Kavramlar. 3 : Musafaha

 Biliyorum çok yakında silahlarınızı çekeceksiniz. Hoca, bu konuda daha devam edecek olursan, sonra ne olacağını sen bilirsin, diye üzerime geleceksiniz.

Ne yapayım yani. Son zamanlarda bu sözler konuşulup söyleniyor.

Bu sözcüklerin bir bölümünü derin ilim sahibi Başbakanımızdan alıyorum. Sağolsun, bizlere neler öğretiyor da farkında değiliz!

Bir iftar konuşmasında üç gün önce ne dedi? 

“Avuçlar yumruk halinde olduğu müddetçe, biz sizinle nasıl musafaha yapabiliriz ?” Söyleyin bakalım, ne dedi, ne demek istedi?

Biraz sonra, hemen açıkladı, yani “nasıl tokalaşabiliriz”?

Öyleyse “Musafaha”, neymiş ? “Tokalaşmakmış?

Peki bir soru daha … Dinimizde , “Musafaha”  “Sünnet” midir, yoksa “Bidat” mıdır?” Bilin bakalım? Ama cevabından ben vazgeçtim… Belki size yarar, arayın bulun, bana ne!

Yani adam kucağını açmış, Bütün Türkiye’yi kucaklamak istiyor.. Ve hatta bütün dünyayı kucaklamak istiyor  (ama  Esad hariç, aynı  zamanda Diktatör Sisi hariç..) Daha başka hariç olanlar var ama şimdilik bu kadar?

Aslında Türkiye’nin %50’si hariç… Çünkü o bize %50 yeter, diyor… Öteki  %50 de ne derse desin… Zaten bizden olmayanlar… haramzadedir... veya Gezi Parkçıdır… ki onların da ne oldukları bellidir. Ya çapulcu ya da … Bilmem ne bela! Haydaaa…

Artık gördüğünüz gibi bir %50 var… Bir de diğer %50 var.. Artık kimin kim olduğunu siz anlarsınız!

Anlamadınız mı?
Şimdi  ilk  %50’nin içinde kimler var? Acaba…

Toplum polisleri..
Baş örtülüler…
Devletten geçinenler…
Toma’cılar..
Pirinççiler, mercimekçiler…
Devletten ihale alanlar…
Memleketi sağolsun Kalkındıranlar!  Vb.. ( tümünü saymaya kağıt yetmez..)

Öbür %507nin içinde kimler var bakalım, bir tahmin edin?

Okul kaçkını öğrenciler,
İşsiz öğretmenler,
Taze İstanbul göçmenleri,
Gezi Parkı aşıkları,
Avukatlar,
Şairler,
Yazarlar,
Sanatçılar
Artistler… Vb.. (Saymaya kitaplar yetmez…)

Gördünüz mü! Ne kadar, boş gezenin boy kalfası varsa ikinci kümede toplanmış.

Bu iki kümedeki insanlar birbirleriyle nasıl, nerede, ne şekilde “Musafaha”edebilirler? Bana söyleyebilir misiniz? Açıklayabilir misiniz?

Hiç de kolay değil ama … Ben Başbakanımızdan yanayım, şu Anayasa çıkana kadar (hiç olmazsa o zamana kadar…) şu yumruklarımızı sıkmayalım… Ondan sonra ne yaparsanız yapın… Ama en iyisi : “Musafaha” 

Anladınız her halde “Musafaha”nın ne olduğunu… Artık, lütfen, bana kızmayı bırakın, ben başkalarının sözcüsüyüm burada. Herkese : “Musafaha” salık veriyorum.. İşte o kadar!