Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '09

 
Kategori
Anılar
 

Kaybolan semtler

Kaybolan semtler
 

http://static.ideefixe.com


-Yenişehir belediyesine gidin, markayı ancak oradan alabilirsiniz.

-Bize bu ödemeyi yapamazsınız, Fahrettin Altay’a gitmeniz gerekecek…

Fahrettin Altay deyince akla ilk gelenler: Kurtuluş savaşı, İzmir’in kurtuluşu; İngiltere –Altay maçını büyük Önder ile birlikte izleyen… Soyadı kanunu çıktığında İran’da olduğu için Atatürk tarafından “Altay” soyadına lâyık görülen kahraman asker…

Üçkuyular şanslı; yeni adı çok değerli…

Yıl 1992: Yıllar sonra vatan topraklarında kendini bulmak…

Su elektrik faturalarını ödemek için kuyruğa girmek…

Saatlerce beklemek… Bu da yetmiyormuş gibi kendi ilinde; adını sanını duymadığın semtleri aramak…

Yenişehir’i ve belediyesini acilen bulmalı; Rintin kurt kız tasmasına kavuşmalı.

…Kardeşim Yenişehir’e hangi dolmuşla gidilir?

-Şuna bin, şurada in karşıya geç; İzmir’e yabancı mısın abla?

Tarif üzerine geldiğim semtte şöyle bir bakındım etrafıma; ağlasam mı gülsem mi bir karar veremedim.

Yeni doğmuş illere semtlere; oy birliği ile taze isimler verilir.

XXL yaşında Tepecik... Hangi yürek onun yaşını başını inkâr etmiş acaba?

Dolmuştan iner inmez başladım laf atmaya; kendini savunmadan teslim eden bakımsız güzele…

(Sanki seçme hakkı varmış gibi)

…Kız Tepecik bu ne hal?

Yıldız olmak için adını değiştirenlerden olmuşsun; ilâhi neden icabetti bu saçmalık?

Ayol senin neren yeni Tepeciğim?

En eskiler ve en eski meslek dallarıyla hizmet verenin adını şıp diye neden iptal etsinler; söyle bana!

Hadi hadi bir yaramazlık yapmışsındır, yoksa neden durduk yerde sana ceza kessinler?

Saçı başı dağınık semtin; iki gözü iki çeşme, adını almışlar elinden.

Karşılığında başka bir şey vermemişler.

Oysa onun istedikleri uçuk kaçık şeyler değilmiş!

Düşlerini; yemyeşil havuzlu parklar; okullar kütüphaneler süslermiş.

Yıl 2009 Semtlerden sonra iller sırada…

Kafam karışıyor…

Üçkuyular’ın adının değiştiğine üzülmemiştim çünkü anılarımdaki Üçkuyular’ı tazeleyecek bir kırıntı bırakmadan; ulu ulu ağaçları söküp atmışlardı…

Hiç var olmamışçasına… İz bırakmadan yok olmuştu.

Ölen ile olana çare var mıydı?

Ciğer Dede’nin mezar taşını bile çöpe atmışlardı. (Eskiler ve yerliler kim olduğunu bilirler. Nazilli’de böyle bir dedenin mezarını korumak için yol güzergahını değiştirmişler)

Fahrettin Altay…Onun yerine doğmuştu.

Tepecik için üzüldüm.

Sebebini tam olarak bilmiyorum belki de adı yabancı eğreti geldi bana.

Birkaç yaşlı binası ayakta durmak için mücadele veriyor…

Anlı şanlı büyük sineması düne kadar araba ahırı olarak hizmet vermiş… Daha sonra kundaklanmış.

Ne ölü ne diri; işe yaramaz bir şekilde yıkılmayı belki de kurtarılmayı bekliyor…

Tepecik’ten yeni raylı yeraltı treni de geçiyor…

İstasyonu da var.

Alt geçitlerini kullanmak cesaret istiyor…

Yenişehir hiç yenilenmemiş…

“Adı üstünde” diyebilmek... Olmuyor.

Kulaklarımda bir ses…

“Hadi gel özümüze geri dönelim; tüm semtlerimize illerimize öz adlarını geri verelim”

Namazgah yerine Narnazgah!

İzmir yerine

Smyrna!

İstanbul yerine

Konstantiniyye!

Diyelim…

Nasıl bir ses getirir ama…

AB Bizi kucaklar, liderlik madalyası takar…

Geri kalmış olduklarını anlarlar…

Yüzyıllardır illerinin adlarını değiştiremeyenler…

Hasetlikten çatlarlar.

28.Kasım 2009 Cumartesi

Alev Meisel İzmir’den

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..