Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '11

 
Kategori
Futbol
 

Kazanan sen misin ey şanlı Fenerbahçe?

Kazanan sen misin ey şanlı Fenerbahçe?
 

Şampiyon


Sporun kardeşlik olduğunu bilen gerçek Fenerbahçeliler! 

Şampiyonluğu aldınız, sevineceksiniz, hakkınız… 

Zafer sarhoşluğunuz geçince… Ve akşam yastığa başınızı koyduğunuzda eminim düşünecek, geçmişin muhasebesini yapacaksınız. Hiç şüphem yok, vicdanınız sızlayacak, çünkü kazanan sen değilsin ey şanlı Fenerbahçe. 

Geçtiğimiz yılda ve ondan önceki birkaç senede de kaybeden sen değildin ey “mazisinde tarih yatan” Fenerbahçe. 

Kazanan; Lefterlerin, Canların, Cemillerin Fenerbahçesi de değil. 

Kazanan; sporun kardeşlik olduğunu, yenmenin de yenilmenin de şeref olduğunu bilen, “altta kaldın ise üzülme, üste çıktın ise sevinme” ilkesini kendisine şiar edinen gerçek Fenerbahçe asla değil... 

Bu yılın kazananı; kendilerine yapılmadığı müddetçe sporda şiddet ve küfrü mubah sayan, hatta kendilerince yapıldığında destekleyen anlayıştır... 

Kazanan; hakemleri baskı altına alan, tehdit eden, zorbalık yapan, onları hataya zorlayan anlayıştır... 

Kazanan; gücü, parayı ve ihtişamı, iktidarı ve medyayı pervasızca ve başkalarını ezmek için kullanan kafa yapısıdır. 

İşte bundan dolayı, Fenerbahçe taraftarları dışında hemen herkes şampiyonluğu Trabzon’un almasını can-ı gönülden istedi; Trabzonspor’u çok sevdiklerinden değil; sırf insanlık ve spor kazansın, şiddet, zorbalık, kibir ve hile kaybetsin diye... 

Bu yılın kazananı hepimizin saygı duyduğu, başarılarından gururlandığı şanlı Fenerbahçe değil, Türk filmlerinin kötü adamı. 

Bak, o güzel insan, sportmenlik timsali, kocaman yürekli adam Aykut Kocaman’ı da nasıl kendilerine benzettiler, spor dışı yollara saptırdılar. Örnek adam, bir anda Nuri Alço oluverdi. 

Ya kötülerin amansız takipçisi Uğur Dündar’a ne demeli? Fenerbahçe aleyhine yapılan her hataya isyan etti, ama lehtekilerin tamamını örtbas etmeye uğraştı, misyonunu bir tarafa bıraktı, kötü adamların safına geçerek Erol Taş oldu… 

Ağzından bal damlayan, müthiş iyi laf yapan, müziğinden keyif aldığımız, ama buna mukabil yazma konusunda yetenek fukarası yakışıklı Ercan Saatçi’ye bile Hayati Hamzaoğlu rolü biçildi. 

Çocukluğumdan beri bir gün olsun elimden düşürmediğim, bir sabah okumasam abdestsiz sokağa çıkmış gibi hissettiğim koca Hürriyet bile sporun kötü adamlarının yanında yer aldı. 

Şansal Büyüka ve diğerlerini saymıyorum. Onlar bu konuda yetenekli, yol yordam biliyor, hem nalına hem mıhına vurmayı; tavşana kaç, tazıya tut demeyi iyi beceriyor… 

Velhasıl şanlı Fenerbahçe’nin şanlı taraftarı,  

Bilmeni isterim ki, zafere giden yolda ezilen çiçekleri kimse umursamaz. Ta ki kendi bahçesindeki çiçeklerin üstünde tepinilene dek. Dilerim bir gün başka kötü adamlar da senin çiçeklerini ayaklar altına almaz. 

Dilerim bu, kötü adamların son zaferi olur. 

Sen her daim kazan şanlı Fenerbahçe. Ama gururla, onurla, şanla ve hilesiz… Ve de iyi adamlarınla… Mazinde olduğu gibi. 

Bu ülkenin stadyumlarında Baba Hakkıların, Metin Oktayların, Lefterlerin, Canların, Cemillerin, Şenol Güneşlerin sportmen ruhları; başarı için her yolu mubah görenlere galebe çalmadan Türk sporu hak ettiği yere gelmeyecektir, bilesin... 

Senin mazine gıpta ediyor, geçmiş şampiyonluklarını saygıyla selamlıyorum ey şanlı Fenerbahçe. 

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..