Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kayıp canlar

Kayıp canlar
 

“ Ağrı’ nın Tutak ilçesinde bugün önce 3,6 sonra 5 şiddetinde deprem oldu, bazı binalar yıkıldı, duvarlar çatladı, fakat can kaybı olmadı ” dedikten sonra TV spikeri, görüntülere geçildi. Karda soğukta bir çok can, üzerlerindeki giysiler hafif, suratları hayat çizgileri ile derinleşmiş. Eşim insiyaki bir şekilde “bu canlar zaten kayıp” deyiverdi, ve ben çok etkilendim. Yeniden görüntülere baktım, başka kanallara geçtim, haber oralarda henüz veriliyordu. Gerçekten o canlar kayıptı.

İstanbul ve Ankara’nın şımarık hengamesinde, oradaki canlar sanki unutulmuş gibi geldi bana. “Gitmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüzdür” marşlarına tepki gösterirken veya coşku ile söylerken içlerindeki canları nasıl kaybetmişiz, unutmuşuz birden kafama dank etti.

Kayıp canlar, sadece depremde veya trafik kazasında kaybolmuyorlar. Yürürken, nefes alırken, konuşurken gördüğümüz onca canın kayıp olduğunu hissetmek lazım. Ülkemde, dünyada kayıp olmuş kaç milyar can var acaba, yaşıyormuş gibi yapan, bir felaket olduğunda resimlediğimiz, görüntülediğimiz, onun dışında varlıklarını bile bilmediğimiz.

Kayıp canların sebepleri kimlerdir, o canlar mı, yoksa başkaları mı?

Kentlerin içinde kayıp canların miktarı ne kadar, nerelerde sıkışıp kayıp olmuşlardır? Ülkemizdeki son depremde 40.000 Endonezya’daki depremde 300.000 kişi öldü, dünyayı etkileyen, batıyoruz eyvah dedirten bir şey olmadı, ülke ve dünya ekonomileri sarsılmadı Türkiye’de ve dünyada dolar veya euro değerleri değişmedi. Ama geçenlerde beş milyar dolar dışarı çıktı diye, dolar yüzde otuz değer kazandı, gayri safi milli hasılamız düştü. Şöyle düşünsem ayıp mı etmiş olurum, kırk bin can beş milyar dolar etmiyor, onlar zaten yoktular, onlar yaşarken kayıp canlardı, sadece yakınları etkilendi. Ne feci değil mi, insan olmasa anlam kazanmayacak bir hayattan üç yüz bin insanı aniden çektiğinde dünya etkilenmiyor. Ama bir miktar para yer değiştirdiğinde ortalık çalkalanıyor. Bence bu geldiğimiz yerin basit ama anlamlı bir özeti.

Kayıp canlar.

Kaç milyar adet kayıp can var dünyada bilebilir miyiz? Varlığı ile yokluğu sıfıra eşit olan. Bu rakam bir bile olsa bu insanlık ayıbıdır aslında. Fakat yüz binleri aştığını görüp hissetmemiz, ayıbın dışında yüz karasıdır bence.

Bu ayıpla nasıl duruyor insanlık, insanlar. İnsan aslında gözümüzde büyüttüğümüz kadar insan değil mi? Yoksa insan evrimini tamamlayarak insan olmamış bir durumda mı.

Henüz insan olmadık diyenlerin düşüncesi doğru mu acaba? Kendi türünü yaşamak için değil, mülkiyetini artırmak için katleden, öldüren başka canlı türü yok. İnsan böyle bir şey olmamalı. Aynı dinin mezhepleri Hıristiyan olsun, Müslüman olsun yüz yıllarca birbirini katledecek bir sebep yaratıyorsa, tüm dinler insan öldürmeyi günah saydığı halde insanlar birbirini öldürüyorsa, insan evrimini tamamlamış bir canlıdır demek mümkün mü?

Kayıp canlar.

Yukarıda yazdıklarıma bakınca belki hepimiz kayıp canız, asıl insanlar arkamızdan gelecek, gelişmiş, türünü yemeyen, öldürmeyen, yaşadığı tabiata saygılı. Böyle bir şeyin ihtimali varsa, dinozorlar gibi yok olma zamanımız yaklaşıyor demektir. Kuzey kutup buzları eriyor, mevsimler değişiyor.

Homo Erectus, Neantardhal, Homo Sapiens daha sonra daha evrimleşmiş bir tü mü çıkacak ortaya?

Biz bu halimizle kutsal kitaplarda sözü edilen “insan” değil miyiz acaba?

Şimdi birileri çıkacak, insanın çok önemli bir varlık olduğunu, evrenin yaratılma sebebi olduğunu söyleyip bana kızacak. Ben onlara derim ki, o dediğiniz bugünkü insan mı, veya iki yüz yıl önceki insan mı?

Okuduğumuz hangi tarih, savaş ve ölümden önemli şeyler anlatır bize? Dünyada hangi okulda bilim tarihi insanlığın yüz akı ve kahramanlığı diye okutulur? Aksine insanlık tarihi savaşları, kılıç ve kanı anlatır.

Kayıp canlar nerelere yolculuk yaptırdı...

Siyasetin, yeni seçimlerde başa geçeceklerin görevi kayıp canları bulup çıkarmak olmalıdır aynı zamanda.

"can garip

can suskun

can paramparça"

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..