Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '08

 
Kategori
Öykü
 

Kayıp bayramlarımız

Büyük çam ağaçları, pembe kaz ayağı çiçekleri ve küçük tepecikler üzerinde açan beyaz zambaklar küçük çocuğu büyülemişti.Yaşlı dedesi bir yandan bastonuna dayanarak diğer eliyle kız çocuğunu tutmaya çalışıyordu.İki yaş büyük abla ise annesiyle bir kaç adım önlerinde ilerliyordu. Küçük kız tepecik dediği yerden zambakları koparmak istiyordu.Annesine seslendi.

-Anne ! Ne olur bir tane koparayım, dayıma hediye götüreceğim.

-Olmaz ! Buradan çiçek toplanmaz, dedi annesi.

-Neden? Ama sadece bir tane.Başka almam, söz.

-Babanın yanına gidince sana anlatırım, biraz sabret az kaldı, dedi anne.

Kız çocuğu üzüldü.Annesi onu her zaman kandırıyordu, yine babasını göremeyecekti.Çiçek de toplayamayacaktı.Çünkü;geçen bayramda annesi aynı şeyleri söylemişti. Kapıdan çok uzaklaşmışlardı, burası kocaman bir bahçeydi. Yürümükten yorulmuştu ki bahçenin duvarlarını gördü. Önlerinde giden anne ve ablası durdular. Yeşil demirlerle çevrili, içinde yine küçük tepecik olan yere geldiler, burası her bayram geldikleri yerdi. Başka teyzeler, amcalar, ablalar da vardı, hepsi de çok üzgün duruyordu.Kız çocuğu dayanamadı ve annesine sordu.

-Anne, bu teyzeler neden ağlıyor? derken annesinin de gözlerinin ağlamaklı olduğunu farketti. Hemen dedesinin elini bırakarak annesinin kucağına koştu.

-Teyzelere mi üzüldün sen? dedi.

-Hayır, ben mutlu oldum, ondan ağlıyorum.Bazen insan mutlu olunca da ağlar kızım. Mutluyum, çünkü;babanla bayramlaşmaya geldik.O hepimizi gördüğü için seviniyorum. Gel içeri gir , dedi.

Küçücük bir demir kapının kilidini açtı ve iki kızını içeri girdirdi. Kendi kendine konuşmaya başladı, küçük kız şaşkın şaşkın annesinin kimle konuştuğuna bakıyordu.

-Bak, kızlarını getirdim.Boyları uzadı, büyük kızın artık ikinci sınıfa gidiyor.Küçük de seneye başlayacak, dedi.

Fakat, küçük kız anneyi dinlemiyordu, elinden çekiştirerek sordu.

-Anne, ben babamı ne zaman göreceğim, ona sarılıp iyi bayramlar demek istiyorum, dedi.

-Siz göremezsiniz, ama şimdi size bakıyor, dedi. Eliyle küçük tepeciği göstererek,

-İşte, bu tepeciciğin altında uyuyor.Ama, uyurken bile sizi görüyor ve duyuyor.Onunla konuşun, size cevap veremez.Akşam rüyanızda sizle konuşacak, dedi.

Küçük çocuk hırçınlaşarak demirli yerden çıktı, ağlayarak dedesinin yanına geldi.

-Dede, anneme söyle artık onunla da babamla da konuşmayacağım.Orada babalar olmaz ki, sadece çiçekler var.Onun çiçeğini de istemiyorum.Benim babam olmasın.Ne olur dayıma söyle o benim babam olsun, dedi.

Annenin yüreği burkulmuştu. Ölümü kızına nasıl anlatacağını bilmiyordu. o istemezmiydi ki bayram arifesi yüreğinde hüzün yerine neşe taşımayı. Bayram sabahı çocuklarının elini öpecek bir babalarının olmasını, kendisinin yerine kocasının evin yükünü omuzlamasını, akşam işten gelen evin babasının çocuklarına sarılarak, onların başlarını okşamasını, çocuklarının kucaklanarak öpüldükten sonra babaları tarafından yataklarına yatırılmasını...
İsterdi tabi.Hayat o kadar acımasızdı ki! Çaresizdi, kızına döndü.

-Bak, buradan bir tane zambak kopar ve bayram bitene kadar onu vazoda sakla. Çiçekle konuş, istediğini anlat, o kurudukça anlattıklarını baban duyacaktır. Gelen misafirlere de babanın hediyesi olduğunu söyle, dedi.

Çocuk denileni yaptı, o an amacına ulaşmıştı, yasak denilen zambak koparılmıştı.Evde çiçek kuruyana kadar vazoda tutuldu.Aradan onlarca yıl geçti, çocuk yetişkin olsa da hep öksüz diye sevildi.Bir yaşında kaybettiği babasını tanımadığı , sadece resimde gördüğü için rüyalarında görüp görmediğini de anlayamadı.
 
Toplam blog
: 103
: 1399
Kayıt tarihi
: 21.03.08
 
 

Hacettepe Ün. mezunuyum. Öğrencilik yıllarımda ve okulu bitirdikten sonra bir gazetenin muhasebe ..