Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '15

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Kavram birim

Kavram birim
 

Selçuk Arkeoloji Müzesi- İzmir


Sözcük, anlatımın en küçük birimidir. Tek başına anlamlı olan (kavram birim), olmayan (görev birim) sözcükler tümce içindeki kullanımlarıyla gerçek kimliklerini ortaya koyar.


Bunun için sözcükleri incelerken düşünce birim olan tümceden yola çıkmamız gerekir.


Örneğin,

. Oğlum için kitapçıdan kitap aldım.

. Bunun gibi, duygu ve düşünceler de bu bölüme girer.


Birinci tümcede tek başına anlamı olan, “oğlum, kitap, kitapçı, kalem” bir nesnenin karşılığı olarak kullanılan sesbirlikleridir. Yüklem olan “al- / aldım” anlamlı olup kılış bildiriyor.


Tek başına anlamı olmayan “için” sözcüğü “oğlum – aldım” sözcükleri arasında anlam ilgisi kuruyor.


İkinci tümcede “gibi” anlam ilgisi, “ve, de” sözcükleri de sözcükler arasında bağlantı kuruyor.


Bu örneklerden çıkardığımız sözcük özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:


. Anlamı ya da görevi olmak,

. Dil, daha doğrusu söz içinde tek başına kullanılabilmesi,

. Bir ses birleşiminden oluşması,


Sözcük, anlamı ya da görevi olup dil içinde tek başına kullanılan sesbirlikleridir.


KAVRAM BİRİMİN NİTELİKLERİ


Çağdaş dilbilimci Ferdinand de Saussure sözcük bir göstergedir diye adlandırır. Bu göstergede gösteren ve gösterilen olmak üzere birbirine iyice kaynaşmış iki öğe bulunmaktadır.


Nesneler soyutlanarak göstergelere (sözcük) dönüşürken göstergede bulunan gösteren, sözcüğün duyumsal yönünü, gösterilen ise iç yönünü karşılar.


Örneğin


“t, a,ş ; ç, i, ç, e, k ; s, e, v, g, i”


ses dizileri gösteren, bunların zihindeki tasarımı ise gösterilendir (kavram).


Göstergeyi her dilde değişik ses dizisi karşılar. “Sözcükle nesne arasında sesçe bağıntı yoktur.” (Doğan Aksan, Anlambilimi ve Türk Anlambilimi)


Örneğin,


Türkçede “çiçek”, Fransızcada “fleur”, İngilizcede “flower”, Almancada “blume”... vb.

Bu göstergenin nedensizliği olarak adlandırılır.


Ancak “şırıl şırıl (su), vu vu (rüzgar) vb. sözcükleri nedensizliğe aykırı örnek oluşturmaktadır.


Ancak bir göstergenin (sözcük) duyumsal yönüyle (gösteren), kavramsal yönü (gösterilen) arasında köklü bir bağ vardır.


Örneğin,


“çiçek” sözcüğünü duyunca zihinde nesnelerin tasarımı olan kavram oluşur. Bunun tersi de olabilir. Doğada çiçek nesnesini görünce çiçek sözcüğünü anımsarız. Görülüyor ki, “çiçek” sözcüğü, “çiçek kavramı” nı, “çiçek kavramı” da “çiçek” sözcüğünü çağrıştırıyor.


İşte, gösteren ve gösterilen arasında böylesine sıkı bir bağ vardır.


Bu bağlantıyla kişiler arasında anlam alışverişi olan iletişim gerçekleşir..


İletişim


gönderici-ileti-kanal-alıcı


öğelerinin birlikte oluşturdukları bağlamda (ortam) anlam kazanır.


Kişiler arasındaki bu etkileşim gönderici ile alıcı arasında dönüt öğesine dönüşür.


İletişim öğeleri


kim, ne (gönderici),

neyi (ileti),

nasıl (kanal),

kime, neye (alıcı)


sorularıyla adlandırılabilir.


İnsan, iletişimi dilin şu işlevlerinden yararlanarak gerçekleştirir:


göndergesel,
kanalı kontrol,
dil ötesi,
alıcıyı harekete geçirme,
şiirsel, heyecan bildiren.


