Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '11

 
Kategori
Öykü
 

Kaybolan yıllarımı arıyorum

Amcamın evlendiği yıllarda henüz çocuğu olmadığından beni çocuğu gibi kabul edip yanına getirip okutup adam edecekti. Ben de o yıllarda köyümün okulunda üçüncü sınıfa geçmiş başarılı bir çocuktum. 

Ancak yapım gereği çok utangaç, sıkılgan ve içine kapanık bir çocuktum. Bu olumsuz yapıma rağmen çok çalışkan ve terbiyeliydim. O yıllarda beni tanıyanlar, beni böyle bilirlerdi. Her yerde beni methedip örnek gösterirlerdi. 

Çalışkanlığımı bilip gören herkes ilerde benim okuyup, başarılı ve iyi bir meslek sahibi olup hayata atılacağımı söylerlerdi. Çünkü daha ilkokul dördüncü sınıfa giderken, benden yaşça ve sınıfça büyük birçok komşu çocuklarına ders verirdim. Onların başarısı beni çok mutlu ederdi. 

Zaman içindeki hayatın akışı, benim geleceğimle ilgili her şeyi değiştirdi. Sınıfta benden kopya çekip sınıf geçenler, benim ders verip, öğretmenlik ettiğim herkes devlette makam mevki sahibi olup bir yerlere geldiler. Ama ben, ne yazık ki, kayıt olduğum liseden kaydım alınarak Kimya meslek Lisesine gitmeye zorlandım. Çünkü artık amcamın bir çocuğu olmuştu. Ben evde fazlalıktım. Artık benim güneşim sönmüş, hayat bana gülmüyordu. 

Her türlü zorluğa rağmen, artık ailemin benim için Ankara’ya gelmesi şart olmuştu. Babamın işi, gücü hiçbir şeyi yoktu. Amcam onu iyi kötü bir işe soktu. Babam onca nüfusla birlikte Ankara’ya geldiğinde, sanki adamcağız okyanusun ortasında çıkan bir fırtınada o azgın dalgaların içine düşmüş gibiydi. Amcamın sözü üzerine babam, köyümüzdeki her şeyimizi satıp gelmişti. Niyeti her şeyden önce bir ev alıp oturmaktı. 

Hesap edilmiş olmasına rağmen, yine de köyümüzde bulunan iki katlı iki evin parası, Ankara’nın kenar mahallelerinde bile bir apartman dairesinin yarı fiyatını karşılamıyordu. O yıllarda babam geçici görevli olarak Diyarbakır’a gitmişti. Ben sanat okulu son sınıftaydım. Annemle beraber karar verip, banka kredisiyle bir daire alıp taşınmıştık. 

Artık benim için okul da, okul hayatı da bitmişti. Çünkü ya ailede bir tek ben okuyacaktım, ya da okumayıp işe girip hem babama yardım edip borç ödeyecektim. Hem de kardeşlerimin okumalarına iyi kötü yardım edecektim. Ben okuyamadım ama çok şükür evli olan kız kardeşim hariç diğer dört kardeşim de liseyi bitirip devlet memuru olarak işe başlayıp güzel bir yaşam sonucunda, şimdi emekli olanı bile var. 

Ben onlara baba sevgisi ve şefkati verdim. Allah için söylemek gerekirse, şimdi de onlar beni bir baba gibi sayıp severler. Çok şükür kimsenin kimseye muhtaçlığı yok. 

Onları bilmem ama okumak benim içimde bir uhde, derin bir sızı olarak hep kaldı. Bir de on dokuz yaşındayken gördüğüm bir rüyamı da asla unutamıyorum. Çünkü rüyamda evimize aksakallı, nur yüzlü yaşlı bir amca gelip anneme dedi ki, evde bir oğlun var. O, gelecekte dünya malına sahip bir adam, büyük bir yazar olacak. Dedi ve gözden kaybolup gitti. 

Rüyamda gördüğüm aksallı amca, ertesi gün gerçekten evimize gelip yukarda söylediğim sözlerin aynısını anneme söyleyip kaybolup gitti. Daha sonra talihsiz bir ameliyat sonucu hastalandım. Biraz düzelince yazarlar okuluna katılıp yazar oldum. Yazar olduğumda kırk beş yaşındaydım. Adeta rüyamda gördüğüm aksakallı amcanın dedikleri bir bir çıkmaya başladı. 

Bundan sonra hayatımın akışı yavaş yavaş değişmeye başladı. Bilim adamı olamadım ama yazarlıkta iyi bire yere gelmiş olduğumu düşünüyorum. 

Aşağıdaki şiirimin hikâyesi de böyle oluştu. 

KAYBOLAN YILLARIMI ARIYORUM 

Ana rahminde başladı talihsizliğim.
Rahat yüzü görmedim, dardı yerim.
Biz perişan olurken annem hiç gülmedi.
Bana çocukluğumu geri verin isterim. 

Ayakta durup koşmayı yeni öğrendim.
Çobanlıktı kırda bayırda oyun yerim.
Biz perişan olurken babam hiç gülmedi.
Bana çocukluğumu geri verin isterim. 

Şehre geldim, okuyup adam olayım.
Okutursa amcama kul köle olayım.
Ben perişan, amcam yengem hiç gülmedi.
Bana çocukluğumu geri verin isterim. 

Okuyup adam olmaktı, sonunda amacım.
Acımı içeme akıttım, her şeye katlandım.
Okumak istedim, kader beni güldürmedi.
Bana çocukluğumu geri verin isterim. 

Çocukluğumu yaşamayı bu günlere bıraktım.
Kendimi unuttum, kardeşlerime baktım.
Arada kaybolan yaşanmamış yıllarımı arıyorum.
Bana çocukluğumu geri verin isterim. 



06.07.2011
Cahit KARAÇ
Şair, Düşünür ve Yazar  

 
Toplam blog
: 322
: 1004
Kayıt tarihi
: 08.03.08
 
 

1953 Elbistan doğumluyum. Lise mezunuyum. Kamuda çalışıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Ken..