Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '13

 
Kategori
Dünya
 

Katliamlar devam ediyor

Katliamlar devam ediyor
 

Suriye’de halkı katledilmiş Alevi köylerinden birinden görüntüler.


İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün verdiği rapora göre Suriye’de teröristler savaşla hiçbir şekilde alakası olmayan köyleri basarak sivilleri katlettiler.  
 
İnsan Hakları izleme Örgütü’nün verdiği bilgiye göre 190 kişinin öldürüldüğü ve 200 tutsağın alındığı köy baskını geçtiğimiz Ağustos Ayında yapıldı.
 
ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün vermiş olduğu habere göre Lazkiye kentinin yakınlarındaki çoğunlukla Alevi kökenli insanların yaşadığı köylere yapılan baskınlarda yoğun saldırılar sonucu siviller katledildi. 
 
Örgütü yapmış olduğu araştırma sonunda yapılan katliamların yapanların insanlıkla ilgisinin olamayacağını özetledi.
 
Örgüt önceki raporlarında hükümete bağlı güçlerin saldırılarını görüntülemişti. Ancak son olaylarla ele geçen görüntüler ve delillerle teröristlerin yaptığı katliamların ne boyutlara vardığını gösteriyor. 
 
Rapor ayrıca Birleşmiş Milletler’in savaş suçlarını durdurması ve suçluları yakalaması için silah ambargosu yapılmasını öneriyor ve bu yönde tam ve doğruluğunda şüphe olmayacak deliller sunuyor. 
 
Teröristler Bütün Aileleri Hedef Aldılar
 
İnsan hakları İzleme Örgütü Eylül Ayı içerisinde olay mahallinde araştırmalar yaptı ve 30’dan fazla görgü tanığı ile görüşme yaptı. Görüşmeler her iki taraftan hem savaşanlar hem de hayatta kalanlarla yapıldı. 
 
105 sayfalık raporda yer alan bilgilere göre değişik birkaç terörist grubun biraraya gelerek başlattığı saldırı 4 Ağustos günü Şeyh Nabhan isimli Lazkiye şehri yakınlarındaki bölgeye yapıldı. Olay esnasında saldırıya karşılık vermeye çalışan askerlerin verdiği bilgiye göre 30 Suriye askeri teröristler tarafından katledildi.  
 
Saldırının ardından teröristler Barouda, Nbeiteh, Al-Hamboushieh, Blouta, Abu Makkeh, Beyt Shaouhi, Aramo, Bremşeh, Esterbeh, Obeen, ve Khatara köylerine girdiler. 
 
Rapordan bazı bölümlere göre ‘’Olaydan sağ kalan sekiz şahit İsyancı grubun nasıl sivillerin üzerine ateş ettiğini anlattılar. Sivillerin bazıları evlerinde silahsız şekilde çatışmalardan gizlenmeye çalışırlarken saldırıya uğramışlar. Saldırganlar çocuk, yaşlı, kadın veya genç demeden önlerine kim çıktıysa katliama girişip bütün aileleri yoketmeyi hedeflemişler. Bazı ailelerden ise kadınları esir almışlar.’’ 
 
Rapor 190 sivilin ismini sayıyor. Bunlardan en az 57'si kadın, 18'i çocuk ve 14'u yaşlı. Toplam olarak öldürülmüş olanların sayısının aslında tahmin edilenden daha fazla olduğunu bunun nedeninin ise toplu ve gizli mezarlara gömülenler olduğu için tam sayının kesin bilinmediği yönünde bilgi veriliyor. 
 
Esad karşıtlarından alınan bilgiye göre kadınlar ve çocuklar halen tutsak olarak tutuluyor. Online olarak yayınlanan bir videoda arka planda akrabaların olduğu görülebiliyor. 
 
 
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporlarına göre başlarında El Nusra, Ahrar El Sham, ISIS ve Şükür El-İzz’in örgütlerinin bulunduğu toplamda 20 örgüt sözkonusu saldırıyı yaptılar. 
 
BBC’nin İnsan hakları İzleme Komitesi’nin sayfalarından aldığı ve haberleştirdiği belgelere göre OSO’nun başındakilerden Salim İdris kendi yönetimindeki OSO teröristlerinin sözkonusu saldırılarda parmağı olduğunu ancak köy baskınları ve cinayetlerle ilgisi olmadığı açıklamalarını yapmakta. 
 
BBC’nin ilgili haberi yayınladığı Global News isimli podcast yayınına bağlanan Suriyeli yetkili ise açıklama yaparken konuşmasını kesen BBC program sunucusuna verdiği yanıt gerçekten duymaya değer bir yanıt:  ‘’Ben ne hükümetin ne de OSO’cuların tarafındayım. Sadece ülkemi ve masum sivilleri düşünüyorum. Hepimiz biliyoruz ki OSO ve terör örgütleri bölgedeki yabancı kaynaklar tarafından beslenmekte ve halka karşı kışkırtılmaktadırlar. Kendileriyle konuşmaya çalıştığımız zaman aslen Arapça konuşmadıklarını ve bölge halkından olmadıklarını anlıyoruz’’ 
 
Rapora göre ISIS ve Jaysh El Muhacir isimli örgütler halen ellerinde rehineler tutmakta. 
 
5 Ağustos’ta Suriye Devlet güçleri Şeyh Nabhan isimli bölgeyi geri almak için başlattıkları saldırıyı 13 gün içinde sonlandırmış ve bölgeyi tekrar ele geçirmişlerdir.
 
Koordine Edilmiş ve Planlanmış Saldırı
 
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Orta Doğu Bölge Sorumlusu olan Joe Stork konuyla ilgili yorumunda ‘’sivillere yapılan saldırı, öldürme ve rehin almaları yapanların  serserice dolaşan gruplar tarafından yapılan eylemler olmadığını’’ belirtiyor.
 
