Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '09

 
Kategori
Tarih
 

Kaşgarlı Mahmud Türk Dilleri Sözlüğü'nü niçin ve nasıl yazdı?

Kaşgarlı Mahmud Türk Dilleri Sözlüğü'nü niçin ve nasıl yazdı?
 

KAŞGARLI MAHMUD'un doğduğu KAŞGAR kentinden bir görüntü.(Alıntıdır)


ESİRGEYEN KORUYAN ALLAH'IN ADI İLE

Her türlü öğüş, büyük iyilikler, güzel işler sahibi olan ALLAH içindir. Halkın en uz dillisi bitkin, en sağlamı çürük olduğu bir zamanda ALLAH Cebrail'i açık anlatış ve yönü bildiriş ile MUHAMMED'e - içerisinde haramı, helâli anlatan - KUR'AN'ı gönderdi. Böylelikle öz yolu belli etti; belge ve kılavuz koydu. ALLAH'ın yarlığaması O'nun ve O'nun yararlıklı çoluğu çocuğu üzerine olsun; büyük esenlikler versin.

Şimdi, bundan sonra Muhammed oğlu Hüseyn, Hüseyn oğlu Mahmud der ki:
ALLAH'ın devlet güneşini Türk burçlarında doğdurmuş olduğunu ve onların mülkleri üzerinde göklerin bütün teğrelerini döndürmüş (''üstünde güneş batmaz bir imparatorluğu'') bulundurduğunu gördüm.
ALLAH onlara Türk adını verdi ve onları yeryüzüne ilbay kıldı. Zamanımızın Hakanlarını onlardan çıkardı. Dünya milletlerinin idare yularını onların ellerine verdi; onları herkese üstün eyledi; kendilerini hak üzere kuvvetlendirdi.

Onlarla birlikte çalışanı, onlardan yana olanı aziz kıldı ve Türkler yüzünden onları her dileklerine eriştirdi. Bu kişileri kötülerin - ayak takımının - şerrinden korudu.

Okları dokunmaktan korunabilmek için, aklı olana düşen şey, bu adamların tuttuğu yolu tutmak oldu. Derdini dinletebilmek ve Türklerin gönlünü almak için onların dilleri ile konuşmaktan başka yol yoktur. Bir kimse kendi takımından ayrılıp ta onlara sığınacak olursa, o takımın korkusundan kurtulur; bu adamla birlikte başkaları da sığınabilir.

And içerek söylüyorum: Ben, Buhara'nın - sözüne güvenilir - imamlarının birinden ve başkaca Nişabur'lu bir imamdan işittim; ikisi de senetleriyle bildiriyorlar ki Yalvacımız (Peygamberimiz) kıyamet belgelerini, âhir zaman karışıklıklarını ve Oğuz Türkleri'nin ortaya çıkacaklarını söylediği sırada: Türk dilini öğreniniz. Çünkü onlar için uzun sürecek egemenlik vardır, buyurmuştur.

Bu söz (hadis) doğru ise - sorgusu kendilerinin üzerine olsun - Türk dilini öğrenmek çok gerekli (vâcib) bir iş olur. Bu söz doğru değilse, akıl da bunu emreder.

Ben onların en uz dillisi, en açık anlatanı, akılca en incesi, soyca en köklüsü, en iyi kargı kullananı olduğum için; onların şarlarını, çöllerini baştan başa dolaştım. Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının dillerini, kafiyelerini belleyerek faydalandım. Öyle ki bende onlardan her boyun dili, en iyi yolda yerleşmiştir. Ben onları en iyi bir biçimde sıralamış, en iyi bir düzenle düzenlemişimdir.

Bana sonsuz bir ün, bitmez tükenmez bir azık olsun diye şu kitabımı - ALLAH'a sığınarak - Divanü Lûgat-it-Türk ''Türk Dilleri Sözlüğü'' adını vererek yazdım. Kutsal Yalvaç postunda oturan Hâşim soyundan Abbas oğullarından imam bulunan ulumuz, efendimiz Ebül Kasım Abdullah katına armağan ettim ki imanı olanların beyi ve ALLAH'ın Halifesi olan Muhammedül Muktedî Biemirillah'ın oğludur.

