Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '11

 
Kategori
Futbol
 

Keçi Hiddink

Keçi Hiddink
 

Hiddink için yolun sonu görünüyor.


Öyle ya da böyle bir şekilde futbolumuz bir tunuvayı daha evinden takip etmek zorunda kaldı. İlk maça küfürler, tacizler, gereksiz sarı kartlar damga vurduğu için maçın eleştirisini taktik teknik analizini yapmaya luzum görmemiş; diğer olayları bu satırlara taşımıştım.

Realist bir tavırla futbolu bilen bilmeyen herkes Hırvatistan'da mucizevi bir skor beklemiyordu. Zaten öyle bir mucize 50 yılda bir oluyor onu da Galatasaray N. Xamax'ı 3-0'ın rovanşında 5-0 yenerek kullanmıştı.

Bu formalite maçında milli takıma gelmeyen gedikliler yerine oynayan diğer oyuncuların performanslarını görmek açısından iyi bir maç oldu. Almanya'da oynayan Ömer Toprak iyi bir stopermiş!!! bunu herkes görüyordu da nedense bizim teknik ekip görememişti. İsmail'in eksiklerine rağmen Hakan Balta'dan daha hızlı ve süratli olduğunu da gördük. Gökhan Töre şans verilirse takıma alışırsa ne kadar faydalı olacağının sinyallerini verdi. Takımın 3. sağ beki Serkan Balcı, Trabzon'daki gibi çalıştı, çabaladı formasını terletti. Sinan Bolat zor günde iyi iş çıkardı. Takım olarak mücadele etmeye çalıştık bu sefer. Yine de Hırvatların 3-0'ın rehavetiyle bizi fazlaca da zorladıklarına inanmıyorum.

Hiddink'in Anlamsız İnadı

Sahadakileri en azından mücadeleri için tebrik etmek gerkeiyor. Kolay değil o moral motivasyon ile sahaya çıkmak. Ama şu bir gerçek Hiddink ve ekibi hiç hazırlanmamışlar. Hırvatistan'ın teknik analizi bir yana kendi takımımızın analizini yapamamışlar. Hiddink amcanın bir inadı var. Ne olursa olsun 4-3-3 oynatmaya çalışıyor. Düşünmüyor ki bizim elimizde buna uygun futbolcu var mı ? O istiyor ki ileri üçlünün kanatlarında oynayan oyuncular gol pozisyonuna girsin, geri üçlüdekilerden biri ön libero oynarken diğer ikisi hucuma kalksın. Kanat bekleri sürekli hucuma çıksın.Güzel şeyler bunlar tabi. Hangi antrenör istemez ki..Ama bunu dünyada en iyi oynayan iki takım var. Biri Real Madrid diğeri Barcelona. Diğer 4-3-3 oynayanların ya kanatları iyi orta sahaları kötü ya da orta sahaları verimli kanatları da idare ediyor. Bizde ise hiç olmuyor.

Sisteme göre oyuncu tercihi yanlış, oyuncu tercihine göre sistem yanlış

İlk maçta Arda, Burak ve Hamit üçlüsü oynadı ileride. Anlatmaya luzum yok, sonuç ortada. Arda ileri üçlünün sağında solunda oynayıp sürekli gol atan bir oyuncu değil. Daha çok ortaya kaçmaya çalışıyor. Atletico Madrid'de hocası daha serbest oynatıyor. Zaten serbest oynatmasa da rot balansı ortaya çekiyor. Hamit deseniz ne zaman oynamış o pozisyonda merak ediyorum. Bayern'de de orta sahanın ortasında oynuyordu. Öyle çok da asisti olan golü olan oyuncu değildi.

Kaldı ki 4-3-3'ün asıl sıkıntısı her zaman orta sahadır. Eğer orta sahadaki oyuncular hucuma destek vermezlerse ilerideki üçlü ceza sahasının orada okeye dördüncüyü arar durur. Çoğalamazsınız, pozisyona giremezsiniz. Bakıyoruz milli takıma, Emre, Selçuk ve Hiddink'in şapkadan çıkan tavşanı Sabri. Bu üç futbolcudan hangisi hucuma destek verecek de geriye dönecekte orta sahanın yükünü kaldıracak. O kapasitede oyuncumuz yok. Bizim Türk orta sahalar hep kaçak oynuyorlar. "Aman yerimi kaybetmeyim. Aman yanlış pas vermeyim. İleri gidersem yorulurum." Eminim böyle düşünüyorlardır. Aynı sorunu Türkiye'de 4-3-3 oynamaya çalışan takımlarda da görüyoruz.

Kanat oyuncularımız aldıkları her topla içeri dripling yapınca defansın göbeğine oturdular. Hoş kafalarını kaldırdıklarında da ceza sahası içinde de oyuncu göremediler. Orta sahamız gelmediği için.

Bu ısrar niye ? Yardımcı Hocalar ne iş yapar ?

Teknik direktör maç oynanırken bile kendini yeniler. Duruma göre taktik belirler. Oyuncu dizilişini değiştirir. Oyuna müdahale eder. Ama bizim Hiddink amcanın "Keçi inadı" bitmek bilmedi. İlk maçta bile 3-0'dan sonra ikinci santraforu oyuna sokarken diğerini çıkardı. Onun kafasında hep 4-3-3 var. Takıntısı üst seviyede. Şu az önce biten maçta bile. Yahu maç bitmiş gitmiş hala düşünmüyor ki. Halil ile Umut'u yan yana oynatayım. Kendi bildiğini okuyor. Oyuncu değişiklikleri hep aynı,düşünce tarzı aynı.

Anlayamadığım nokta ise yanındaki yardımcı hocalarımız hiç uyarmıyorlar mı? Oğuz hoca demiyor mu; "Hocam çift santrafora dönelim şu ön liberoyu çıkaralım. Orta sahayı daha çabuk geçelim. Kanatlar ortaya yardıma gelsin. vs. vs." Yoksa Oğuz hoca sadece ısınan oyuncuları kulübeye çağırmakla mı görevli ? Gerekiyorsa kavga edersin. Tartışırsın. Adam iki maçta da aynı değişiklikleri yapıyor. Bizimkiler izliyor.

Son söz: En nihayetinde 0+0 elde var sıfır. Kendi ligimize, şike ve iddaname beklentisi içine döndük. Ama görünen o ki takıntılarıyla bu beyaz saçlı Hollandalı amca kariyeri başarılarla dolu olsa da bize uygun değil. Yarından tezi yok. Yeni bir teknik direktör bulunarak göreve başlatılmalı. Eğer bu adam yabancı olacaksa; Türkiye'de ikamet etmeli, bütün maçlar izletilmeli, yurtdışındaki oyuncularımızın maçlarını yerinde izlemeli, kendi teknik ekibini kurmalı (kesinlikle federasyon karışmayacak) ve bizi 2014 Dünya kupası elemelerine hazırlamalı. Şayet bu teknik direktör Türk olacaksa, şimdiden Allah yardımcısı olsun, akıl hocası çok olacaktır. Ben milli takım yükünü kaldırabilecek bir Türk hoca göremiyorum. Abdullah Avcı'ya da Ertuğrul Sağlam'a da yazık olur. Belki bir kaç yıl sonra onları düşünebiliriz ama şu anda onlar kendi kariyerleri için en doğru noktalardalar. Lütfen onları da harcamayalım. 

 
Toplam blog
: 106
: 1591
Kayıt tarihi
: 11.07.11
 
 

Metin ve haber yazarı ..