Kasımpaşa değil Davos

Kasımpaşa değil Davos olduğunu birileri Sayın Başbakanımıza söylemeliydi.

Başbakanımıza bunu söyleyecek danışmanları olabilir mi? Kuvvetle muhtemel. Sayın Başbakanımızın söylediği gibi. Yüksek sesle konuşmak ve bağırmak, tartışma anında bir suçluluk psikolojisidir. Buraya kadar her şey normal. Ortalama bir eğitim alan herkes bunu bilir ve bunu ifade eder. Ama bundan bir adım sonrasını, bir tartışma anında kalkılıp gidilmeyeceğini de ortalama bir eğitim den fazlasını alan her insan bilir.Sorunu masada çözüm kalkmak gerektiğini bilir. Hele ki Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı olan ve ortalama bir eğitimden fazlasını aldığını varsaydığımız sinirlendiği zaman sadece kendi duygularını değil yetmiş milyon insanı da temsil ettiğini bilen bir insan böyle davranabilir mi? Bence davranamaz. Eğer ki neye oynadığını biliyorsa ancak böyle davranır. Mart seçimleri olabilir mi.

Bu da kuvvetle muhtemel.

Savaş hiçbir zaman savunulacak bir şey olmamıştır. Savaşan milletleri, toplumları büyümemiş çocuklara benzetiyorum. Ellerinde eskiden kılıçlar, şimdi roketler. Neye ve niçin atıldığının pek de bir önemi yok. Çünkü büyük bir ihtimal ile tarih niçin öldüğünü bilmeyen insanlar üzerinden yazılacak. Niçin gece yarısında sıcak yatağında üzerinde yorgan uyurken, gecenin ayazında üzerinde gazete kağıtları ile olduğunu bilmeyen insanlar üzerinden yazılacak. Savaş kötü.

Kim niçin yaparsa yapsın haklı bir sebebi olamaz ucunda ister niçin öldüğünü bilmeyen bir kişi olsun ister 100, 000 kişi olsun. Bir başka insanın özgürlük alanına bu şekilde müdahale hiçbir gerekçe ile açıklanamaz.

Şimdi bundan ötesini nasıl konuşacağız.

Davos ta dünya kapitalizminin kalbinin attığı bir şehirde, yapılanlara bakın

-Küresel krizin başlamasına sebeb olan bir ülkenin ekonomistlerinden kaç kişi vardı Davos ta. Yada protokol düzeyde temsil ediliyormuydu.

-Sayın Başbakanımız niçin böyle bir panel talep etti. Neydi istediği. Böyle bir panel talep edip Ortadoğu daki barış sürecine katkıda bulunmak istiyor idiyse paneli niye terk etti ki. Sınır kapısında yarım saat arabanın içinde bekleyip de niye o ülkeye girmeyi uygun bulup ta burada niye terk etti. Sınırdaki yapılan daha büyük bir terbiyesizlik değil mi. Burada ekrana oynamak istemiş olabilir mi.

-Sayın İsrail Başbakanı niye savaşın gerekçelerini anlattı. Sayın Başbakanımız savaşın hiçbir gerekçesi olmayacağını derin ve anlamlı bakışları ile anlatamaz mıydı.

-Sayın Başbakanımız “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” derken mazlumları savunuyorsa, Davos a mahiyetinde onca insan ile gitmesinin biz burada işsizler ordusuna ve çalışanların cebine nasıl vergi olarak inip bizi öldürdüğünün farkında mı acaba. Eşinin döktüğü gözyaşlarının timsah gözyaşları olup olmadığını bilmek isterdim.Belki Mart dan önce gelen sevinç gözyaşlarıdır bunu kim bilebilir ki.

Yine de savaşsız bir gelecek ve nesil için.

Hala umut var diye bilmenin güzelliğini yaşamak için.Sevgiyle kalın.

Yasemin Yenil,