Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Keçi inadım tuttu! Seni seviyorum demeyeceğim işte!

Keçi inadım tuttu! Seni seviyorum demeyeceğim işte!
 

Bana ne! Bana ne! Keçi inadım tuttu! Seni seviyorum demeyeceğim işte!


Bu da benim en garip, en komik yanım herhalde... Ben kadınları çok seviyorum; sevmesine de... Hiçbirine seni seviyorum demedim, diyemedim daha... Bu nasıl bir işse?

Peki nedir bunun adı? Bileniniz var mı? Korkaklık mı? Hayır! Çekingenlik mi? O da değil... Peki kendine güvensizlik midir bunun adı? Hele o hiç değil... Çünkü ben, bugüne kadar en çok kendime güvendim.

Bak şimdi... Buradan dünyaya ilan ediyorum: Ey akıllı, ey duyarlı, ey güzel kadınlar! Hepinizi çok seviyorum. Haberiniz olsun. Ama hepinizi sevdiğimi rahat rahat söyleyebilen ben, bugüne kadar sevdiğim hiçbir kadınıma onu sevdiğimi söyleyemedim. İyi halt etmiş miyim?

Tabi bence böyle davranmamın en temel nedeni, kendimi farkettiğim günden beri, insanların duygularını sözlerinden çok, davranışlarıyla, yaptıklarıyla göstermelerine taraftar olmamdır.

Bir kadını seviyorsan, ona dokunurken gösterebilirsin duygunu... Öperken sevdiğini, yaydığın titreşim, ortama verdiğin elektrik, binlerce sözcüğün söyleyemediğini anlatır. İkiniz söz konusu olduğunda,  " Önce sen! " diyebiliyosan sevdiğine, o daha söylemeden, anlayabiliyorsan ne diyeceğini, o kendisini en çok senin yanında iyi, rahat, güvende hissediyorsa, varlığın varlığına güç katıyorsa sevdiğinin; ne gereği kalır ki seni seviyorum demenin...

Ama yok! Siz kadınlar, ille de duymalısınız değil mi " Seni seviyorum." cümlesini?

Kardeşim!... Güzel kadınlarım benim!... Kaçınıza söyledim ben; sözlerime değil davranışlarıma bakın diye?

Yalandan okşarken saçlarını, hırsla, şehvetle sıkıştırıp bedenini, oranı, buranı avuçlayıp, " Seni seviyorum yavrummm! " diye hayvani güdülerimle üzerine çullanıken ben; seni gerçekten seviyor muyumdur yoksa sadece bedenimin ateşini söndürmenin derdine mi düşmüşümdür?

Seni seviyorum derken ben; sevmediğin her şeyi yapıyorsam, seni gerçekten seviyor olabilir miyim?

Tamam, kabül... Tut ki sana: seni seviyorum dedim. Ama sen yanımdayken canımın çektiği her kadına bakıyor, hatta flörtöz tavırlar takınıyorsam, seni merak etmiyor, kıskanmıyor, umursamıyor; ama sırf sen istiyorsun diye, yeni yeni konuşmayı öğrenmeye başlamış acemi bir papağan gibi: " Seni seviyorum. " nakaratını tekrarlıyosam; ruhsuz ve dengesizce; hatta sırıtkan bir pişkinlik ve umursamazlığın zirvelerinde... Sırf o cümleyi söylüyorum diye; seni seviyor olabilir miyim?

Eeee!... O zaman mesele ne?

Seni deliler gibi sevsem de, asla " Seni seviyorum. " demeyeceğim aşkım. Taaa ki sen, seni ne kadar sevdiğimi anlamak için dudaklarım yerine gözlerime bakmayı öğrenene kadar. Taaaa ki sen, seni merak etmekten vazgeçip o sevgiden emin olana kadar.

Belki sen, seni ne kadar sevdiğimden hiçbir zaman emin olamayacaksın. O zaman ben de, hiçbir zaman, " Seni seviyorum. " demem; sebep olsa da son nefesime.

Sevgi benim, aşk benim, can benim, nefes benim...

Oh olsun sana işte! Seni seviyorum demeyeceğim. Keçi inadım tuttu! Seni seviyorum demeyeceğim işte!

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.
 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..