Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '14

 
Kategori
Tarih
 

Kazım Karabekir Paşa

Kazım Karabekir Paşa
 

Türkiye gündemi adeta ışık hızıyla değişmeye başladı, hızla değişen konular, üzerinde durulması gereken mevzuları bile bir anda unutturabilecek hale geldi. Geçen haftaki gündemin üst sıralarında olan merhum Kazım Karabekir paşa ile ilgili tartışmalar bir anda son buldu.

Kazım Karabekir Paşa, Türk Kurtuluş Savaşının, Irak’ta İngilizleri bozguna uğratan Kut’ül  Amare’nin, Doğu Anadolu’da Ermenilere ve Ruslara karşı yapılan mücadelenin en önde gelen kahramanlarından olmasına rağmen sanki Türk toplumuna unutturulmak istenircesine, bu samimi vatanperver şahsiyetin üzerinde fazla durulmamış ve yeni nesillere gerektiği gibi aktarılmamıştır.

Paşa, sadece iyi bir asker ve kahraman değil, aynı zamanda edebi yönü takdire şayan bir münevverdir.  Kültür dünyamıza birçok kıymetli eserler kazandıran Karabekir paşanın; İstiklal Harbimizin Esasları, Ankara’da Savaş Rüzgârları, Birinci Dünya Savaşı Hatıraları, Kürt Meselesi, İttihat ve Terakki Cemiyeti, İstiklal Harbimizde Enver Paşa ve İttihat ve Terakki Erkânı, Hayatım, Edirne Hatıraları, İstiklal Harbimiz, Bir Düello Bir Suikast, Cumhuriyet Tarihi, Paşaların Kavgası, Paşaların Hesaplaşması, İzmir Suikastı, Ermeni Mezalimi vs. eserleri bulunmaktadır.

Askerliği kadar yazarlığı da kuvvetli olan Kazım Karabekir Paşa, özellikle Kurtuluş Savaşı ve sonrasında meydana gelen gelişmeleri kaleme alarak, tarihin çarpıtılmasına mani olması, bizlere bıraktığı önemli mirasları arasındadır.

Kütüphanemde bulunan 1935 basımlı “İtalya Habeş” adlı eserde, Paşanın Osmanlı coğrafyasına çok hakim durumda olduğu görülmekte, Afrika’da kaybedilen ecdat topraklarının nasıl kaybedildiği ve buraların yeniden ayyıldızla buluşması ihtimaline karşı gelecek kuşaklara, Habeşistan’ın (Etiyopya) tarihini ve sosyoekonomik yapısını aktarmaktadır.

Kazım Karabekir Paşa 1882 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş, aslen Karamanlıdır. Babası Mehmet Emin Paşanın vazife icabı Kastamonu, İskilip, Hakkari, Van,  Harput ve Mekke değişik yerlerde bulunması sebebiyle, Kazım Karabekir memleket insanını yakından tanıma imkânı bulmuştur. İlk Okul hayatı daha çok Van ve Harput’ta geçen Karabekir’in babası Mehmet Emin Paşa, görevli bulunduğu Mekke’de iken vefat etmiş, annesi Havva hanım 5 çocuklu aileye hem annelik hem de babalık yaparak evlatlarını en iyi şekilde yetiştirmeye gayret etmiştir.

Fatih Askeri Rüştiyesi’nden ve Kuleli Askeri İdadisinden mezun olan Kazım Karabekir sırasıyla, Harbiye ve Erkan-ı Harbiye mekteplerini bitirerek staj için gönderildiği Manastır’da eşkıya takibi ile görevlendirilir. Daha sonra Hareket Ordusu’yla birlikte İstanbul’a gelir. Çoğu Osmanlı zabiti gibi, vatanın selametinin tek yolu olarak düşünülen İttihat ve Terakki’nin kuruluşunda yer alır. Meşrutiyet ilan edildikten sonra da Edirne’deki 3 Fırka (tümen) kurmay başkanlığına atanacaktır.

1913’te Bulgarlarla yapılan savaş sırasında, cephaneleri ve erzakları tamamen bitip açlıkla mücadele ederken esir düşen Binbaşı Kazım Karabekir, 3 ay süren esaret sonrası hürriyetine kavuşur. Çanakkale savaşlarında da üstün başarı göstererek Miralay (albay) rütbesine yükseltilir.

Kazım Karabekir’in cephelerde gösterdiği kahramanlıklar sebebiyle şöhreti hızla yayılmış 29 Nisan 1916’da Irak doğusunda İngilizlere karşı elde edilen Kut’ül Amare zaferiyle doruğa çıkmıştır. Kut’ül Amare Savaşı, Hali Paşa komutasındaki 6. Türk Ordusu, kendisinden sayıca ve silahça üstün durumda olan İngiliz ordusunu perişan etmiştir. 40 bin İngiliz askerinin öldürüldüğü bu savaşta, 33 bin İngiliz esir edilmiş, İngiliz General Towshend’da Türk askerine esir olmuştur. Kut’ül Amare Fatihi olarak ta bilinen Kazım Karabekir bu savaşta 11. Kolordu komutanıdır.

