Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '07

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Kaşarlı mantar güveç

Kaşarlı mantar güveç
 

İnsan evladına sunulan en büyük gastronomik nimetlerden biri de, hiç şüphesiz “mantar” dediğimiz, lezzet enstrümandır. Yeryüzünde, doğal ve yapay ortamlarda yetişen/yetiştirilen yüzlerce farklı çeşit ve türde mantar bulunmaktadır.

Dünyanın en pahalı ve en lezzetli olduğuna inanılan mantar cinsi, trüf mantarıdır ki ancak üç mişelin yıldızlı, şöhreti dünyaca malum, pahalı ve lüks restoranlarda bulunur, yapılır ve yenilebilir.

Tabi ki her şeyin olduğu gibi mantarın da doğal olanı, tabii şartlarda yetişip, toplananı; hem lezzet hem de faydaları anlamında çok daha makbul ve tercih edilir niteliktedir. Ancak burada önemli olan husus, doğal mantarın zehirli olup olmadığının doğru değerlendirilebilmesidir. Nitekim ülkemizde, her yıl onlarca vatandaşımız, mantar zehirlenmesinden hayatlarını kaybetmektedir.

Kültür mantarlarında ise böyle bir risk, yok denilebilecek derecede azdır. Bugün, özellikle metropol kentlerde yaşayan büyük bir çoğunluğumuz, istesek de doğal mantar bulamayacağımız için, bir anlamda zorunlu olarak kültür mantarı almak ve yemek durumundayız.

Kültür mantarı alırken de benim tercihim özellikle kestane mantarı denilen, biraz daha kahverengimsi bir rengi olan mantardan yana olmaktadır. Yok normal beyaz mantar alacaksanız da, önceden yıkanmış ve daha temiz görünen kültür mantarı yerine, yıkanmamış olanını tercih ediniz derim. Hem lezzet, hem de faydaları bakımından.

Mantarı kullanarak yapabileceğiniz yüzlerce ana yemek, meze, aperatif, salata ve damak hoşlukları vardır. Özellikle kırmızı etin yanında, tavada, ızgarada, sote pişirme tekniğinde, toprak kap ve fırın proseslerinde müthiş bir gastronomik elemandır.

Bana gelince, bu pazar davetlim olan sevdiklerime, günün spesiyali olarak, doğaçlama bir yemek yaptım, genelde olduğu gibi. Dilerseniz, buyurun paylaşalım efendim...

Öncelikle yemeklik doğradığım kuru soğanımı ve ince kıydığım sarımsaklarımı çok az yağda, teflon tavada, hafifçe öldürdüm. Daha sonra tavaya, yine çok ince kıydığım taze yeşil biberleri ilave edip, onlar da yumuşayıncaya kadar soteleme işlemine devam ettim.

Bu arada önceden yıkamış ve saplarından ayırmış olduğum mantarlarımı, ince dilimler halinde doğradım. Doğramış olduğum mantarları, soğan-sarımsak-yeşil biber karışımının üzerine boca edip; mantarlar önce suyunu bırakıp sonra çekene kadar kavurdum.

Kabuklarını soyarak rendelediğim domateslerimi, suyunu çekmeye başlayan karışımımın üzerine ilave ederek, çektirmeye başladım. Görüntü gittikçe güzelleşiyordu. Çok az sulu kalmaya başlayınca tavadakiler; tuz, kırmızı pul biber, değirmenimde çektiğim taze karabiber, nane, fesleğen, melisa ve kara dağ kekiği ile halvet oldular. İyi ki de öyle oldular. Çünkü daha yemeden kokusu bile, insanı baştan çıkaracak seviyeye gelmişti.

Ateşi söndürdüm ve bir miktar dinlendirdim, ağır tahrik sebebi gurme tablosunu.

Daha sonra toprak güveç kabıma, tavadakileri aktardım, güzelce kaba yaydım, bir yapı ustası edasıyla, zemin tesviyesini yaptıktan sonra tüm yüzeyi; rendelemiş olduğum kaşar peyniri ile kapladım.

Toprak kabımı, 200-210 derecede ısıtmış olduğum fırınıma, kabın ağzı açık olacak şekilde yerleştirdim. Kaşar peynirleri eriyip, üzerleri hafif kızarana dek fırında pişirmeye devam ettim. Bu süre yaklaşık on beş dakika kadar sürdü.

Artık vakit, mantar güvecini; dil ve damak arasına hapsedip, gözleri kapatıp, burun deliklerini olabildiğince açaraktan, lezzet yolculuğunun zirve noktalarını yaşamak vaktiydi.

E biz de onu yaptık. Hazırlanması ve pişmesiyle topu topu yarım saatinizi alacak bu muhteşem gastronomik güzelliği yaşayın derim efendim.

Sağlık ve afiyetle.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..