Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '14

 
Kategori
Öykü
 

Kayıp Çocuk (Bölüm 1)

Kayıp Çocuk (Bölüm 1)
 

 Zehra , o sabah erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırlarken , bir yandan da çocukların giysilerini düzenliyordu. Amacı çocuklar uyanır uyanmaz ,kahvaltılarını  yaptırıp sokağa fırlamaktı.

  Bir gün öncesinden evini toparlamış, ertesi günün yemeğini yapmıştı. İki gece önce eşi çocuklar yatıp da başbaşa kaldıklarında yanına oturmuş, saçlarını okşayarak ona bir şey uzatmıştı. Adamın avuıçlarına bıraktığı paraya anlamsız gözlerle bakan Zehra'ya eşi sevgi dolu sözlerle' Kaç zamandır istediğin bileziği git al.'demişti.

  Zehra o an duyduğu mutluluğu anlatacak kelime bulamıyordu. Günlerdir bir kabul gününde arkadaşı Sema'nın bileğinde gördüğü o bileziğin hayali düşlerini süslüyordu.

  Kendisine o bileziğin Sema'dan daha çok yakışacağına emindi. O gece, günden eve dönüp kocasına bileziği anlatan genç kadın eşinin 'Şimdi  para durumum uygun değil.'sözleri karşısında çok üzülmüştü.

  O günden sonra da bir daha bileziğin lafını etmemiş, hayallerinden çıkartıp atmaya çalışmıştı  o çok güzel şeyi.

  İşte şimdi eşi ona bu parayı verince duyduğu o şaşkınlık ve mutluluğun sebebi bu idi.

   Zehra bunları düşünürken yatak odasından küçük kızı Jale'nin sesini duydu. 5 yaşındaki çocuk uyanmış, yatağında oyuncakları ile konuşuyordu. Koşarak odaya girdi ve kızı yatağından aldı. Onu yataktan alırken öbür yatakta uyuyan diğer kızı Fulya'ya da seslenmeyi ihmal etmedi.

  Acele ediyordu. Zira saat ilerlemeden hazırlanıp çıkmak ve bir an önce Kapalıçarşı'ya gitmek istiyordu. Eşi ona para verdiğinin ertesi sabah bir koşu Sema'nın evine uğramış, bileziği aldığı kuyumcunun ismini öğrenmişti.

  İki küçük kızın kahvaltısı, hazırlanması derken saat hızla ilerliyordu. Durakta onları Kapalıçarşı'ya götürecek otobüsü beklerken bileğindeki saate baktı. Vakit neredeyse öğlene yaklaşıyordu.

  Otobüs kalabalıktı. İki küçük kızla binen genç kadına bir adam yer vermişti neyseki. Yoksa ayakta çok zor olacaktı gidişleri. Ama genç kadın bir kaç saat sonra bileğini süsleyecek o harika bileziğin hayali ile aya bile gidebilirdi.

  Kapalıçarşı herzamanki gibi kalabalık ve serindi. Dışarının güneşli bahar havasına inat çarşının içi nemli ve serin havası ile sonbaharı anımsatıyordu.

  Satıcıların sesleri, turistlerin konuşmaları bir uğultu yaratıyor ve çarşıyı daha gizemli bir hale sokuyordu.

  İki küçük kızın elini sıkı sıkı tutan genç kadın çocukluğundan beri Kapalıçarşı'yı ne kadar çok sevdiğini, annesi ile her gelişinde aynı heyecanı yaşadığını düşündü. Bunları düşünürken de çarşının iki yanını çevreleyen kuyumcu vitrinlerine bakmayı ihmal etmiyordu. Evet Sema'nın kuyumcusunun adını almıştı ama diğer kuyumculara da bakmak ve diğer modelleri de görmek istiyordu.

  Her zaman bilezik alamıyordu. Alacaksa ne iyisini en ucuz fiata almalıydı.

  Öykümüzün devamı bir sonraki yazımda..

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..