Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Kaybolmaya yüz tutmuş anılar, yaşanılan gerçek duygular

Kaybolmaya yüz tutmuş anılar, yaşanılan gerçek duygular
 

Bazen duygularında değeri zamana yenik düşer


   Zaman, geride bıraktıklarımızla geçen bir ömrün dökülen bir yaprağı gibi geçiyor zaman. Elimizde tuttuğumuzu sandığımız değerlerimizin hiç biri yok. Tüketmişiz onlarıda diğer her şey gibi. Elde değil, öyle bir dönemdeyiz ki, tutunacak dallarımız kurumaya yüz tutmuş. Bir ümit yeşillik gördüğümüz küçük bir fidan dahi belli bir zaman sonra kurumaya başlıyor. Kötü bir dönemdeyiz, bizi her yönden olumsuz etkileyen bir yaşam döngüsünün içindeyiz. Bu döngüde zircirleme olması gereken dostluk, saygı, sevgi... Kısacası duygulara dair ne varsa önemsenmesi gereken değerler yitip gidiyor. Takvimin her bir yaprağı, ömrümüzden geçtiğini söylediği her bir gün gibi uyarıyor bizi, önemsediğimiz yok oysa. Yalnızlığın içine gömülmeye, yaşam bu, kader bu deyip kendimizi içimizdeki bekleyen karanlığa atmaya alışmışız. Bir mecburiyet varmışcasına yaşamaya alışmış insanlık. Değer mi diye sorduğum çok anlar oldu, çevremdeki boş duygularla yürüyen, kör gözlerle bakan insanları, dostlarımı gördüğüm zaman. Hayat ne olursa olsun yaşanılması, mücadele edilmesi gereken bir savaştır. Biz bu savaşa isteyerek girmiyoruz belki sürükleniyoruz, ama savaşın yönünü tayin etmekde bizim elimizde, zihnimizde, kalbimizde değil mi!

    Ben hayatı yalnız yaşayan, savaşı başlangıçta kazandığına inan ama sonrasında tek bir üfleyişle tutunduğu daldan kopup, öylesine rüzgarla savrulan bir insanı tanıyorum. Yaşadığı yalnızlığı, kemiklerimde hissediyorum. Kendince başlatıp, kısa süreliğine mutlu olan, zamanında önemsemediği değerleri sonrasında hiçe sayıp, mantığının sesine kulak veren  ve acı çeken bir insan o. Zaman ondan çok şey alıp götürüyor, benden ve başkalarından da aldığı gibi. Yaşamı uğruna feda ettiği farklı kalpleri ve değerleri öylesine önemseyen bir insandı ki gelecekte kıracağı kalbi göremeyen kör bir aşıktı belkide. Şimdi ise sessiz, kendi dünyasında, kendi zincirlerinde tutunmuş ya da tutunduğunu sandığı sağlam dünyasında yaşıyor. Bilmiyor geride bırakılan her bir anının ne denli acı verdiğini, öylesine kalbinin sözünü dünlediği zamanlarda herşey güllük gülistanlıkken, mantığının kafasına çaktığı anda yakıp yıktığı bir sevgiyi parçalayarak ne halde bıraktığını bilmiyor. O, öylesine tutunan bir insandı dala ve savrulmaya razı oldu rüzgarla birlikte karanlık yarınlara. Mantığının sesini dinleyen iç dünyasında, terazi kefesine koyduğu kalbi ve mantığıyla, kaderin en sevdiği dolambaçlı oyunu oynuyordu oysa. Hala daha devam ediyor bu yalana, yaşam onu kendi isteğiyle sürükledi bir yerlere, ne bir dost sesini dinler ne de insan sevgisini...

     Yaşamı, belli bir an kendi mutluluğu için kullanan insanlardan olmayın. Her an paylaşabilen, çoğunluğun içinde iyi olmasını bilen, sevgisini aktarmasını ve sevmesini bilen (ama yürekten) insanlardan olun. Öyle bir dönemdeyiz ki, küçük bir ışıkla arayacağımız karanlıkdönemlerimiz gelecek. Yarınlarda gizli bu kötü karanlıklar. Gönül kıran, dostluğu parçalayan, aşkı hissettiğini sanıp, sonrada adice satan insanlardan olmayın. Yalnız kalmayın, sizi siz yapan değerlerinize sahip, bu dünyada gerçek olan tek şey var, sevgisiz ne bir mutlu gelecek bekleyin ne de mantığınızın sizi götürdüğünü sandığı güvenilir bir yaşam. İnsan olmayı seçin, içinizdeki insanlık sevgisi ruhunuzu yüceltebilir ancak...

 
Toplam blog
: 75
: 735
Kayıt tarihi
: 09.06.10
 
 

Dünü yaşamış yarını ise umutla yaşamaya devam etmek isteyen bir gönül dostuyum. Her söznüzle, her..