Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '09

 
Kategori
Deneme
 

Katre-i Hayat.

Katre-i Hayat.
 

...


Kardeşim...
Ömrüme gelen en güzel armağan. Yaşama sıkı sıkı tutunmamı sağlayan parçam...
İlk çocuktum, ilk torundum. El bebek gül bebek; gül gibi yaşayıp gidiyordum. Herkes benimle ilgileniyordu, seviliyordum. Sonra kuzenler geldi sırayla... Beş yaşındaydım, arkadaşlarımı çok kıskanıyordum. Aman ya rabbim. Nasıl bir üzüntü; benim neden kardeşim yok diye. Sonra herkesin bildiği "kardeş isterim" muhabbetleri...
Annemi hastaneye götürdüler, farkındayım iki güne yeni bir şey gelecek evimize. Garip bir duygu. O zaman kıskançlık yok. Kavayamamışım çünkü henüz. Geldiler. Minicik bir şey. Yok sanki eli ayağı. Nokta burun, kocaman koyu renk gözler bir de saçları vardı... Ne güzeldi. En çok dedemden kıskanmıştım onu. Bana baktığı gibi bakmıştı dedem ona da. Dolu dolu gözlerle. Hem ağlar hem güler gibi.
Ben hastalandım. Kusuyorum sürekli, annem hastanelerde gezdiriyor, ne ilaç fayda ediyor ne iğne. Bir gün doktor anneme "evde mutsuz olacağı bir şey mi var?" diye soruyor. İşte kritik nokta! "Kardeşi oldu, " diyor annem. Doktor "e be hanım şunu neden baştan söylemezsin" deyip, gülüyor. Kıskançlıktanmış... Seviyorum evet ama yerim gidiyor elden. Nasıl dayansın yürek! Bir dişleri çıktı, her yediğime ortak. Oyuncaklarım, altı yıl gözümden sakladığım oyuncaklarım harap... Peşinden koşturuyor beni. Eziyet!
Okula başladım. Kalemime, defterime saldırıyor. Altı aylık daha. Ona da defterler, kalemler alındı. Çıldırmak üzereyim. Okula giden benim.
Büyüyor. Saçları rengarenk. Gerçekten öyle. Sarısı, kahverengisi, siyahı. Bukle bukle. İnsanlar bakmaya doyamıyor. "Maşallah deyin kardeşime!" diyorum kızgınca. Çok ağlıyor. Bel kemiğine bir şey olmuş. Büyük anne var, kardeşimi "kucakta güzel tutmayı" öğretiyor bize. Sonra da masaj tarzı bir şeyler yapacak ki kardeşim ağlamasın. Ama o öyle kolunu bacağını büktükçe bizimki ciyaklıyor. Dayanamıyorum. Bağıra çağıra evden kovuyorum kadını... Kardeşimi kucaklıyorum "kendi tutuşumla" o ağladıkça ben de ağlıyorum. Annem güleek bizi izliyor.
Akasında bıraktığı her ay, yeniliklerle dolu bir ay getiriyor. Ve her gün bakmaya doyulmayan bir cihan parçası oluyor kardeşim.
İki yaşını bitirdiğinde İtanbul'a taşınıyoruz. Ne zorluklar yaşıyoruz, o da yanımızda, algılayamasa da tanık oluyor. Büyüyor. Büyüyor. Erkenden okuma yazma öğreniyor, kimin kardeşi! Benim ilkokul öğretmenim onu sınıfına alıyor. Hem de ikinci dönemde. Bir yıl erken gidip, yarım dönem derse girip ikinci sınıfa geçiyor. Gurur duyuyorum her başarısıyla. Artık ben kıskanmıyorum onu, onun kıskançlıkları başlıyor. Her yere peşimden geliyor. Onu da götürüyorum. Mızmızlanıyorum ama bir yandan da hoşuma gidiyor kardeşimin yanımda olması. Nasıl koruyoruz birbirimizi. Biz kavga ediyoruz, bağırıp çağırıyoruz ama vay mı ki birileri birşey söylemeye kalksın ona, deliriyorum. O da öyle. Abla, abla diye peşimde...
İlk ayrılık vakti anneden, babadan, evden. Kardeşimden... Kocaeli'ye gidiyorum. Üniveristeye. Günde iki-üç kez konuşmazsak rahat etmiyoruz. Ağlamamaya özen gösteriyoruz. Yoksa ikimiz de susamayız biliyoruz. Yaşadığım her zorlukta yanımda, koca adam gibi. O üzgünse ben olgfunlaşıp sakinleştiriyorum onu, ben üzgünsem o kocaman oluyor; "hadi amaaa, az kaldı geçecek" diyor.
Annem gibi telaşlanıyorum onun için. "Karşıya geçerken dikkat et Damla.", "Ablacım dikkatli git gel." "Damla'm dikkat et ne olur." "Duygu yeteeeer." diyor. Büyüdü ya abla mabla yok.
Kardeşlik bambaşka bir duygu. Hastalanıyor. Dua ediyorum, benim ömrümü alıp, ona sağlık ver diye. Hastaneye götürüyoruz, omzuma yaslanıyor, ağlıyorum ona belli etmemeye çalışarak, beni sakinleştirmeye çalışıyor "ablam merak etme bir şeyim yok" diye.
Saymakla bitmeyecek o kadar şey var ki ona dair. Sevgimi de anlatamam. Sözcükler anlamsız kalır.
Ablasının bir tanesi o. Canı, gülü, eli, kolu...
İyi ki varsın güzelliği yedi cihanı kıskansdıran, elleri pamuk, yüreği güçlü, sevdası titrek, cesaretli kardeşim. Yaşama direnme sebebim. Damla'm her şeyimsin benim. Her şeysiz bir dünya olur da, sensiz bir dünya düşünmem imkansız. Seni dünya üstündeki her şeyden çok seviyorum. Çok...

 
Toplam blog
: 25
: 530
Kayıt tarihi
: 30.07.08
 
 

Su ürünleri mezunu, 88 dogumlu, akli fikri edebiyat olan, yazmaya, anlatmaya, inandigini sonuna k..