Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '20

 
Kategori
Deneme
 

KAYBOLAN DEĞERLERE MERSİYE

Ben, anneannemi elinde yün eğirirken hatırlarım. Sonrasında annem de bizlerle uğraşısını bitirip, dinlenmek için bir köşeye çekildiğinde, eline iğne ipliğini alır ya renk renk yumaklarla nakış işler ya da bembeyaz ipiyle dantel örerdi.

Ben büyümeye başladığımda annem benim de elime bir iğne iplik tutuşturmuş ve “bak işte, zincir böyle çekilir” demişti. Ben de aynı yoldan ilerlemiş, iğne iplikle olan serüvene severek katılmıştım.

Uzun yıllar farklı şekillerde iğne iplikle maceram sürdü. Gün geldi, kızıma öğretme noktasında sıkıntılar yaşadım. Modernite tanrısının kulağımıza fısıldadığı sözler: “Sen okulunu oku, iğne iplik neyine gerek.” diyerek, kendi ellerimizle bir efsaneye son verdik. Yine, ne yazık ki bu bizim dönemimizde oldu. Oysa, iğne ipliğin kitapla ya da okulla bir sorunu yoktu asla. Ben, iğne ipliği hiç bırakmadan elime kalemi aldım, iğnenin hakkını kalemle vermeye talip oldum.

İğne bize gücenmekte haklı elbette. Ona vefasızlık ettik biz. O tarih öncesinden beri, hatta tekerlek bile icat olmadan bir araya gelmeyecek iki şeyi birbirine bağlayan değil miydi? Sonrasında hem ihtiyaç hem de sanat adına, iğne hep hayatımızda oldu. Ta ki bugün her şeyi hazır halde elimizin altında buluncaya dek. Oysa, iğne bir kadın için neredeyse kutsaldı. O meşhur masal, bir iğneyle başlamıyor muydu? “Yüz Yıl Uyuyan Prenses” eline zehirli bir iğne batınca, yıllar boyu uyumak zorunda kaldı. Bir annenin kızına biricik mirası, yadigarıydı. Onunla ne hayaller dikilir ne yamalar, kusurlar kapatılırdı.

“Kadın fakr’u zarurete karşı askerdir. Vatanı ev, istihkamı sa’y, fenn-i harbi idare, silahı iğne ve makastır.”der Şemseddin Sami, velhasıl bu müthiş aleti kaybetmek, bir kadın için en büyük zarardır.

Biz kadınlar her alanda çalışıp başarılı olabiliriz. Ancak, bizim temel görevimiz evimiz, ailemiz ve çocuklarımızı bu ülkenin bir parçası olarak bir arada tutmaktır... Ve en büyük gücümüz tam da burası. Şöyle bir düşünün; biz çocuklarımızı kendi bilgimiz doğrultusunda, istediğimiz gibi yetiştirebiliriz ya da evimizde istediğimizi yapabiliriz. Bizim en güçlü alanımızdır evimiz ve ailemiz. Bunlar bizim özgürlüğümüzden, hayallerimizden bir şey alıp götürmez. Yeter ki engel olunmasın. Özgür, mutlu, başarılı bir kadının arkasında elbette ona engel olmayan, onu destekleyen, onu tamamlayan bir erkek vardır. Tıpkı tam tersi, başarılı erkeğin arkasında bir kadının olması gibi.

Kadınlar, her zaman iş hayatındaydı aslında tarlada, cephede, her yerde tarihten bu yana vardı. Nazım’ın o muhteşem destanında yazdığı gibi; “soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” kadınlar, yakalarında iğne iplik olduğu için, cepheye silah taşıyan kadınlardı. Bunu unutuyoruz sanırım. Bırakın silah taşımayı, laf bile taşıyamayız, yakamızda iğne iplik olmadıktan sonra.

 

 
Toplam blog
: 50
: 138
Kayıt tarihi
: 01.06.20
 
 

Radyo ve Televizyon mezunuyum... Bir yayınevinde editörlük yapmaktayım... Profesyonel yaşam koçuy..