Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '10

 
Kategori
İnançlar
 

Kaza namazı nedir? Ve kaza namazında dikkat edilmesi gereken hususlar-1

Kaza namazı nedir? Ve kaza namazında dikkat edilmesi gereken hususlar-1
 

"Namaz Dinin Direğidir." (Hadis-i Şerif)


Mükellef yani; Buluğ çağına girmiş, aklı baliğ olan her müslüman kişinin üzerine farz olan ve eda edilmediği takdirde Allah Teala’ya karşı borçlandığımız ibadetlerden biri olan namazlarımıza ne kadar dikkat ediyoruz?

Şu an için beş vakit namazımızı düzenli bir şekilde kılıyor olabiliriz. Peki, mükellef olduğumuzdan bu yana kılmadığımız-kılamadığımız namazımız var mıdır? Varsa bunların hükmü nedir? Ve namaz eksiklerimizi nasıl tamamlayabiliriz vs... gibi soruların cevaplarını arayacağımız bir devam bloğu yazmak istedim. Belirtmek isterim ki, bu devam bloğunda yer alacak görüşler Hanefi mezhebine ait görüşler olacaktır.

Öncelikle “Mükellef” nedir? Kime denir?
Mükellef olmanın şartları;
1- Müslüman olmak.
2- Akli baliğ yani, akıl sağlığının yerinde olması.
3- Buluğ çağına girmiş yani, ergenliğe adım atmış olmasıdır.

Öyle ya da böyle bir şekilde hepimizi ilgilendirmese de, bazı müslüman kardeşlerimizin dikkatini celb edeceğine inandığım bir konu; Kılınamamış namazlar yani, kaza namazı. Kaza Namazı nedir? Kaza namazı var mıdır? Kaza namazları ne zaman kılınır? Kaza namazları nasıl kılınır? gibi alt başlıklar eşliğinde bu konuyu incelemeye çalışacağım.

Bir namazı, vaktinde kılmaya “eda”, vaktinden sonra kılmaya “kaza” denir. Vaktinde kılınamayan namaza “faite” çoğulu “fevait” denir ki, vakti içinde yakalanamamış namaz anlamındadır. Vaktinde kılınamamış namazı ifade için “kaçmış” anlamında faite kelimesinin kullanılmış olması, bir müslümanın namazı kasten terk etmeyeceğini, vakti içinde eda edeceğini, ancak ve ancak uyuma ve unutma gibi elde olmayan nedenlerle namazın “kaçmış” olabileceğini hissettirmesi bakımından manidar bir seçimdir (1).

Namaz farzdır. “Vakit”de namazın farzlarından birisidir. Ve namaz , belli vakitlerde yerine getirilmesi gereken bir farz olduğu için, bir mazeret olmaksızın (tembellik ve ihmal yüzünden) bile bile namazı vaktinde kılmayan kimse günahkar olur (2).

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) Hadis-i Şerifin de; “Biriniz uyuya kalır veya unutur da bir namazı vaktinde kılamaz ise, hatırladığı vakit o namazı kılsın; o vakit, kaçırdığı namazın vaktidir” (3) buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz (S.A.V.), uyuya kalma ve unutmayı bir mazeret olarak kabul etmiş ve bu iki sebepten biriyle namazın vaktinde kılınamaması durumunda, hatırlanıldığı vakit kılınmasını söylemiştir.

Hadis-i Şeriflerde genel olarak, namazın sadece uyku ve unutma durumlarında, vaktinin haricinde kılınabileceği üzerinde durulmuştur. Özellikle de Zahiriler’den İbn Hazm ve daha birkaç alim; bu Hadis-i Şeriften yola çıkarak, bu iki mazeret haricinde kaza namazının kılınamayacağını, namazını ihmalkarlık veya tembellikten dolayı kılmayanların günahkar olduğunu, sessiz tövbe ve istiğfar dışında yapılabilecek her hangi bir şeyin olmadığı görüşünde birleşmişlerdir.

Ancak Hanefiler’in içinde bulunduğu büyük çoğunluğu oluşturan Fakihlere göre; uyku ve unutma gibi insanın iradesini elinden alan bir özür nedeniyle, bir namazı kaza etmek gerekince, bilerek kılmama halinde haydi haydi kaza gerekir görüşü ağırlık kazanmıştır.

Hanefi Fakih’lerine göre; namazı kazaya bırakmanın büyük bir günah olduğunu, bundan dolayı tövbe etmek gerektiğini söylemişler, fakat namaz Müslüman’ın Allah’a karşı olan bir borcu olduğundan dolayı, bunun gecikmeli de olsa ödemek durumunda olduğunu dikkate almışlar ve kazayı bir telafi yolu olduğunu belirtmişlerdir. Bu durumda kişi, namazını vaktinde kılmadığı için günahkar olmuş fakat daha sonra kaza ettiği için, namazı terk etme günahından kurtulmuş ve namazı emrolunan vaktinde kılmamasından kaynaklanan günahının, affedilmesi yönünde önemli bir adım atmıştır. Önce namazlarını terk etme günahından kurtulan kul, sonra da bu günahlarının af için tövbe ve istiğfar ederek Allah Teala’dan af ve bağışlanma niyaz etmelidir görüşünü benimsemişlerdir (4).

Mükellef olduğumuz yaştan buyana, bir şekilde kılmadığımız-kılamadığımız tüm namazlarımızın kaza edilmesi ve akabinde kıldığımız kaza namazlarının kabulü için, tövbe ve istiğfarda etmemiz, Allah Teala’ya bol bol dua ve niyazda bulunmamız gerekmektir...

Peygamber Efendimiz (S.A.V.), Hendek Savaşı sırasında kılınamayan dört vakit namazı için, bir ezan ve her vakit için ayrı kametle namazlarını ardı ardına kaza etmişlerdir.

Ardı ardına 5 veya daha fazla vakit namazını, meşru mazeretlerle kaçıranların üzerinden kaza mecburiyeti düşer. Akıl sağlığının gitmesi, bayılma, koma hali, kadınların hayız ve nifas hallerinde olduğu gibi... Ancak; bayılma, koma hali, akıl sağlığının gitmesi gibi durumlar 5 vakitten az olursa kaçırılan namazlar kaza edilmelidir.

(Devam Edecek)...

Sağlıcakla Kalın...

DİPNOTLAR:
1-
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İlmihal (İman ve İbadetler), C:1, s. 334.
2- Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İlmihal (İman ve İbadetler), C:1, s. 335.
3- Buhari, Mevakıt, 37. Müslim, Mesacid, 314-316.
4- Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İlmihal (İman ve İbadetler), C:1, s. 335.

 
Toplam blog
: 108
: 2366
Kayıt tarihi
: 05.04.08
 
 

1972 Haziranında  Eskişehir'de doğdum. Edirne'de ikamet ediyorum. Duygu ve düşüncelerimi yazıya d..