Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '07

 
Kategori
Hayvanlar Alemi
 

Katil

Katil
 

Halim selim, gururlu ve alımlı, kendinden emin ve cesur, atak ve savaşçı, huysuz ama dostane ve biraz da nankör.

Güneş batarken ufukta göründü, sesi de geldi pata pata, içinden el sallayıp iri balıkları gösterirken, sahilde ki birkaç kişi de ona el sallayıp sevinç gösterisi yapıyorlardı. Rüzgarın hafif hafif esmesi, teknenin yaklaşan sesi, sahilde ki çocukların mutlu çığlıkları, katilin hafifçe yerinden kıpırdaması ve yosuna karışmış unutulmaz leylak kokusu. Güneş artık kızarmış batmak üzere. Limanın sessiz durulganlığı ve katilin soğukkanlılığı nedense boğuk bir akşamın cansızlığını sergiliyordu, derinde mutluluk olsa da. Hırçınlığından katil dediler ona. Katil aşağı, katil yukarı oldu. Hiç hırçın değildi aslında, o sadece sahibine aitti. Parlak duman grisi, sarımtırak gözleri, kunduzu bile kıskandıracak tüy yumağı kuyruğu ile aslında haşmet ismini hak diyordu. Teknenin yaklaşmasıyla beraber katil hareketlendi, tanımıştı sahibini o kadar uzaktan. Saatlerdir put gibi kıpırdamadan beklemenin verdiği sıkıntıyı gerinerek üstünden attı. Tekne yaklaşırken gözleri dolar, yaş damlardı, önüne eğilip kimseye göstermemek için türlü hareketler yapardı, biz onları cilve sanarken. Tekne bağlanırken içine atlar sahibine koşardı. Sahibi de coşkuyla sarılır, öper koklardı. Bir müddet bacaklarına dolanır, sürtünür ve sevgisini belli ederdi. Kuyruğunu, dikilitaş gibi dimdik tutar, sonra yavaşça sahibinin bacaklarına dolar, gözlerini kısar ve mırlamaya başlardı. Sevgi gösterisi bitince, doğru balıkların yanına koşar, canlı olanlara pati atar ve oynardı, ama asla yemezdi, sahibi ona balığı verene kadar. Sonra beraberce evin yolunu tutarlardı. Akşamları sahibinin yatağında yatar, hiç ayrılmazdı.

Her sabah, sahibi tekneye bindiğinde, katilde yanında olurdu. Halatlara dolanır, mırlar ve kendince rasgele der, halatlardan atlayarak limandaki yerini alırdı. Sahibi de sevgiyle okşar halatları öyle salardı. Tekne yavaşça ufukta kaybolurken, katil durduğu yerden kıpırdamadan akşam olmasını beklerdi. Belki gizli bir hasret, çokça sevgi ve gizliden şevkatle dönüşün hayalini kurarak geçirirdi.

Bir akşam tekne dönmedi. Katil, sabırsızlanıyordu ama kıpırdamadan beklemeyi sürdürdü. Sabah teknenin fırtınada battığını öğrendiğimizde, katil hala orada ufka dalmış sahibini bekliyordu. Sahibinin hazin sonunu bilmeden sabırla bekliyordu. Ertesi günde onu orda beklerken bulduk. Aç, susuz ama ümitle bekliyordu. Dönmeliydi, dönmek zorundaydı, dönecekti.

Her gelen tekneye hareketleniyor ama sahibini göremeyince mutsuzlukla yerine oturuyordu. O akşam yemek verdik, bir kaba da su döktük belki yer içer diye. Sabah limana geldiğimizde cansız vücudunu bulduk. Beklediği yere yıkılmıştı. Kaselerine de hiç dokunmamıştı. Ümit, ümitsizliğe dönmüş, hasret kahretmiş olmalıydı. Sonunda dayanamayıp salmıştı kendini.

Ne zaman bir balıkçı köyüne gitsem limana koşarım. Her bekleyen kediyi sever, başını okşar ve nedense katili anımsarım içim burkularak.

 
Toplam blog
: 51
: 628
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Hayatı farklı gözle bakmayı seven, haksızlığa tahammül edemeyen, olaylara sessiz kalıp yerinde mü..