Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '21

 
Kategori
Spor
 

Katar'a Aktarmalı Uçuş

 

FİFA 2022 Dünya Kupası Avrupa Elemelerinde son karşılaşmalar öncesindeki puan durumları, özellikle Milli Takımımızın yer aldığı G Grubu’nu deyim yerindeyse bir “gayya kuyusu”na çevirmişti. Zira grubu lider tamamlayıp, önümüzdeki yıl Katar’da düzenlenecek Dünya Kupası biletini güle oynaya cebine koyan Hollanda’nın bile aksi bir sonuç halinde turnuvanın dışında kalması işten değildi. Elemeler boyunca neredeyse grubun şamar oğlanına dönen Cebelitarık ile Dünya Kupası yolundaki iddiası çoktan tükenen Letonya arasındaki prestij ve onur mücadelesi, herhalde dün akşamın izlenme oranı en düşük karşılaşmalarından biri olmalıydı. Bu keskin virajda grubun kaderini tayin eden belki de önemli takım Karadağ oldu. Türkiye’ye, Katar’a giden yolun aslında ne kadar zor olduğunu, 90 dakika boyunca sergilediği Balkan ülkelerine has sağlam ve sert oyun anlayışıyla gösterdi. Zira yine aksi sonuçlar halinde, dün akşamın sonunda G grubunda oluşan puan tablosunda Türkiye’nin yerinde Norveç de olabilirdi. Neyse ki Norveç’in, 2022’nin Kasım ayında hem de Dünya Kupası’na katılma pahasına iklimi en soğuk yerden kalkıp, dünyanın en sıcak yerine geçiş yapmaya pek de niyeti yoktu.

Peki, Türkiye’nin 2022 Dünya Kupası grup elemeleri yolculuğu sonunda elde ettiği grup ikinciliği ve her ne kadar zorlu da olsa elde etmiş olduğu Play-off’a katılmadaki başarısının ne kadarlık payını Şenol Güneş’e, ne kadarını Stefan Kuntz’a vermeliyiz? Şenol Hoca, grup elemelerinde yaşanan puan kayıpları ve alınan kötü sonuçlarda gerek oynattığı sistem gerekse kadro tercihleriyle spor kamuoyunda her ne kadar çok yoğun ve ağır bir şekilde eleştirildiyse de, Türkiye’nin Play-off’a katılarak 2022 Dünya Kupası’na gitmedeki şansının hâlâ devam etmesinde en büyük paya sahip. Stefan Kuntz’a bir bakıma, bunca kötü sonucun ardından umutsuz bir şekilde ne yapacağını bilemeyen Milli Takım’ın üzerindeki ölü toprağını kaldırmak kaldı. Yine de Alman hocanın hakkını yememek gerek.

Burak Yılmaz’ın alışılagelen golcü, skorer yönünden uzak formsuz görüntüsü, bir bakıma Kerem Aktürkoğlu ve Orkun Kökçü gibi Milli Takım’ın çiçeği burnunda yıldızlarının golcülük özelliklerini sergilemelerine zemin hazırladı. Onlar gibi bu özellikleri olan daha nice isimler de var tabi. Ama en formsuz ve kötü görünümüyle dahi Burak Yılmaz’ın, hücumda adam eksiltme ve arkadaşlarına destek sağlama yönünden Milli Takım için ne kadar önemli bir isim olduğunu; sanırım dün akşamki karşılaşmayı takip eden birçok futbolsever gördü. Burada hiç kimsenin hele de tuttukları lig takımlarının etkisiyle derinliği olmayan bağnaz görüşler içerisinde olmaması lâzım. Çünkü Milli Takım apayrı bir değerdir!

Dünya Kupası grup elemelerinin sona ermesi ve Türkiye’nin G grubunun 2.’si olarak adını Play-Off’a yazdırmasıyla her ne kadar zor bir eşik aşılmış gibi gözükse de, Milli Takım için Katar yolculuğunun en zor kısmı şüphesiz Play-Off elemelerindeki karşılaşmalarla başlayacak. 26 Kasım’da çekilecek Play-Off kurasına seri başı olarak katılamayacak olması, Milli Takımın zorlu Katar yolculuğundaki en büyük handikabı. Portekiz ve İtalya gibi olası tehditleri düşünürsek tabi. Ama her şeyiyle tamamen 2022 Dünya Kupası’na odaklanan Türkiye için de, artık bu saatten sonra rakibin kim olacağının bir önemi yoktur herhalde.

2002 Dünya Kupası’nda yazılan destanın yazarıydı, Şenol (Güneş) Hoca. Kahramanları da o dönemin yıldız oyuncuları; Ümit Davala, Hasan Şaş, Hakan Şükür, Rüştü Reçber… Yeni bir destan yazmak üzere bambaşka oyuncularla yola çıktı; yolun sonu gelemedi. O hikâyeyi de Stefan Kuntz tamamlar mı dersiniz?

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..