Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '09

 
Kategori
Futbol
 

Kayserispor-Fenerbahçe maçından notlar ve arkaplan

Kayserispor-Fenerbahçe maçından notlar ve arkaplan
 

Ntvspor.net


"Detone"lik farkı = karakter farkı

Fenerbahçe önceki deplasmanlardaki Fenerbahçe ile aynı Fenerbahçe’ydi. İlk yarı boyunca bir tane organize hücum girişiminde bulunamadı. Kayserispor da iyi değildi. Ön alanda Cangele’nin bireysel çabasını ayırırsak etkisizdi. Bu maçta en organize ve istikrarlı olan Süleymanou idi. Benzer golleri yemeyi sürdürüyor.

İlk yarıya ilişkin teknik açıdan söylenecek, iki takımın da futbola dair artı işler yapamamasıydı. Makukula çok ofsayta düşerek Fenerbahçe savunmasına nefes aldırdı. Cangele çabaladı; ama her zamanki gibi dağınıktı. Oyunun ilk bölümünden sonra Kayseri oyunu arkada kabul etmek istedi, ancak Fenerbahçe’yi bu anlayışına uyduramadı; çünkü Fenerbahçe de bekleme esaslı oyunun takımı. İlk yarıda Fenerbahçe savunmasının görece önde yakalandığı anlar da yaşandı. Savunma arkasına top atabilecek yetenekli oyuncuları olsa Fenerbahçe savunmasının arkasına Cangele ve Makukula’yı sarkıtabilirlerdi.

İkinci yarı Kayserispor geride olmanın yarattığı zihin durumuyla öne daha sık oynamaya başladı; bu, öndeki etkinliği de arkadaki etkinliği! de artırdı. Bir nevi çata çat oyuna dönülmüş oldu; daha diri olan Kayserispor bu oyunu daha iyi oynadı. Bunda Fenerbahçe'nin sezon başından beri yaşadığı, atılan golün ardından 0-0 oyununu sürdürememe, bir nevi detone olma zaafı da yatıyor. Bu, zaman zaman Galatasaray'ın da yaşadığı bir sorun. Galatasaray'lı oyuncuların oyun denge halindeyken yaşadığını, Fenerbahçe'li oyuncular öne geçtikten sonra yaşıyor. Bu fark, takımlar arası karakter farkını yansıtması bakımından da önemli. Galatasaray'lı oyuncuların eğilimi gole dönük, beraberlik bile onlara batabiliyor, Fenerbahçe'li oyuncuların eğilimi ise gol yememeye dönük, öne geçildiği an "esas meselemize dönelim, esas işimize bakalım" der gibiler. Yani içinde bulunulan skora göre takımların sahip olduğu eğilim onları kendine doğru çekmiş oluyor.

Çata çat oyun içinde Mehmet Topuz'un direkten dönen topu maçın belki de kırılma anıydı. Kayserispor'lu oyuncular maçın başında hücum zihniyetiyle hareket etseydi maçın skoru Fenerbahçe’ye Galatasaray galibiyetini unutturacak bir skor da olabilirdi.

Tolunay Kafkas'ın yolculuk hissi!

Kayserispor takımının sahip olduğu oyuncu grubu, onlara hücum oyununu daha iyi oynama imkanı veriyordu. Kafkas'ın kadro seçiminden çok, oynamak istediği yanlıştı. Kafkas maçın başında ya da oyunun devamında savunmayı görece öne çıkartmaktan korkmasaydı Fenerbahçe zor anlar yaşayabilirdi; ikinci yarı oyunu buna örnek. Seken topların hemen hemen hepsini Kayserispor aldı, sanki Kayserispor fazla kişiyle oynuyor gibiydi. Bu, Fenerbahçe için deplasman oyununun doğal etkisi. Gaziantep deplasmanında da ilk yarı doğru düzgün pozisyona girilmeden önde tamamlanmış, ikinci yarı maç dönmüştü. O maçın bu maçtan farkı Couceiro'nun en önemli gol silahını oyunda tutmuş, genç bir yetenekle değiştirmemiş olmasıydı. Emreciksin oyuna girdikten sonra etkiliydi. Kafkas, Furkan yerine Emreciksin ile başlayabilirdi. Emrecksin’in oyuna girdikten sonraki tek hatası fazla arzudan kaynaklandı. Oyunun son bölümünde çaprazdan şut çekmek yerine ortadaki arkadaşına pas vermeyi seçse maç Kayserispor’un olabilirdi. Kafkas belki de bu unsuru dikkate aldı.

