıyor İnönü’ye geldik diye. İyi güzel de kardeşim nasıl geldik diye yazmazsak okuyucu nasıl öğrenecek. Öyle kısacık yazılar İnönü deneyimini ifade edebilir mi ! Bir de editör seçip yayınlamaz mı bu yazıları gıcık oluyorum tek kelime ile. Bakmayın öyle sıkı sarıldık filan diye yazmamıza. Aramıza yeni katılanlarında biraz gerçekleri öğrenmesi gerekiyor değil mi. O zaman yapılması gereken tek bir şey var arkadaş herkes asiyi okuyacak ve gerçekleri öğrenecek. Şimdi bekliyorsunuz tabi bu adam İnönü’ye ne zaman gelecek diye. Okuyucuya saygıdan bir tiyo vereyim. Kurban bayramına yetiştiririm ben sizi.

Devam edecek…

Okuyucuya not: Orman yangınlarında kullanılmak üzere alınacak olan uçaklara destek olmak için tüm operatörlerden YANGIN yazıp 3919’a mesaj göndererek katkıda bulunabilirsiniz.

Devam: http://www.thk.org.tr/2005/anasayfa.htm (THK) Türk Hava Kurumu ile ilgili tüm sorularınıza yanıt bulabilirsiniz.Kurban derilerinizi makbuz karşılığında mutlaka THK’ya vermelisiniz. Cumhuriyeti kuran felsefenin yaşaması, yaşatılması hepimizin yurttaşlık ödevidir, görevidir.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..