Kasap et derdinde…

Uzun bir süredir "Milliyet Blog"a yazı yazmadım. Haftanın altı günü yerelde yayın yapan “Söke Ekspres” gazetesine yazıyorum. Bir aydır “Lider Söke” isimli haftalık bir gazete çıkarıyoruz ve bu gazetenin de haber koordinatörlüğünü üstlendiğimden biraz vakit sorunu yaşadım. Ama burada yazmak da bende farklı bir tiryakilik yaratmış. Bu nedenle bulabildiğim ilk fırsatta yine bloğuma döndüm.

***

Efendim, geçen haftanın yoğun gündemi YAŞ toplantıları, bu toplantılarda alınan ve de alınamayan kararlardı. Yine bu toplantıları doğrudan etkileyen 102 üst rütbeli asker hakkında çıkarılan yakalama emirleri, başta adı KKK için geçen Hasan Iğsız olmak üzere bazı subayların üç gün içinde ifadeye çağırılmaları… En sonunda da gecenin bir vaktinde Cumhurbaşkanının onayına sunulan kararname. En çok da o zoruma gitti. Sanki gündüzler çuvala girmiş.

Genel Kurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı yeni atanan genel Kurmay başkanı ile yeni Kara Kuvvetleri Komutanının kararnamesini köşke götürdüklerinde vakit gece yarısını geçiyordu. Yani bekleyip de sabah verseler ne olurdu? Üstelik nasılsa Cumhurbaşkanı her lafının başında “her şey normal seyrinde gidiyor” şeklinde mesajlar veriyordu. Bizler de bu kararnamelerin böyle alışılmadık vakitlerde imzalanmalarına bakıp işler normalin dışında seyrediyor diye üzülüp telaşlandıydık.

***

Bu hafta başında bazı köyleri dolaşırken Eski Turizm Bakanı Atilla Koç’a rastladım. Sayın Koç yanında bazı partililerle birlikte bir köy kahvesinde oturmuş, elinde kitapçığıyla açılımı anlatıyordu. Ama köylüler de eski köylüler değil. Öyle sorular soruyorlar ki, sanırım cevapları kitapçıkta yer almıyor. Eski bakan, Aydın Milletvekili Atilla Koç birkaç köy dolaştı. Ben ikisinde eşlik ettim. Köylülerin ilginç sorularından üç tanesini buraya alıyorum.

“Sayın Bakan, sizin bu anayasa değişiklikleriyle yapmak istediğiniz şey, yarı başkanlık sistemini mi getirmek?"

“Sayın Bakan, ben iki seçimde de Ak Partiye oy verdim. Ama artık oy vermeyeceğim. Sizin o açılım politikanızdan sonra benim AKP ile bir işim olamaz.”

“Sayın Bakan, güzel anlatıyorsunuz, anayasa değişiklikleri, falan da, bize bunları anlatma. Bize pamuk taban fiyatı ne olacak, prim ne kadar olacak, onu söyle…”

***

Efendim, eskilerin bir sözü var, “kasap et derdinde, koyun can derdinde”. Ama herkes bir şeyi iyi bilmelidir ki, bu millet de sürekli kendini geliştiriyor. Artık milletin huzuruna çıkanlar boş laflarla değil, derslerine iyi hazırlanarak çıkmalıdırlar. Bir başka yazıda Atilla Koç’un yukarıdaki sorulara verdiği yanıtları da aktarırım.