Bu işlevleri şöyle örnekleyebiliriz:


Göndergesel : Turizm, milletler arası kültürel tanışmayı sağlar.
Heyecan……... : Aaa, bardak kırıldı!
Alıcıyı harekete geçirme: Ayşe, benim söylediklerimi tekrar et.
Kanalı kontrol.. : Söylediklerim anlaşıldı mı?
Dil ötesi……… : Yapım eki alan her sözcük türemiş sözcüktür.


Dilde somut kavramlar soyut kavramlardan; özel kavramlar da genel kavramlardan önce gelir.


Örneğin,


“meyve”,“elma, armut, şeftali... vb.” varlıkların ortak adıdır. Bundan ötürü, “elma, armut, şeftali” gibi kavramlar var olmadan “meyve” genel kavramı oluşamaz. Aynı zamanda “elma, armut, şeftali” somut, “meyve” ise soyut kavramdır.


Kısaca, “elma, armut, şeftali” somut ve özel, “meyve” soyut ve geneldir.


İşte kavramların önceliği bu sıralamaya dayanır.


Dilde kavram bildiren sözcüklerle nesne, biçim, olgu, durum ve devinimler dilde anlatım bulur. Sözcüklerin bazıları ise temel kavramı yansıtmazlar. Buna göre dilde sözcükler kavram bildiren, yardımcı sözcükler olarak ikiye ayrılır:


Kavram bildiren sözcükler dilin temel sözcükleridir. Dil içinde tek başına kullanılabilirler. Kavram bildiren sözcükler ikiye ayrılır.


.. AD
.. EYLEM


Bu sözcükler dilimizin asıl sözcükleridir. Bu genel adlandırmadan yola çıkarak sözcükleri işlevlerinden dolayı yeni adlandırmalara uğratabiliriz.


.. AD


Dış evrende var olan ya da tasarlanabilen nesneleri karşılayan sözcüklerdir. Örneğin, at, böcek, duygu ... vb. Bunlar gerçek addır. Kısaca ad denir.


Adlar anlatımda değişik özellik gösterir.


1. Kimi adlar, nesnelerin kendilerini değil, niteliklerini, sayılarını, yerlerini belirtir.


Örneğin,


“uslu çocuk, üç elma, bu okul, yakasındaki çiçek”


“uslu, üç, bu, yakasındaki”


önüne geldiği gerçek adın kendini değil, niteliğini ya da dış belirtisini anlatıyor. Bu tür adlara önad denir.


2. Kimi adlar da eylemlerin türlü niteliklerini, koşullarını belirlemeye yarar.


Örneğin,


“hızlı yürümek, aşağı bakmak, şimdi almak, çok yorulmak, bıçakla kesmek”

“hızlı, aşağı, şimdi, çok, bıçakla (bıçak ile)”


sözcükleri eylemlerin türlü niteliklerini belirtip eylemi sınırlamaktadır.


Eylemlerin türlü niteliklerini belirtip sınırlandıran bu tür adlara belirteç denir.


Önad, belirteç kendinden sonra gelen sözcüğe bağlı olarak adlandırıldığı için uydu sözcüklerdir.


3. Gerçek adların yerine kullanılan sözcüklere adıl denir.


Örneğin,


“ben, sen, o, biz, siz, onlar; bu, şu, biri, bazısı...vb”


sözcükleri gerçek kavram sözcükleri değildir. Çünkü adıllar nesnelerin kendilerini, niteliklerini belirtmez. Yalnız gerçek adın yerini tutar. Bu özelliğnden dolayı gölge sözcüktür denebilir.


Adlar başlığı altında adları kendi arasında dörde ayırmış bulunuyoruz:


- Adlar
- Önadlar
- Belirteçler
- Adıllar


.. EYLEM


Eylem, nesnelerin kılış, oluş, durumlarını Bildiren sözcüklerdir.Örneğin,“taşımak(taşı-), büyümek(büyü-),
beklemek(bekle-) ...vb.”



 

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..