Kazanan-Kaybeden...

2009 yılında yapılan “yerel seçimleri” Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

2010 yılında yapılan “referandumu” Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

2011 yılında yapılan “genel seçimi” Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

2014 yılında yapılan “yerel seçimi” Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

2014 yılında yapılan “cumhurbaşkanlığı” seçimini Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

Haziran 2015 yılında yapılan “genel seçimi” Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

Kasım 2015 yılında yapılan “genel seçimi” Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

2017 yılında yapılan “referandumu” Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

2018 yılında yapılan “cumhurbaşkanlığı” seçimini Adalet ve Kalkınma Partisi, dolayısıyla lideri Recep Tayyip Erdoğan kazandı. Cumhuriyet Halk Partisi ve dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu kaybetti.

*

Şimdi bir bakıyoruz…

Sanki, Cumhuriyet Halk Partisi karışmış havası var…

Tamam, biraz da medyanın ayarlı ve “taraflı” olması ve yine CHP’de yaşanan gelişmeleri çarpıtarak yansıtmak istemesinin de payı var.

Ama…

Gerçekten de CHP’de kazan kaynıyor.

Partisinin yetkili kurullarınca “aday” adayı olarak gösterilmeyen namzetler, partilerine küserek, başka partilere geçiyorlar.

Aslında bunda tuhaf bir durum yok…

Bazılarının dediği gibi “ilkesizlik” ve “prensipsizlik” olarak olayı yorumlayabiliriz de…

İlke veya dik duruş nerede?

*

Aslında, çok fazla uzatmak istemiyorum…

Evet, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk partisidir.

Evet, Cumhuriyet Halk Partisi, ülkemizin kuruluşunda büyük paya ve role sahiptir.

Evet, Cumhuriyet Halk Partisi, “laikliğin” teminatıdır!

Daha birçok hususta CHP’yi ön sıralarda gösterebiliriz.

Ama…

İşte, olmayınca olmuyor.

Artık, CHP’de, ne denirse densin, bir kabuk değişimi yaşanmalı. 9 kez seçime girip “başarısız” olmuş ve koltuğunu bırakmayan bir genel başkan realitesi var önümüzde…

Adalet ve Kalkınma Partisine çatan bir CHP var; “parti içi demokrasinin” olmadığı doğrultusunda…

Sanki, CHP’de taşlar yerine oturmuş mudur?

Demokratik mekanizmalar “dört dörtlük” mü işletilmekte?

*

Artık şapkayı çıkarıp önüne koyma vaktidir.

Hem bu seçime- 31 Mart Mahalli Seçimi- kritik önemde bir seçim diyeceksin; ama farklılıkların partide ses çıkarmasına müsaade etmeyeceksin.

Cumhuriyet Halk Partisi, 2023 hedeflerine yönelik “genel başkanlık” veya “liderlik” konumunu, “gerçekçi” bir gözle yeniden düşünme arifesindedir.

Yoksa…

10. seçim…