‘’Sözkonusu operasyonlar koordine edilmiş, Alevi nüfusa karşı planlı olarak yapılmış bir saldırıdır.’’ Şeklinde düşüncelerini özetliyor.
 
Raporda yer alan bilgilere göre teröristlerin katlettiği 190 Alevi köylünün 67 tanesi hiçbir nedene bağlı olmadan ve hiçbir şekilde sebep gösterilmeden sadece öldürme amaçlı olarak yapılmış. İngilizce ‘’GENOCIDE’’ sözcüğünü olur olmaz her yere yapıştıran bu türden örgütlerin burada kullanmaması ilgiyi çeken bir diğer noktadır. Katliamın gerçekleşme türü ve şekli bölgedeki hastane kayıtlarından, görgü tanıklarının verdikleri bilgilerden ortaya çıkan tutanaklardan ve daha birçok belgeden ortaya çıkarılmıştır. Daha fazla bilgi alınabilmesi ve İnsan Hakları Örgütünün çalışanlarının tehdit altında olmadığı bir ortamda çıkarılacak bilgiler ışığında konuya dair daha net bilgiler oluşacağı ve gerçek ölü sayısına ait bilgilerin gün yüzüne çıkacağı şüphesizdir. 
 
Lazkiye şehrinde yaşayan bir doktorun verdiği tıbbi bilgilere göre bazı sivil cesetlerin üzerinde birçok mermi deliği, peşpeşe bıçaklama sonucu oluşmuş bıçaklanmaya bağlı ölümler, kafası kolları veya bacakları kesilmiş insanlar hatta bunların yanında kolları ve bacakları bağlı olduğu halde yanarak can vermiş insanların bedenleri olduğu dikkati çekiyor.
 
Raporda öldürülmüş insanların üzerlerindeki yaralanma izlerinden de anlaşılabileceği gibi öldürülen insanların planlı olarak öldürüldükleri ve ölüm anında işkence gördüklerinin delilleri  görüldüğü vurgulanıyor.
 
 ‘’Delillerin ve ortaya çıkan bilgilerin ışığında İnsan Hakları Örgütü’nün raporunun vurgulamış olduğu kesin bilgiler gösteriyor ki yapılanlar tamamen insanlığa 
karşı işlenen suçların özetidir. OSO’cu ve Esad karşıtı terörist organizasyonlar bölgede sadece inancı Esad’la aynı olduğu için insanları vahşice katletmişlerdir. ‘’ Burada unutmamamız gereken en önemli noktalardan bir tanesi yaklaşık aynı tarihe gelen zamanlarda AKP tarafından azdırılıp Suriye’de insanları öldürenlerin başta geleninin Arap haber kanalına verdiği bütün Aleviler’i öldüreceğiz çığlıklarının aynı tarihe geldiği ve söylenenin tehdit değil Türk Hükümeti’nin silahlandırdığı bu kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olduğudur.  
 
Sleibeh al-Hamboushieh isimli mezrada İnsan hakları İzleme Örgütü birçok sivilin cesedinin olduğu bir toplu mezar ortaya çıkardı. Bölgedeki cinayetleri işleyenlerin özellikle Kuveyt ve diğer Körfez ülkeleri tarafından finanse edildiği raporun bu bölümünde Birleşmiş Milletler savaş suçlarını ve insanlığa karşı işlenen suçları durdurmak için göreve çağrıldı.
 
Daha önceden de Esad rejimine karşı açıklamalarıyla da tanınan ABD kaynaklı İnsan Hakları İzleme Örgütü aynı zamanda Esad güçlerinin de 31 aydır süregelen çatışmalar esnasında kimyasal silahlar kullandığını bu raporda da tekrarladı. 21 Ağustos’ta gerçekleşen saldırıda Başkent Şam’da 1300 sivil kimyasal silah saldırısı sonucunda can verdi.
 
Özellikle ABD, Okyanusun bizim tarafımızdaki gölgesi olan İngiltere ve ABD başta AB ülkelerinden silah üreticisi konumundaki Almanya ve Fransa olmak üzere bütün batılı devletler sözkonusu saldırıyla ilgili Devlet Başkanı Esad’ı ve ordusunu suçladılar. 
 
Küresel kimyasal silahları izleme komitesinin bir kuruluşu olan olan Kimyasal Silahların Yasaklama Organizasyonundan uzmanlar ülke içerisindeki silahların yokedilmesi çalışmalarını dikkatle takip etmekteler. 
 
Sene başında BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay hem Beşsar Esad hem de terörist liderlerini Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesine çıkarılmaları yönünde uluslarası topluma çağrıda bulundu. 
 
Vermiş olduğu önergeyle ilgili olarak ‘’Hükümet güçleri ve karşıt güçler işledikleri suçlar  dolayısıyla bir cevap almaları gerektiğinin farkında olmalıdırlar’’ sözlerini kullandı. 
 
2011 Mart ayından beridir süregelen olaylarda 107.000’den fazla can kaybı yaşandı.
 
Yaşanan bütün can kayıplarına rağmen olayı görmek istemeyenlere karşılık bu rapor 21. yüzyılda vahşete ve insan kırımına neden olanların sadece bir ülke veya ülkeler topluluğu olmadığını ancak bütün dünyanın gözlerinin önünde nasıl alçakça bunlara göz yumulabileceğini gösteriyor. Buna dur demenin tek yolu var. Bütün halkların bir araya gelmesi ve hükümetlerine gerekli baskıyı yapmaları. 
 
Toplam blog
: 12
: 376
Kayıt tarihi
: 11.03.13
 
 

Blog Yazari  Politika, stratejik araştırmalar, edebiyat, güncel olaylar, haber yorumları, çev..