Katılımcı demokrası ve Ergenekon

Tehlikeli, ağır, sancılı, çok önemli bir virajdayız…

Bu viraj katılımcı demokrasinin güneş ışınlarına yüzünü çevirdiği virajdir…

Dünya 23 derecelik açıyla güneş etrafında dönerken mevsimler oluşur. Aynı açıyla giderken güneş ışıklarının dik geldiği yerlerde yaz mevsimi başlar…

Bir anda, peş peşe, her iki koldan önemli hamleler korku, endişe ve tedirginlik yaratırken kitleler üzerinde bizim görevimiz sağlıklı tahlillerle kamuoyuna bildiklerimizi aktarmaktır.

Ulusal medyanın yazılı ve görsel bölümünde otağ kurmuş tuzu kurular, komple teorileri üreterek milletimizi, siyasi geleceğimizi, askerimizi, bürokrasimizi demokrasimizi yaralamaktadırlar bana göre…

Sağlıklı düşünme fırsatını hem milletimize hem kurumlarımıza vermemek için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar…

Oysa geldiğimiz bu virajdan sonra kesinlikle katılımcı demokrasiye doğru bir ufuk çizgisini göreceğimiz kesindir. Ama öncelikle bu namertlerin ellerini çekmeleri gerekiyor sağduyunun üzerinden…

Ben açıkça siyasi bir büyük partinin, iktidarda olan bir partinin eften püften sebeplerle kapatılmasına alkış tutan yazarları kınadığım kadar, düne kadar kutsal değer değimiz paşaların tutuklanmasına zil takıp oynayanları da kınıyorum…

Beklemek ve görmek hukuka saygılı olmak bir erdem olduğu kadar bir mecburiyettir de…

Bu çevrelerin pompaladığı “siyasallaştı” deyimi o kadar gereksiz yerlerde ve istismar edilerek kullanılıyor ki nerede ise siyasallaşma nedir unutacağım…

Çünkü, iki halde de akıl değil hisler ön plandadır…

Sapla saman karıştırılmaktadır, kamuoyu güdülmek istenmektedir.

Hâlbuki bu millet son olaylarda çeşitli vesilelerle düşüncelerini dile getirebildiği ortamlarda katılımcı demokrasinin çok güzel örneklerini veriyor…

Halkın sekretaryası yok ya, öz düşüncesini sağduyu ile dile getirdiği için ben halkımızın yaptığı yorumlara tuzu kuru yazarların görüşlerinden çok daha fazla değer veriyorum…

Dönülen virajda güneşin ışıklarını ilk fark eden halkımızdır diyorum…

Bana göre AKParti’ye açılan dava siyasidir, Ergenekon bir gerekliliktir. Apayrıdır mesele ve çok önemli viraj o yüzden dedim… Çünkü halkımız böyle görüyor olayı...Sağduyu yanılmaz, hele halkın sağduyusu kolay kolay yanılmaz…

Ama o dediğim tuzu kurular ne diyor, “Malezya’da muhalefet lideri Türk büyük elçiliğine sığındı, Ak Parti virüsü oraya da bulaştırdı, buradaki emellerini Malezya empoze ediyor”…

Türklerin dünyada bilinen itibarını öne çıkaracağına kafasındaki İslam düşmanlığının sinsi planlarını zehir gibi döküyor milletin üzerine…

Diğer yandan paşaya kelle yetiştirenler, Dağlıcadan, Şemdinliden, tutuklanmalara kadar olan periyodu “TSK”’ yi yaralamanın bir enstrümanı olarak kullanıyor.

Her iki kesimden herkesin kötü niyetli olduğunu düşünülemez ama halktan uzak, katılımcı demokrasi bilincinden uzak çok adi komple teorilerini sekreterlerine yazdırdıkları da bir gerçektir. Maaşla düşünce ürettirenler ne kadar bizi anlatabilir…

Ben bu yazıyı hazırlamak için onlarca kanalda onlarca haberi, onlarca gazetede onlarca yazarı incelerken kimi çıplaklar kampında dürtülerini tatmin ediyordu, kimi de kıbleyi bilmediği camide abdestsiz namaza duruyordu…

Hata ve günah kul içindir, vardır ve olacaktır… Ne adı vardır ne soyadı, ne milleti, ne dini neden ırkı, nede rütbesi…

Bize düşen görev hukukun üstünlüğünü hâkim kılmaya çalışmak, ülkemizin menfaatine olayları değerlendirmek, gelişmelerin daha iyi gideceğini umarak o yönde değerlendirmeler yapmak ve gelinen noktadan halkımızın, ülkemizin ve demokrasimizin kazançlı çıkmasını sağlamaktır…

Gelişen ve kalkınan, bir güç olmaya aday yarınların ülkesi Türkiye, bu sancılı dönemi atlatacak, hukuk hakım olacak ve kesinlikle bugünden daha güzel günlere gidecektir.

Sevgi ve saygılarımla….