Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

Kavramlar iyice karıştı : Otokrasi, Juristokrasi, Bürokrasi, Demokrasi sıralandı..

Kavramlar iyice karıştı : Otokrasi, Juristokrasi, Bürokrasi, Demokrasi sıralandı..
 

Bakalım ne olacak: siyasal bilimin  asırlar boyu icatları olan kadim kavramlar günümüzde kafasını kaldırıyor. Ortada at oynatıyor… Adeta ben de buradayım… Ben de yönetimde rol almalıyım. Böylesi daha iyidir…demeye getiriyorlar. Acaba?

Otokrasi. Önce bu kavramla başlayalım . “Otokrasi, Monarşinin  bir çeşitidir. Yönetici, bütün siyasî yetkileri tek başında elinde bulundurur. Fakat Monarşinin aksine yönetim miras yoluyla kalmamış kişi tarafından ele geçirilmiştir. Otokrat (buyurgan) rejimlerin temel özelliği, yönetimlerin halk adına karar vermesi, iyi- doğru- güzelleri dayatması, buna karşın halkın sorunlarını çözümlemeyi de üstlenmesidir.” Bunun örneği eski İspanya’daki  Franco yönetimidir.(1)

Kısacası Otokrasi’de yönetim açısından tek adam yönetimine doğru gidiş vardır. Gerçi  belki kendisine diktatör denmeyen diktatörün buyruğu altında görünür bir seçilmişler meclisi olabilir ama bu seçilmişler meclisi aslında atanmışlar meclisidir. Çünkü seçilen bütün adaylar diktatör taslağı tarafından atanmıştır. Sadece halk bilerek ya da bilmeyerek gidip önüne sunulan listeyi onaylamıştır. Çoğu kez seçimlere hile karıştırılır ve aslında halkın istediği yöneticilerle seçilen yöneticiler farklıdır. Otokrasi de her şey göstermeliktir, aslında ipler bir Otokrat’ın elindedir. Devlet düzeni tıkır tıkır çalıştığı sanılır, fakat aslında her şey otokratın kontrolü altındadır; onun isteği dışında sinek bile uçamaz. Bu kişi veya kişiler öylesine güçlülerdir ki, istedikleri anda yasaları istedikleri şekilde değiştirebilirler. Suriye’deki Esad yönetimi de bir başka örnek olarak sunulabilir.

Oligarşi. Eğer bir ülkede bazı sınıflar çok zenginleşir ve ülkeyi yönetme, elinde bulundurma kaygısına kapılırsa o zaman ortaya, zenginlik ihtirasına bürünenlerin yönettiği bir hükümet şekli ortaya çıkar, buna da çok literatürde “oligarşi” denir…  “Oligarşi”de ortaya çıkan düzensizlikle oluşan  çatışma sonucunda eğer yoksullar sınıfı, zengini yenebiliyorsa sonunda demokrasi meydana gelir.  (2)

Bazıları, başka bir terimi yeglerler . Örneğin Yalçın Küçük: “Türkiye'nin rejimi Plütokrasidir. Bunun adı zenginler yönetimidir. Türkiye’ye kim demokrasi derse, kim Cumhuriyet derse, benim onlarla sabahlara kadar tartışmam var. Bu, zenginler rejimi olmuştur.” Demektedir.

Jüristokrasi, yargıçlar yönetimi olarak tanımlanmaktadır. Demokrasiye zıt bir kavramdır. Oligarşik bir yönetim biçimidir. Juristokrasi, işlev gaspı olarak da tanımlanmaktadır. Olgunlaşmamış demokrasilerde sıklıkla görülen juristokrasi'de yargı kurumunun başındakilerin yorum yeteneği ile  ön plana çıkması  ve yargıçların yorumları ile şekillenen yasalar ile ülke yönetilmeye çalışılmasıdır.

Juristokrasinin ağır basmaya başladığı bazı ülkelerde savcılar, yargıçlar yönetimin yetersiz kaldığı durumlar için öyle yorumlar ve uygulama biçimleri ortaya koyabilirler ki, artık orada ortaya yöneticilerin gücünü aşan olaylar meydana gelir. Tutuklamalar, otokrat  yönetimin öngörüleri doğrultusunda değil, öngörülmeyen biçimde çoğalır ve yönetimi rahatsız etmeye başlar. Bu durum genellikle ne zaman ortaya çıkar. Yürütme, Yasama, Yargı erkleri arasındaki dengenin bozulduğu; erkler arasındaki sorumluluk sınırlarının belirsiz olduğu veya bu sınırların sürekli bazı kişiler tarafından aşıldığı durumlarda ortaya çıkar.

Bürokrasi. Devlet dairelerinde çalışan, ve çarkları çeviren bir kütle olarak, her zaman “Seçilmiş”lerin emrinde olması gereken Bürokrasi bazı durumlarda kendisine öylesine güçler vehmedebilir ki, yaptığı işler, yasaları ve Seçilmiş yöneticilerin isteklerini aşar. Bazı durumlarda, bürokratlar seçilmişlerin davranış biçimlerine uymamakta israr edip, kendi anlayışlarını ve geleneksel yapılarını sürdürmek isterler buna hiçbir ototkrat yönetici katlanamaz. Bürokrasi mutlaka seçilmişlerin elinde tutsak olması gereken bir güçtür, hiçbir zaman kendi bağımsızlığını denememelidir. Sorumluluk sınırlarını aşmamalıdır. Yoksa gerektiğinde fena halde cezalandırılır. En hafif ceza, memleketin muhtelif yerlerine sürgündür.

Demokrasi. Ya da yeni Türkçe terimiyle “Elerki”,  bir bakıma devletin her türlü baskıdan sıyrıldığı, Erkler arasında dengenin kurulduğu, halkın ve devletin özgür olduğu; güçler arasında dengenin kurulduğu bir devlet düzenidir. Seçilmişler halkın istediği doğrultuda rollerini oynarlar; kendilerine “Nebi”lik ünvanı vehmetmezler ve sınır ve sorumluluklarını aşmazlar. Halkın üzerine gitmezler ; halka işkence etmezler… Halkın ve ülkenin kalkınması için ellerinden geleni doğrulukla ve dürüstlükle yaparlar… Zamanı gelince hiç zorlanmadan yerlerini başkalarına terk ederler.

Şimdiye kadar hep başka ülkelerden söz ettik ve örnekler verdik… Türkiye bu örneklerin neresinde ve orada hangi güçler at oynatıyor. Akıllı bir kafa bütün olanları anlayabilir ve yorumlayabilir.

Dileğimiz, yurdumuzda Demokrasi ve Özgürlük bayrağının daima hakim olması, her zaman dalgalanması ve  Atatürk’ten beri geldiği şekilde elden ele yeni kuşaklara devredilmesidir.

“Kolay değil..” mi diyorsunuz. Neden?

 

………………….
1.2.  Tanımlar “Vikipedi’den alınmıştır.


 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..