Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '17

 
Kategori
Edebiyat
 

Kayıp

Kayıp
 

 Bilmemenin kıyısındayım. Kendime, hayata ve büyüyen hikayeme dair hiçbir şey bilmiyorum. Bu bir hafıza kaybı olamaz. Olsa olsa dolup taşmaktır, kendine dar gelmektir bunun adı. Kime, nasıl anlatılır bilinmemezlik? Anlatsam hak verir mi dinleyen insanlar? Bir de küçük endişeler edindim kendime. Kaybetmekten çok korkuyorum mesela. Şimdiye kadar yüreğimde sonsuz yer kaplayan, varlığına güvendiğim, sığındığım limanları kaybetmekten çocukça korkuyorum. Karanlıklar dolusu…

 Yola çıktığımda sadece renklerin hakim olduğu bir çizgi üzerinde yürümenin kolaylığından başka bir şey düşünmemiştim. Sorun diye nitelendirdiğim şeyler kimine göre gülme sebebiydi. Şimdi yüreğimde yaşanan olayın tam adı güneş tutulması olmalı. Çünkü aydınlığım eriyor her geçen gün. Fark edilmese de azalıyor yavaş yavaş. Elbette karşı çıkacak kadar güçlüyüm fakat bu daha önce görülmemiş bir doğa olayı. Yani tanımlamak için yaşamak gerektiğini düşündüren cinsten. Ben de isterdim, çocuk oyunlarıma saklanmış balonların rengi ne olsa diye düşünmeyi, uyuyup uyanınca sevdiğim insanların başucumda gülümsemesini ve beni sonsuz şefkatle sevmesini ama bunların hepsini o küçük çocuk kalbimde bırakıp geldim bu çağa. Bu büyüyüş içinde tanıdığım insanlara yüklediğim artılarım ve eksilerimle kendimi anlatmayı çok isterdim ama bulamıyorum. Kendimi kendimde kaybetmiş olmanın telaşı hakim. Bedenim mesela, aklımın söylediklerinden bağımsız yaşamaya çalışır olmuş. Ne zaman bu kadar başına buyruk oldu hatırlamıyorum. Fırsat kaçırmaz olduğu kesin…

 Diyorum ki ağız dolusu sevmekten bahsetsem anlar mı söylediklerimi, çocukluğuma götürsem elinden tutup, hiç kötülük bilmemiş masum kız çocuğuyla tanıştırsam sadece mavi bir hikaye anlatmasını isterdim. Dizlerine başımı yaslayıp hayallere dalardım ki beni en çok mutlu eden var oluşlardan biridir bu. Sert esen rüzgarlara karşı sarılıp korumasından başka güzellik olmazdı zamanımda. Bunlar bir hikayeden ibaret farkındayım tabi ki ama itiraf et, senin de hoşuna gitmiyor mu olmayan bir şeyi olmuş gibi yaşamak? Böyle büyütmüyor musun biriktirdiğin mutlulukları?

 Bilmemenin kıyısı, uçurum tadında. Bir adım sonra sana varacağını bilsem bu derinliğin, attığım en hızlı adım olurdu tarihe yazılan. Otursak bana kendimi anlatır mısın yüreğinin gözünden? Bilmem ancak sen olmakla mümkün.

 Bilmemenin kıyısı, sen varsan gökyüzü tadında. Bir tutam mavi, bir tutam kayıp…

 
Toplam blog
: 36
: 116
Kayıt tarihi
: 04.06.17
 
 

Mavinin içinde mavi, çocuklarla çocuk, üzülene omuz, sevinene gülümseme, bir kalemin varolmasına ..