Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '13

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kayıp çocuk

Kayıp çocuk
 

Soğuk  kemiğe,   iliğe işliyor bu günlerde. Her yer karlı ve buzlu. Rüzgar sert esiyor.  Tüm canlılar sığınacak, sıcak mekanlara doluşuyor.  Sıkı giyinmiş, sarınıp kuşanmış insanlar kaldırımlarda dikkatle yürüyorlar. Birden görüyorsunuz onları : İyice örtünüp giyinmiş bir kadının kucağında-daha da acıklı görünmesi için elleri , ayakları açıkta bırakılmış- uyuyan bir bebek... İçiniz ağlıyor. Çıkarıp üç beş kuruş veren de var ; hızla yürüyüp giden de... Kimimiz homurdanıyoruz, küfrediyoruz geçip giderken.   Kimimizin aklına bir an için takılan sorumluluk duygularından oluşmuş bir kaç soru  biz yürüdükçe  soluğumuzdan uçusan buharlar gibi yitip gidiyor kalabalıklarımızda. Bu çocukları bu halde dilendirenler gerçek anne ve babaları olabilir mi? Kimin kayıp çocuğu acaba bunlar ? Güvenlik görevlileri, devletin  aile ve çocuktan sorumlu yetkilileri neden  müdahele etmiyor?

   Bir bebek, küçük bir çocuk kendi başına- o soğukta- oraya gelip oturamaz. Bir bebek, küçük bir çocuk kendisini oraya getirenlerin elinden kaçıp, kurtulamaz; derdini acısını anlatamaz, haykıramaz!..Bir bebek, küçük bir çocuk bulundurulduğu kahredici durumdan dolayı toplumu ve devleti sorumlu tutup, yargılayamaz. Birileri sahip çıkmalı onlara ; birileri onlar için hızla harekete geçip, bir çözüm bulmalı. Her kış, her soğukta bu manzara yeniden sergileniyor. Nerede bu memleketin okumuşları, adam olmuşları, iyi insanları? 

    20 gün önce   TV'ler de bir alt yazı geçti: Türkiye'de 27000 kayıp çocuk varmış...Gazetelerde de iç sayfalarda küçücük bir haber olarak verilip geçiştirildi   bu hazin gerçek. Hiçbir köşe yazarı  köşesinde işlemedi bu haberi .   Çocuktan ve aileden sorumlu devlet bakanlığının bu haberin ardından bu konuda  kamuya yansıyan bir çalışması olmadı.  Türkiye Cumhuriyeti'nin Polis ve Jandarma teşkilatlarının bu haberle irkilip yoğun bir mesaiye giriştiklerini duymadık. Hiç bir sivil toplum kuruluşu, hiçbir siyasi parti bu haberin peşine düşmedi. Hiç bir camide bu acil sorunla ilgili bir vaaz verilmedi.

    Facebook'ta ısrarla paylaşmaya çalıştım: Bir tek paylaşım olmadı, bir tek yorum yazılmadı. '' yüreklerin kulakları sağır !!..'' diye bağırdım , duyan olmadı. Yıllar önce izlediğim '' cinayeti gördüm'' filmini anımsadım. Orada da bir fotografçı  objektifine tesadüfen takılan gerçek bir cinayeti - tüm çabalarına karşın- hiçbir kimseye ve kuruma anlatamıyordu.

    27000 kayıp çocuk haberi aslında gökyüzünün laneti gibi kulaklarımızda çınlamalı.  bu haber yüreklerimizi sızlatmak bir yana; içlerimizi yarmalı, kanlarımızı dondurmalı.

   Şu an nerede, nasıl yaşıyor bu çocuklar?  Açlar mı, hastalar mı, üşüyorlar mı?

  Şu an hangi alçak yetişkinin kahrolası ellerinde hangi tarifsiz acılar içinde kıvranıyorlar?

  Şu an onlar yaşıyorlar mı?

  Şu anda hangisi nerede nasıl parçalanıyor?...

  Son 30 yılda terörden yitirdiğimiz şehit sayısına yaklaşık sayıda kayıp çocuk var ülkemizde. Bu ulusal bir sorun değil mi? Ben başbakan olsam bu sorun karşısındaki sorumluluğumdan titrerdim.

 Sosyal ölülere döndük artık hepimiz. Çocuklarına bile sahip çıkmayan bir toplum olduk. Duyarsız, yoz, boşist bir sürüyüz artık ozaman... Pis sular akıyor damarlarımızda, bu gidişle akbabalar bile kaçacak kokumuzdan...

 
Toplam blog
: 40
: 661
Kayıt tarihi
: 11.01.12
 
 

Anadolu'da yoksul bir bozkır kasabasında doğdum. Yoksul, acı, zor bir çocukluk ve gençlik yaşadım..