Karya Gökova gezisi

Şirince'den hareket ettiğimizde gurup birbirini tanımış, otobüste yapılan tanışma merasiminden sonra kişiler arasında dostluk rüzgarı esmeye başlamış ve konuşmalar, şakalaşmalar arasında otobüsümüz Marmaris'e doğru yavaş yavaş yol alıyordu.Yavaş diyorum çünkü kaptan fazla hız yapmayan,çok dikkatli sollayan,hiçbir şekilde risk almayan sürücüydü. Diğer sürücülere,hele hele İstanbul caddelerinde sürat yapmayı marifet sayan,kendilerine trafik magandası ve trafik canavarı denmesinden hoşlanan boş beyinlilere,araba böyle kullanılır mesaj veriyordu. Buradan kendisine kendim ve gurup arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.

Yeşil rengin tüm tonlarıyla bezenmiş,mis kokulu çam ormanlarının arasındaki asvalt yoldan süzülerek,etrafımızdaki güzel doğayı seyretmekten, konuşmaya bile fırsat bulamadan Marmaris'e ulaştık.Otelimiz deniz kenerında,düzenli ve hoş bir yerdi. Yarınki yoğun proğrama ayak uydurabilmek,zinde kalabilmek için rahat bir uyku çok önemli.

Sabah Marmaris'ten Akyaka'ya hareket ediyoruz.Yol güzergahı mis kokulu çam ağaçlarıyla süslü, doğa insanı esir alıyormuşcasına oksijen komasına sokuyor. Sakar Dağı'nın muhteşem güzelliği,arkasında koskoca bir ova ve önünde Gökova Körfeziyle Akyaka'dayız.Ahşap işçiliğinin tüm örneklerinin sergilendiğ evleriyle Akyaka, bir huzur beldesi gibi.Burada kapalı olduğu için içini göremediğimiz Nail Çakırhan'ın evi 1983 yılında Ağahan Mimarlık ödülünü almış. Evini kendi yapan Nail Çakırhan'ın mimarlık eğitimide yok.

Körfez limanında tüm motorlar sıra sıra bağlanmış turistleri bekliyorlar.Ama kıyıdaki öbek öbek ağaç dalları,yapraklar ve pislikleri görünce Gökova'damı kirleniyor diye düşünmeye başladım.Körfez sonuna yaklaştıkça deniz içindeki tepsi büyüklüğündeki garip yaratıklar dikkatimi çekti.Tek tek bazen de öbek öbek dolaşan, altları koyu kahverengi,ortası kirli koyu sarı,üstü bordo renkli bu yaratıklar,devasa deniz analarıydı.Güzelim Gökova Körfezi'ni çirkinleştirmek için cirit atıyorlar. Kimilerine göre Kızıldeniz civarından gelmişler,kimilerine göre de hızla kirlenmekte olan körfezde yaşam alanı oluşturuyorlar.Acilen bu yaratıkların körfezden temizlenmesi gerekiyor.Yukardaki fotoğraf bunlardan birini gösteriyor, haksızmıyım.

Körfezin sonunda Fener adasındaki iki adet kalıntı burada antik çağlardaki yaşam belirtisinin izini gösteriyor. Hemen karşısındaki Sedir Adası ise yine antik çağlarda yapılan gemilerin yapımında kullanılan sedir ağaçlarını yetiştirmiş. Hemen yanındaki ince kum plajının kumlarını, Kleopatra'nın Mısır'dan getirttiği rivayeti var.Kumsal küçük ama burada deniz temiz,yüzmeye doyulmuyor...

Hoşçakalın.