Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '14

 
Kategori
Öykü
 

Kaybedişin öyküsü

Kaybedişin öyküsü
 

Sevilen , anlamaz ve anlamayacaktırda . . .


Ilık bir duşun ardından kendine gelmişti Kerem. Islak vücudunu kurularken ayağının altındaki su birikintisine baktı, bütün siniri sanki akıp gitmişti suya vücudundan kayan su damlalarıyla birlikte. Çok vakit geçirmeden çıktı duştan. Susadığını fark etti belki de su içmemeliydi ya da asitli bir şeyler kendine getirebilirdi onu. Alkol ? Hayır bu hiç olmazdı, ayık kalması gerekiyordu. Düşünmesi, yorum yapması, en önemlisi de kafasını toplamalıydı. Mutfağa girdi Kerem, dolabı büyük bir umutla açtı ama sadece kola ve soda vardı. Kola buz gibi duruyordu hiç beklemeden koca bir bardağa doldurdu asitten baloncukları zıplayan kolayı. Sonra büyük bir yudum aldı. İlk yudumda kaybolmamıştı susuzluğu. Bir an bırakıp kolayı, su içmesi gerektiğini düşündü ama ikinci yudumla kayboldu bu düşüncesi. Üçüncü yudumu içerken , Berna olsa nasıl da tek yudumda içerdi bu kolayı diye düşündü. Berna, Ebrunun kardeşiydi . Kolayı çok severdi, hatta ne zaman Ebrunun çalıştığı yerin az yukarısında “ Mavisu Cafe ” de otursalar, Şef  :

“ Hanfendi kola içecek, siz ne alırdınız ?  “ Derdi. Bu düşünceleri son bulduğunda kolası da bitmişti. Bir an yenisini doldurmak istedi ama hemen vazgeçti. Birden gözü demin duşa girerken gelişigüzel kanepeye salladığı telefona takıldı. Işığı yanmıştı. Büyük bir ihtimal mesaj gelmişti Ebru'dan. Ebruyla daha yeni ayrılmışlardı. Güzel bir yemeğin ardından kavga etmiş iki tarafta sinirle uzaklaşmıştı mekandan. Kerem sık sık Ebru'nun dikbaşlılığından şikayet ediyor . Ebru ise inatçılık edip ben dikbaşlı değilim diyordu yine o tartışmalardan biriydi. Kerem telefonu eline aldı. Yanılmamıştı mesaj Ebru'dan gelmişti .

“ Napıyosun ”

Bu sefer Kerem dokundu tuşlara

“ Hiç ”

Belki de bu tek kelimeyle anlatmak istiyordu bütün sinirini ama inatçı kız hiçte alttan alacak gibi değildi .

 “ Bana soğuk davranma Kerem “

Sonuna Kerem diye eklemişti . Kerem bunun anlamını çok iyi biliyordu. Ebru ne zaman kızsa ismiyle hitap ederdi Kerem ‘e .

“Sözümü dinlemiyorsun Ebru “ dedi Kerem ama duygularına yazarak anlatamadığı belliydi . Birden bire tuşlara daha seri dokunarak aradı Ebru'yu

“ Sözümden çıkıyorsun Ebru “ dedi Son gönderdiği mesajla aynıydı bu cümleler .

“ Ben yanlış bir şey yapmadım “ dedi Ebru

Bu Keremin en sinirlendiği cümlelerden biriydi. Kerem ne zaman Ebru'yu uyarsa bu sözleri duyardı. Yanlış yaptın diyen yoktu ki neden sürekli bunu söylüyor yanlış olan bir şey olsa zaten ben söylerim diyordu çok netti Kerem, seviyorsa seviyorum sevmiyorsa sevmiyorum derdi bir şey yanlışsa yanlış demekten çekinmezdi .

“Sana yanlış bir şey yapıyorsun diyen yok zaten “ diye patladı Kerem . “ Ben sadece sözümü dinlemediğin için kızdım “ dedi ama gelen yanıt daha da sinirlenmesine neden oldu .

“ Ben dinliyorum sözünü “ dedi Ebru değişmeyen inatçı tavrını takınarak .

