Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Katsayı sorunu siyasidir...

Katsayı sorunu siyasidir...
 

İmam Hatip lisesi öğrencileri, Danıştay'ı tekbir getirerek protesto ediyorlar...


İMAM HATİP LİSELERİNİN PROGRAMLARI HAFİFLETİLEREK "DİNİ BİLGİLER MESLEK LİSESİ" ADI İLE DİĞER MESLEK LİSELERİ DÜZEYİNE GETİRİLMELİDİR...

İçinizden bazıları, bu önerime hemen karşı çıkacaklar ama, önce bir okuyun bakalım bu öneriyi neden yapıyorum?...

Önce, şu andaki Anayasamızın 174. mddesi ile koruma altına alınmış ilk İnkılap kanunlarından biri olan "3 Mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu"nun ilgili maddelerine bakalım...

Bu kanunun konuyla ilgili 4.Maddesi aynen şöyledir:

"Eğitim Bakanlığı, din uzmanları yetiştirmek amacıyla Darülfünun'da(üniversitede) bir İlahiyat Fakültesi; imamlık ve din hizmetlerinin görülmesini sağlamak için de ayrı okullar açacaktır"

Madde net ve kesindir...Anayasanın koruması altındaki bu kanun, ilgili maddesiyle diyor ki; açılacak olan bu "ayrı okullar", camide imamlık yapacak ve bu arada yanlızca halkın din hizmetlerini görecek ve onlara bu konuda yardımcı olacak elemanlar yetiştirecektir...

Dini bilgiler konusunda daha yüksek eğitim görerek uzman olmak isteyenler ne yapacak? Kanun'a göre bunlar da üniversitelerdeki "İlahiyat Fakülteleri"ne devam edecekler....

1924 yılında çıkarılan bu kanunun gereği, günümüz koşullarına şöyle bir düzenleme ile adapte edilebilir.

Önce, İmam Hatip Liselerinin adları "Dini Bilgiler Meslek Lisesi" olarak değitirilir; sonra ders programları biraz daha hafifletilerek diğer meslek liseleri seviyesine getirilir. Daha sonra da bu okul mezunlarının hangi yüksek okullara gidebileceği belirlenir...İlahiyat fakültelerinin yanına bir iki "ön lisans" ya da "lisans" programı daha eklenebilir...Bu programları kazanamayanlar da kanunun öngördüğü şekilde "imamlık ve diğer din hizmetlerini" yapmak üzere camilerde ve diğer bazı alanlarda görevlendirilir.

İmam Hatip Liselerinin ders programlarının genel lise seviyesinde hatta onlardan daha ileri seviyede olduğu herkes tarafından bilinmektedir...Önerdiğim düzenleme ile İmam Hatip Liseleri ile diğer meslek liseleri arasındaki ders ayrıcalığı da ortadan kalkmış olur....

x x x

SORUN SİYASİDİR...

Şimdi, biraz da konunun bu yanına bakalım...

Türkiye'deki İmam Hatip okullarının çoğunu açarak kendine bir övünme payı çıkaran ve bu okulların önünü üniversiteye açmakla iyi bir şey yaptığını düşünen "bir bilen kişi", bakın 1990 yılı öncesinde ne diyor:

"...İmam Hatip okullarının gayesi, sadece din adamı yetiştirmek değildir: Dinini bilen Türk vatandaşı doktor, mühendis, hakim olsa daha iyi değil mi?...Bugün orta öğretime giden üç milyona yakın öğrencimizin 240-250 bini klasik eğitime ilaveten dini eğitim veren okullara gidebiliyor. Bu okulların önü üniversiteye açıktır. Bunu biz yaptık...Şayet Kuran Kursları veya din eğitimi, bu kanuna(Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na) ters düşüyorsa, yanlış olan din eğitimi değildir, Tevhid-i t-Tedrisat Kanunu'dur...İslam birliği konusunda asıl mesele, her ülkenin İslamı doğru anlayıp tatbik ederek, Kuran'ın getirdiği nizamı yaşamaya çalışmasıdır. O zaman, İslam dünyası gerçek manada güçlenmiş olur"(1)

Vay be !...Daha ne desin ki?...

Doğru olanın, Kuran Kursları ve dini eğitim veren okullar; yanlış olanın ise, devrim kanunlarının başında yer alan Tevhid-i Tedrisat Kanunu olduğunu söylüyor...

