Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kazdağın'nda Garip Çoban

Kazdağın'nda Garip Çoban
 

Foto:Ş.ODABAŞI


Mitolojide, Kazdağları'nın (İda) çobanı Paris'tir.

Şimdiki gibi araziler, dağlar parsellenmediği için, kolay çobanlık yapmıştır.

Dağlara altın arayıcıları gitmediğinden, rahattır Paris Efendi.

"Şu tepe senin, bu dere benim" gezip durmuştur.

"Senin tarlan benim tarlam, onun bahçesi" gibi takıntılar olmadığından kolay olur elbette çobanlık.

Bende, yaz tatillerinde çobanlık yaptım.

Benim gibi keçileri, Mırtlaz Ali’nin ekine kaçırmamış. Berber Memadali gibi birisi, ardından baltayla koşmamıştır Paris’in.

İda’da elinde kırmızı bir elmayı, “hop hop hoplatırken, ” işleri bozmuştur.

Ortalığı karıştırmıştır.

Bir elmayı atmıştır, güzel hatunların üstüne.

Birde seslenmiştir.

“En güzele” diye. Basıp gitmiştir, andız ağaçlarının altına gölgede yanlamaya.

Hangi kadın, çirkinliği kabul eder?

“Elma benim olmalı. Çünkü en güzel benim.”

“Yok en güzel benim, senin burnun yamuk. Ben alacağım elmayı.”

“Hadi oradan, yaşı geçmiş şıllık.”

Al sana bir savaş.

Paris, karıştırıvermiştir, Kazdağları’nı. Yani İda’yı.

Tabii o zamanlar, ”Elmayı top top yapalım/Kızlara bahşiş atalım” türküsü yoktu.

Çoban işte, ne olacak.

Canı sıkılınca türkü söyleseydi.

“Troia Savaşları” olmazdı belki de.

*

Birde Kazdağları’nda kaz çobanlığı yapmış olan, “Sarı Kız” var.

Hani şu, Kazdağları’nın zirvesinden, elindeki su tasını uzatıp ta Akçay’dan su alan kız.

Bizim “Sarı Kız” kimi sevmiş biliyor musunuz?

Yenice’den Edremit Yöresine, çoban verilen yetim bir çocuğu.

Fakir ve kimsesiz yetim bir çocuk.

Bir köyün çobanı.

Çulsuzun teki. Senin neyine kız sevmek?

Çobana kız mı verilirmiş hiç?

Allahın baldırı çıplağı, ne anlar sevdadan?

“Sarı Kızı” babası, Edremit çukurunun en zenginlerine layık görürmüş.

Gönül bu, “ota da konar, ..da” demişler.

Garip çoban, ”Sarı Kızı” alamamış.

Edremit çukurunda da kalamamış.

Bir sevda vuslatsız bitip, yitip gitmiş.

Unutulmuş mu?

Unutulmamış.

*

Kazdağları’nda çobanlar bitmez. Her çobanın da ayrı bir öyküsü vardır. Çobanların sevdaları da bitmez. Çobanlar, kaval denilen müzik aletini icat etmişlerdir. Başka hangi meslek grubunun müzik aleti var?

*

Yenice’nin 1980’li yıllarda bir ses sanatçısı vardı.

“Mehmet Çelebi.”

Bir gün bana dedi ki;

“Hocam, Kazdağları ile ilgili hiç türkü yok. İçinde “Kazdağı” kelimesi geçen bir türkü duymadım.”

Araştırdım, bulamadım.

Mehmet Çelebi, ”Kazdağları ile ilgili bir türkü yapmak istiyorum” dedi.

Benim aklımda, asılı kaldı bu sözler.

Bir gün ilham perisi gelip kulağıma aşağıdaki sözleri fısıldadı. Müziğini de yaptım. Al sana “Kazdağları” ile ilgili bir türkü.

“Bilgi ile değil, duygu ile yapılan” bir türkü.

“Mehmet Çelebi, ” bu türküye bayıldı.

Sizinle sözlerini paylaşayım.

Siz bayılmayın.

Bu türkünün notalarını yazarım ben diyen varsa;

“Ben Kepez’deyim efendim.”

Beklerim çay içmeye.

*

KAZDAĞI’NDA GARİP ÇOBAN

Şu dağlarda yatamadım.

Yükseklerden bakamadım.

Bir güzelin derdi bende

Savurup ta atamadım

Söküp söküp atamadım

*

Şu dağlar duman olunca

Gönlüme hüzün dolunca

Ben bu yerlerden kaçamam

Şu gönlümde yar olunca.

Gönlümde yar yar olunca.

*

Kazdağı’nda garip çoban

Nerde senin köyün oban.

Ben o yâri alamazsam (saramazsam)

Beni adam diye sayman

Beni efe diye sayman.

*

Kazdağı’nın en tepesi

Kanatsız kuşun kafesi

Yel estikçe gelir bana

Nazlı yârin gül nefesi

*

Kazdağları bensiz olmaz

Benim gönlüm sensiz olmaz.

Yuvasına döner kuşlar

Benim gibi evsiz olmaz.

*

Kaz dağlara kaz dağlara

Mezarımı kaz dağlara

Ben o yâri alamazsam (saramazsam)

Şu derdimi yaz dağlara

Mezarımı kaz dağlara (Bu kıta nakarat)


Ş.ODABAŞI/20.05.2010/YENİCE

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..