Bilal Aziz maçın ya da ikinci yarının başında düşünülebilirdi, o da hücum gücü yüksek bir oyuncu. Kafkas dökülen rakibin döküldüğü tespitini yapamadığı için temkinli davranmış olmalı. Mustafa Denizli de Wolsfburg maçında rakip forvetlerin döküldüğü tespitini maç oynanırken yapabilmiş olsaydı, Beşiktaş bir deplasman galibiyeti almış olabilirdi. Takım mecbur kaldığı ve rakibin üzerine gittiği anlarda takıma, maç da maça benzedi. İkinci yarının ortalarında Makukula’yı oyundan çıkartıp Semih’i oyuna sokması Kafkas’ın koltuğunun tehlikede olduğuna yönelik bir işaret olabilir; en azından böyle algıladığına. Genç Semih’in attığı gol ile alınacak bir puan onun için daha seçilir durumdaysa, bu, akla gelebilir.

Daum yaşlanmış!

Fenerbahçe beraberliği zor kurtardı denilebilir. Maçın başında beklenen de böyle bir oyun olacağıydı. Bu unsurun etkisini en aza indirmek için takıma Santos veya Özer takviyesi yapılabilir ve Carlos kulübeye çekilebilirdi. Özel maçların ardından hata yapmaya en müsait oyuncular en özel oyunculardır = Carlos. Özel oyuncular özel maçlara farklı hazırlanır; bir de bu oyuncu yaşı gereği kendini belirli sayıda maça hazırlama imkanına sahip bir oyuncuysa= Carlos. Bu nedenle bu tip bir oyuncunun bir sonraki maçta dinlendirilmesi daha uygun olur. Carlos antrenmandaymışçasına, rakibini, kendi ceza sahası içinde olduğu ve çok korkulacak bir pozisyonun içersinde olmadığı halde, aleni çekebiliyor. Denizli’de Anelka’yı kulübede oturtarak çok doğru bir iş yapmış olan Daum bu kez benzeri bir akıl yürütmeyi yapamadı. Anelka sezon bitince takımdan kesin olarak ayrılacaktı; yani oynaması halinde Denizlispor maçı son maçıydı. Düşme kalma mücadelesi veren rakibin mücadelesine karşılık vermeyecek, topa ayağını sokmayacaktı ve takımı bir kişi eksik bırakmış olacaktı. Daum çok doğru bir tercihle onun yerine Nobre’yi sahaya sürmüştü. Bu maçta da Carlos’u, oyuncunun ruh halini dikkate alarak kulübede oturtmalıydı. Kulübede Brezilya milli takımı sol beki otururken, kendisi açısından sezonun doruk maçlarından birini oynamış olan Carlos yine sahadaydı. Anlaşılan Daum yaşlanmış. "Yolculuk hesabı"yla oyundan alınan Makukula sahada kalsa, ki oyunun devamında güç sorunu yaşayan bir oyuncu da değil, Kayserispor’un girdiği pozisyonlardan birinin gol ile sonuçlanma olasılığı yüksekti. Fenerbahçe için karlı bir hafta.

futbolteknik@hotmail.com

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Felsefe okudum. İnsan denilen sürüye hakikatini hissettirmeye seviyorum. Araba ile kıyafet ile kendi..