“ Öyle mi Ebru hanım, tabi ben giydim demi o kıyafetleri açık seçik . “ Ne alakası var Kerem Allah aşkına “ diye geldi yanıt. Ortam iyice gerilmişti . Neden sözümü dinlemiyor bu kadın diye iç geçirmeye devam ederken iyice sıkıldığını fark etti Kerem. Bir anda gözlerinin önü karardı ensesinden sırtına doğru soğuk bir terin aktığını hissetti. Yeni duştan çıkmıştı rahattı ama neden böyle oldu diye düşünmeden kendini alamadı tansiyonum mu düştü acaba diye iç geçirdi Ebru telefonun öbür ucunda sıkıldım, bunaldım naraları atarken. Tansiyonla alakası olamaz daha yeni yemekten çıkmıştı karnı toktu oysa yağlı bir şeyler dahi yememişti. Bir orta boy pizza ve Ebru'nun ketçapa batırarak yemesini hayranlıkla izlediği patates kızartmasıyla kola içmişti. Bir anda kafasının tam ortasında büyük bir sızı hissetti sızı gitgide gözünün kararmasıyla birlikte artıyordu derken telefon elinden düştü tabi kendisi çoktan yere serilmişti bile Ebru telefonda bağırmaya devam ediyor ses alamayınca da iyice sinirleniyordu “ Konuşmazsan konuşma be “ diye kapatmıştı telefonu yine Kerem'in halinden derdinden anlamaz tavırlarıyla.  Beyin rahatsızlığından dolayı mıydı acaba yaklaşık bir yıl önce beyin kanaması geçirmişti Doktor Kereme sinirlenmemesini streslenmemesini söylemişti ama Kerem sinirlenmişti bir kere sevdiği kadını uyarma uğruna. Kerem dalgaların denizlerin içindeydi belki de karanlıkların içinde boğuluyordu.

Gözünü açtığında ağır bir ilaç kokusu kaplıyordu odayı kafasını sağa sola kıpırdatmaya çalıştı ama acı çekti

“Kımıldıyor doktoru çağırın kımıldıyor “ bu ses yabancı gelmiyordu Kereme evet bu arkadaşı Barıştı. Ne oldu bana, nerdeyim demek istedi ama konuşamıyordu ama doktorun açıklamalarını da duymuyor değildi. Adını anlayamadığı bir sürü Latince terimlerin arkasına önüne Türkçe kelimeleri sıralayıp sıralayıp duruyordu. Bir an dilinden konuşmaya başladı doktor Keremin ;

“Bu damar sıkışması ise felce yol açtı. Belki konuşamayacak belki de uzuvlarını kaybedecek ama Allah'tan ümit kesilmez bekleyelim “

Bu sözleri duyduğumda kalkıp hayır ben konuşabiliyorum yürüye de bilirim demek istemişti Kerem ama onu engelleyen bir şey vardı sanki. Kulağına takılan ağıt sesleriyle donakaldı. Bu ağlama sesi yabancı değildi. Onun kıskançlık tartışmalarından sonra duyduğu sesin aynısıydı  yanılmıyordu ağlayan Ebruydu ne yani şimdi ona dokunamayacak dokunsa bile hissedemeyecek miydi. Belki de öpemeyecekti belkisi yok doktor söylemişti işte felç olmuştu . Ona kıyafetlerini doğru seç diyemeyecekti artık ya da Berna ile beraber gidip üçü kola içemeyecekti en önemlisi evlenemeyecek miydi. Birden ağlamak istedi ama onu da yapamadı Ebru'ya söyleyecek bir şey bulamadığında ağlardı demek ki artık Ebru'ya ne bir şey söyleyebilecek ne de ağlayabilecekti Ebru'ya karışamayacak belki de onu artık sıkıp bunaltmayacaktı en azından buna sevinmişti kızcağızı mutlu edebilirdi artık. Evlenirmiydi ki Ebru artık onla ama şunu artık çok iyi biliyordu her şey sağlığındaki gibi olmayacaktı . 

 
Toplam blog
: 5
: 269
Kayıt tarihi
: 10.01.13
 
 

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nde İşletme bölümünde okumaktayım. Uğruna 6317 şehitin veri..