ALLAH onun durumunu sürekli yücelikte, ömrünü rahat ve gönçlük içerisinde uzun eyleye. Onun egemenlik temellerini - büyük koşucuları meydanında - koşar durur bir yücelikte yerleştirsin. Buyruklarını 'Adem oğulları onun cömertliği bolluğunda yaşayıp duracak bir iyilikte - yıldızlarla (birarada) yaşar bir kutlulukta; oku saplanır bir yöneltide, utku yüceliği kendisinden ayrılmayan bir dost ile tepelenmiş, horlukla düşüp kalmış bir düşman karşısında yükseltsin. Gölgesini, kudretini, iyiliğini, görklüğünü, bayarlığını müslümanların üzerinden eksik etmesin.

Ben bu kitabı hikmet, seci'(sözlerin içindeki uyak), atalar sözü, şiir, recez (kaside türü şiir), nesir gibi şeylerle süsleyerek, hece harfleri sırasınca tertip ettim. İrdemen (öğrenci) onu yerinde bulsun, arayan sırasında arasın diye her kelimeyi yerli yerine koydum. Derinliklerini açığa çıkardım; katılıklarını yumuşattım. Yıllarca birçok güçlüklere göğüs gerdim. Bu lûgat (sözlük) kitabını baştan sonuna dek sekiz ayrımda topladım.

Her kitabı isimler ve fiiller olmak üzere ikiye ayırdım. İsimleri fiillerden önce yazdım; arkasından fiilleri getirdim. Herbirini kendi sırasına göre ayrımlara ayırdım. Öne hangisi gelmek gerekse onu öne, ikinci derecede gelmesi gerekli olanı sona koydum. Herkesin bilmesi kolay olsun için kitapta ve bölümlerinde - ad olarak Arap dilince olan - ıstılahları (terimleri, deyimleri) aldım.

Türk dili ile Arap dilinin atbaşı beraber yürüdükleri bilinsin diye Halil'in Kitab'ülayn'ında yaptığı gibi; kullanılmakta olan kelimelerle, bırakılmış bulunan kelimeleri bu kitapta birlikte yazmak, arasıra, yüreğime doğar dururdu. Çünkü böyle yapmak daha derli toplu bir iş olurdu. Ancak benim tuttuğum yol, daha doğrudur. Çünkü bu yolda, kelimeleri bulmak daha kolaydır ve herkes bu yolu daha çok sever. Bunun içindir ki sözü kısa tutmak dileğiyle, kullanılmayan kelimeleri bıraktım. Halil'in tuttuğu yolun Türkçe'de bile gider yol olduğunu gösterebilmek için (şu) kullanılan ve kullanılmayan suretleri yazdım.

(* * *)

''Adım, yürüyüşü gösterir'' derler; dört ve daha ziyade harfli olanlar da bununla ölçülebilir.

Ben işi yeğniltmek (kolaylaştırmak) ve kitabı kısaltmak için bu yolu tuttum. Benden önce kimsenin yapmamış olduğu bir sıralayışla ve kimsenin düşünmemiş olduğu bir düzenle işi açıklattım. Bildirdiğim nedenlerle telif edilen şey; uyulacak yolda olsun, tasnif edilen nesne, kılavuz tutulmaya değeri bulunsun diye bir takım kurallar (ile) yeniden yeniye ölçüler koydum. İlerlemek isteyenlere, doğru yolu göstersin, geniş bir yol olsun, yükselmek dileyenlere bir merdiven bulunsun diye bu şekilde yaptım.

Türklerin her boyu dilinden - kendisinden kelimeler çıkan - kökler aldım. Çünkü uzun bir sözü kısaltmakta fayda vardır.

Kitapta Türklerin görgülerini, bilgilerini göstermek için (yer yer) şiir tanıklarını serpiştirdim. Kaygılı veya sevinçli günlerinde yüksek düşüncelerle söylenmiş olan savları da aldım. Onları ilk söyleyenler sonrakilere, bunlar da daha sonrakilere bildirmişlerdir. Bununla beraber kitapta birçok önemli kelime topladım. Böylelikle kitap, arılıkta son kerteyi, güzellikte son yüksekliği buldu.

Gönül bağlamış olduğum bu işde ALLAH'dan yardım isterim. Her türlü güç, kuvvet ancak O'na güvenmektedir. O bize elverir ve ne güzel inançtır.

KAŞGARLI MAHMUD

Kaynak:
KAŞGARLI MAHMUD (1008 - 1075) : DİVANÜ LÛGAT - İT - TÜRK, Bağdat 1068 -1072/1073. İstanbul 1939. TDK Yayını 1985, 3-8.sayfalar. Çeviren: Besim ATALAY (1882-1965)

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..