Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '11

 
Kategori
Dünya
 

Kavboy'un esas gayesi başka

Bugün: 11.Eylül!.. Dünya ticaret merkezine bir uçak çarptı. İkinci uçak çarpana kadar kırk kerre düşürülebilirdi ama bu sebeple tek Bir askeri uçak dahî havalanmadı. Binalara çarpan uçakların her ikisi de kargo uçağı ve ekstra benzin depoları ile mücehhezdi.. Binalarda 3.000 kişi öldü ama ticaret merkezi olmasına rağmen, tek Bir Yahudi’nin burnu bile kanamadı. Çünkü hem binalarda, hem de uzak çevrelerinde hiç Yahudi yoktu. 

Aynı süreçte Pentagon denilen ve Dünya’nın en korunaklı binası olduğu iddia edilen, USA Gen, Kur.Başkanlığı binasına da Bir uçak çarptı. Hem Pentagonu kayda alan hem de çevredeki Yüz adede yakın kameradan tek Bir kamera bile, bu uçağı tespit edemedi. Ayrıca pentagon’un tamir gören bir bölümüne çarpan bu uçaktan, kaza mahallinde tek Bir vida dahî bulunamadı. Uçak adeta erimişti. Ya da hayâlet uçaktı. Oysa patkama içeriden dışarı doğru olduğu için, ön bürolarda bazı cihazlar bile hasar almadan duruyordu. 

Beyaz saray yolunda giden uçak, güya havada vuruldu. Vurulmuş uçağın enkazını keşfe giden kaza kırım ekibi, kaza mahalline vardığında, otomobillerinden bile inmedi. Çünkü vurulduğu iddia edilen uçağın enkazı On senelik bir enkaz olmaktan ve oraya tır ile bırakılmış bulunmaktan başka bir enkaz değildi. Zaten bu kırım ekibinin hiçbir raporu da basında intişar etmedi. Hatta bazı hayâli yolcuları bile sağ bulundu. 

Bu iddialarda bulunanlar komple teorileri ile suçlansalar da, ellerindeki görsel delâil, söylenenleri alenen kanıtlar niteliktedir. Nitekim, İkiz binalar yıkılmadan birkaç saniye önce, o bina kompleksine bağlı olan çevredeki bodur binaların, patlayarak yıkılmalarını izah edebilmek mümkün değildir. Ve bu işin sistemli ve kasti bir yıkım olmasının delilidir. 

Bilindiği gibi enkaza ve olaylara ait yakın plân hiçbir görüntü basına sızmamıştır. Çünkü basın olayın yakın çevresine bile sokulmamıştır. Bir başka husus da, o binalarda bulunan 35 – 40 ton kadar altının ne olduğu, sualidir?!. Bu işleri plânlayanlar, acep bu parsayı paylaşmışlar mıdır? Ancak bundan çok daha önemli sualin, bu tür bir rezilliğe, yani Amerika’nın kendi kendisini vurmaya sevk eden esas sebebin ne olduğudur? 

Bu olayın olduğu ilk günden bu güne değin gelişen, 10 senelik olaylara baktığımız zaman, net olarak görürüz ki; bu meseleye ana gaye: Bir değil; birkaçtır. Öncelikle Dünya’daki İslâm nüfusu karşısına, etkili ve cebrezeli bir korku bloğu kurmak. Bu sayede gerekiyorsa, önüne gelen İslâm ülkesini vurmak. İslâm halkını Dünya’da rahat bırakmamak. Sonra başına “Büyük” palavrasını kayarak, “Orta Doğu’yu” güya “Projelendirirken”, bu civarları başta Türkiye olmak üzere, abluka ve hatta esaret altına almaktı. 

Kısacası topun ucunda İki ana unsur vardı. İslâm, İslâm nüfus alanları ve Türkiye. Çünkü bilinen odur ki; Türk kaldıkça, İslâm da kalacaktır. Bu ikisi için de o İki kule ve Pentagon hatta öldürdükleri 3.000 – 3.500 kişi de çok azdır. Bu sebeple de Amerikanyalı liderler bu sığ ve insanlık dışı projeyi geliştirmiş olmaktan, hiç çekinmemişlerdir. Ve bu uydurma olay üzerine de Orta Doğu’ya gelerek milyonlarca insanın ölümüne ve perişânlığına imza atmakta en ufak bir tereddüt duymamışlardır. 

Bu noktada hoş olan şudur. Amerikanyalı’larca o tarihlerde toy kabul edilen, Bizim Kasımpaşalı Başbakan, bilinmez kaçın kurrası olarak: Büyük Orta Doğu Projesi’ne “-Evet” derken ve de 86.000 USA askerinin bu topraklardan geçmesine, TBMM kanalından müsaade ile izin vereceğini söylerken, TBMM vasıtası ile ile Amerikanyalı uyanıklara, inanılmaz bir demokrasi dersi verdirmiş, kendi sözünün bakî ve fakat demokrasinin ise, Türkiye’de berdevam olduğunu, uyanık şahinlere fena şekilde göstermiştir. İş bu ilm-i siyaset, Türkiye için bu günlerin de başlangıcı olduğu kadar, Amerikanyalıl’arın kendi kulelerini vurmaları da, o ülkenin gerileme döneminin başlangıcı olmuştur... 

Amerikanyalı’ların Kavboy kültürü esasen pek iflâh olacak bir kültür değildir. Onların ardında bizler gibi 2000 yıllık bir mazî ve Bir Osmanlı İmparatorluğu kültürü yoktur. Bu sebeple ne zaman, hangi tarikle, ne saikle, ne surette, ne halt ederler, bu pek belli olmaz.?!. Bin Ladin'i vurup, denize attıkları palavrası da, bu işin kremasıdır. İnşâallah bir daha 11.Eylül gibi Bir rezillik de olmaz. Ancak bize düşen, her daim müteyakkız bulunmamızdır. Ve bizi teyakkuza itmesi gereken, çevremizde gelişmekte olan, çok fazla manzara da mevcuttur. Biz bu manzaralara “Arap Baharı” demekteyiz ama bilmemiz gerekir ki; Arap’ın baharı birden kışa da dönebilir. Kaldı ki; hiçbir devrim devrilişini ve evirilişini 100 seneden önce tamamlayamaz. Bu tespitime de en bariz misâl Türkiye’dir. 100.YIL’ına vardığında ayakları da İnşâallah suya, kendisi de İnşâallah huzura erecektir. 

Haydar Volkan 

Çiftehavızlar: 11.Eylül.2011 

 
Toplam blog
: 148
: 492
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Haydar Volkan: 21.05.944 Rebabi bestekar Sabahaddin Volkan ve Piyanist Mukadder Volkanın oğlu olar..