Daha ne diyor?...

Bu okulların önünü üniversiteye açmakla övünüyor...

NOT - 1: 1949-1995 arasında, 46 yıllık dönemde, Türkiye'de açılan İmam Hatip okulu sayısı "548"dir. Bunların "327"si, yani yarısından fazlası Süleyman Demirel'in Hükümet Başkanı olduğu "11-12" yıllık bir zaman içinde açılmıştır....(2). Yani Süleyman Demirel, düşündüğünü uygulamaya geçirmiş ve bununla da övünmüştür...

Kuran Kursları ve İmam Hatip okulları açıldı da ne oldu?

Bu kurslarda ve okullarda, laik düzene çağdaş yaşama tepkili olarak yetiştirilen çocuklara, emniyet müdürü, vali, kaymakam, hakim olabilmelerini sağlayacak fakültelere gidebilmelerinin yolları açıldı...

Yine bu kurslara ve okullara alınan öğrencilere, dinin gereği olarak başlarını örtmeleri öğretildi...Sonra, bu kızlardan üniversiteye girince başlarını açmaları istendi. Bu çelişki, üniversitelerdeki "türban" sorununun çıkış noktası oldu...

Başları türbanlı kızlarla, başı açık fakat "düşünceleri türbanlı" erkek öğrencilerin birlikteliği "Siyasal İslam'ın genç tabanını oluşturdular"....

Sonunda, Siyasal İslam'ın ve İslami İdeolojinin bir simgesi haline gelen "türban TBMM'ne kadar girdi".

Daha, daha ne diyor?...

İslam birliğinden söz ediyor ve her ülkenin Kuran'ın getirdiği nizamı yaşamasını istiyor... İslam birliği ve Kuranın getirdiği nizamı yaşamak... İlginç değil mi?

Lütfen bir düşünün, bütün bunlar ne anlama geliyor?

Türkiye, Kuran'ın getirdiği nizamı mı yoksa Atatürk'ün öngördüğü laik, çağdaş ve demokratik nizamı mı yaşayacak?

Bunlar, "İslam'ın siyasallaşması" anlamına gelmiyor mu?

Süleyman Demirel, 1991 yılında 49.Hükümet'in Başbakanı'dır...Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde bir konuşma yapıyor ve diyor ki, "Bizim inancımız odur ki, siyaset dinin emrinde olur; din siyasetin emrinde değil"(3)

"Pes, artık !" demek gelmiyor mu, içinizden...

NOT - 2 : Bloğumun esas konusu 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel değildir... Boğumun ilgi ya da etki sahasına girdiği için kendisini bloğuma misafir ettim.

Gündemimizi işgal eden "katsayı" sorununun, aslında "siyasi amaçlı bir sorun" olduğunu ortaya koymak için daha neler yazılabilir ki?

Necmettin Erbakan ile başlayan İslam'ı siyasallaşması süreci, 28 Şubat frenine rağmen, biraz daha temkinli olarak devam etmiyor mu?

Yalnızca İmam Hatip mezunlarının lehine bir durum yaratmaya yönelik "katsayı" sorunun, altında yatan gerçek siyasal değil de nedir?

Bütün bunlara rağmen ben, Türkiye'de "irtica" ve "şeriat" sözcüklerinin fazlaca kullanılmasına karşıyım...Yine bütün bunlara rağmen, Türkiye'de böyle bir tehlike görmüyorum...

SONUÇ : Sorunun çözümü, bloğumun başlığının gerçekleştirilmesidir.

cdenizkent

_____________ :

(1) Süleyman Demirel'in 1990 öncesinde Yeni Nesil Gazetesi ve Köprü Dergisi'ne verdiği demeçlerden, Milliyet Gazetesi, "Açık Pencere", Ekim 1996 ve A.g.y., "Eğitim Köşesi", Kasım 1996

(2) Hasan Sağlam, 12 Eylül Dönemi'nin Milli Eğitim Bakanı, "Özel Notlar"...Bakan, 1980-1985 yılları arasında, (yani 12 Eylül'ün etkinliğinin yoğun hissedildiği dönemde, cd) hiç İmam Hatip okulunun açılamdığını söyledi.

(3) Sabah Gazetesi, 13 Mart 1991

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..