Kazım Karabekir Paşa, diğer birçok paşanın aksine, katıldığı muharebelerden galip çıkmış ender kumandanlardandır ve Cumhuriyet kuruluncaya kadar cepheden cepheye koşmuştur. Osmanlı Devleti 1. Dünya Harbinde mağlup sayıldığı zaman o Tebriz’de idi ve karargâhının önünde Türk bayrağı dalgalanıyordu.

Doğu Anadolu’da yaşayan silahsız, savunmasız Müslüman halk, Ermenilerin eşi benzeri görülmemiş katliamlarına maruz kalmış ve 650 bini katledilmiştir. Batı ve güney illerine doğru kaçan Müslüman ahali yollarda perişan halde açlıktan ve Ermeni çetelerin saldırılarından bitip tükenmişken, yaralarını sarmaya ve yeniden istiklaline kavuşturmak için Kazım Karabekir Paşa ve bağlı birlikleri Ermenileri püskürtmeye başlamıştır.

Erzincan, Erzurum ve Ağrı’yı Ermeni zulmünden kurtaran Paşa, katliamdan kurtulan son Müslüman halkı da emniyete alarak Kars kalesini kuşatan Ermeniler üzerine saldırıya geçer. Kars kalesinde bulunan Ermeni ordusu Paşaya ancak 3 saat dayanabilir. Ermenilerin Kars’taki kaybı 1110’dur. Esir sayısı ise 1150’dir. Türklerin şehit sayısı 9, yaralı sayısı 47’dir. Kazım Karabekir Paşaya bağlı 5. Tümen ise Bingöl üzerinden Muş, Varto, Tatvan, Ahlat, Adilcevaz, Malazgirt ve Erciş’i Ermenilerden kurtardıktan sonra Van’ı da hürriyetine kavuşturmuş ve sınırlarımız dışına kadar kovalamıştır.

Kars kalesinde imha edilen Ermeni ordusu, Ermenilerin en büyük gücü olduğundan, burada ele geçirilen 337 top Ankara’ya gönderilmiş ve Yunanlılara karşı verilen İstiklal Harbinde bu toplardan azami derecede istifade edilmiştir.

Tebriz’deki karargâhına gönderilen çağrı ile İstanbul’a dönen Paşa, İstanbul’u işgal altında gördüğü zaman oldukça müteessir olmuş ve: “Bir İngiliz müfrezesi Türk bayrağını indirerek, İngiliz bayrağını asacaklardı. Mağrur kabarık bir İngiliz zabiti karşısında ıstıraplar içinde kıvranan bir Türk zabiti duruyordu. Ömrümde bu kadar acı duymamıştım. Bu feci manzara ve bu acı duygu karşısında, Tek dağ başı mezar oluncaya kadar uğraşmalı, kararını verdim” diyecektir.

Milli Mücadelenin mimarı Kazım Karabekir Paşa’dır. Dersek, mübalağa etmiş olmayız. Çünkü Karabekir’in askeri gücü ve uzun zamandır katıldığı bütün savaşları kazanmanın halk üzerinde oluşturduğu müspet tesir ile Erzurum Kongresinin altyapısını sağlamlaştırmış, halkın İstiklal Savaşına teveccühünü artırmıştır. Mustafa Kemal Paşaya, “Paşam ordumla emrinizdeyim”, diyerek, tek düzenli kuvveti de meclisin emrine vermesi, işgalci güçleri Anadolu topraklarından uzaklaştıran ana sebeplerden biridir.

Büyük zaferden sonra komutanlar arasında ayrılıklar oluşmaya başlamış, bağımsız Türkiye’yi kuran birlik ruhu sonra ermiştir. İzmir suikastı sanıkları arasında gösterilen Karabekir Paşa sanık sandalyesine oturtulur. Türk tarihinde sıkça rastlanan, “Devlete ve millete hizmet cezasız kalmaz” geleneği tekerrür eder. Paşa, bu tarihten itibaren polis gözetiminde olacak, 1939’da İsmet Paşa onu TBMM Başkanı yapana kadar devam edecektir.

Doğu Cephesi ve Kut’ül Amare Kahramanı Kazım Karabekir Paşa 1948’de vefat eder. Mekânı Cennet olsun.
Not: Resim Kut'ül Amare ve Kars Kalesi zaferinden sonra İstanbul gazetelerinde yayınlanmıştır. 

 
Toplam blog
: 65
: 3764
Kayıt tarihi
: 12.02.13
 
 

Ercişliyim. 2012 yılı içerisinde "Van Gölü Havzası ve Erciş Tarihi" 2015 yılında "Doğu ve Güneydo..