Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '15

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

Keçiboynuzunu ne kadar tanıyoruz ve değerini biliyoruz?

Keçiboynuzunu ne kadar tanıyoruz ve değerini biliyoruz?
 

Çoğumuz keçiboynuzunu raflardaki pekmezinden aktarlardan, son yıllarda bitkilerle tedavi amaçlı keçiboynuzu ürünlerini televizyonlarda anlatan ve tanıtan uzmanlardan, geleneksel tedavi aramak için gidilen aktarlardaki verilen bilgilerden tanırız. Baklagiller familyasından bir Akdeniz bitkisi olan keçiboynuzu ülkemizin Akdeniz kuşağında çalı ve ağaç formunda yetişen bir bitki türüdür. Harnup olarak ta bilinen baklaları yani meyveleri yenen bir bitkidir.

Tarihi belgelerde keçiboynuzuna M.Ö. 4000 yıllarında Mısır’ da rastlanmaktadır. Bir Akdeniz bitkisi olarak buradan Akdeniz bölgesindeki diğer ülkelere yayıldığı, iklime uyum sağladığı ABD ve Avusturalya’da da yetiştiği görülmektedir. Yabani formda ve kolay yetişmesi yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır.  Ticari değerinin artması kültüre alınmasına ve yeni çeşitler geliştirilmesine yol açmıştır.

Ülkemizde Akdeniz Bölgesinden Hatay’dan başlayıp Marmaris’e oradan da İzmir’e kadar ulaşan kıyı şeridi keçiboynuzunun doğal yetişme alanlarıdır. Ülkemiz keçiboynuzun yetiştiği şanslı coğrafyalardan biridir. Keçiboynuzu üretimi büyük ölçüde orman tali ürünleri arasında yer almakta ve orman köylüleri tarafından toplanmaktadır. Dünyada 200.000 hektar alanda keçiboynuzu üretimi yapıldığı, bununda 150.000 hektarının Akdeniz ülkelerinde olduğu belirtilmektedir. Ülkemizdeki üretim alanında 13.000 hektar olduğu ifade edilmektedir. Yıllara göre değişmekle birlikte dünya üretimi 320.000 ton civarında ülkemizdeki üretimi yaklaşık 15.000 ton olduğu, ihracatımızın ise 5000 ton civarında olduğu dile getirilmektedir.

Keçiboynuzu eski yıllarda şeker yerine ve yapılan tatlılarda kullanılırdı. Günümüzde beyaz şeker üretimi ve tüketiminin artması ile bu kültür büyük ölçüde kayboldu. Meyvesindeki zengin besin maddeleri ile insanlar ve hayvanlar için olduğu kadar bitkiler içinde önem taşımaktadır. Keçiboynuzunun meyvesi beslenmede olduğu kadar sanayide de kullanılan hammaddelerden biridir. Bilimsel adı 'ceratonia siliqua' olan keçiboynuzunun meyvesinin etli olan kısmı kadar çekirdeği de değerlidir. Çekirdeğinden 18 farklı etken madde elde edildiği belirtilmektedir. İçinde barındırdığı pinitol ve teofilin önemli kimyasal maddelerdir. Bu maddeler şeker hastalığı, astım ve solunum yolu enfeksiyonları tedavisinde kullanılan ilaçların etken maddesi bulunmaktadır. Meyvesi kalsiyum ve çinko bakımından zengin A,B, E vitaminleri ve fosfor, kolesterol ve kafein içermeyen bir üründür.

Keçiboynuzu tohumundan posasına çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Meyvesi doğrudan tüketildiği gibi işlenerek pekmez üretilmektedir. Lezzeti ve tatlandırıcı özelliği nedeniyle çikolata sanayinde ve pastacılıkta kullanıldığı gibi halk tarafından çoğunlukla meyvelerinden pekmez elde edilerek yaygın olarak tüketilmektedir. Unu pastacılıkta ve çikolata sanayinde kullanılmakta, çayı yapılmaktadır. Dondurmada kıvam artırıcı, reçel, marmelat, jöle, ilaç kapsülü üretiminde faydalanılmaktadır. Meyvesinin tohumundan zamk yapılmakta, kâğıt endüstrisinde değerlendirilmektedir. Posası hayvan yemi olarak hayvan beslemede, gübre olarak bitkisel üretimde kullanılmaktadır. Tabii yüzyıllardan beri halk arasında geleneksel tedavi amaçlı olarak yapılan birçok hastalığın tedavisinde önerilmekte ve kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları öksürük, astım ve nefes darlığına karşı tedavi edici ve testestoron artırıcı afrodizyak olmasıdır.

Keçiboynuzu tohumlarının doğada değişmeyen, eşit ağırlıklı ve dayanıklılığı nedeniyle tarih içinde pahalı taşların tartılmasında kullanılmıştır. Bunlar arasında bulunan elmasta karat ölçüsünün keçiboynuzu tohumundan geldiği belirtilmektedir. Nitekim Yunanca keçiboynuzu keration olarak bilinmektedir. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de hassas ağırlık ölçüsü olarak kullanılmış 16 keçiboynuzu tohumu bir dirhem (3 gr) olarak kabul edilmiştir. Diğer bir hikaye de keçiboynuzu İngilizcede “carob” olarak adlandırılmaktadır. İngilizce ve Almancada Yahya Peygamberin çölde ekmek olarak tükettiği meyve olduğu için St.Johns Bread Yahya peygamberin ekmeği olarak bilinmektedir.

Keçiboynuzu Akdeniz bölgesinde tümüyle yararlanılamayan potansiyel bitkisel üretim kaynaklarından biridir. Daha da önemlisi gübre, ilaç ve su istemeyen en kurak şartlara dayanıklı üretim maliyeti düşük bir bitkidir. Bu özelliği nedeniyle Afrika ülkelerine önerilen yetiştirme alanıdır. Ülkemizde de gerekli önem verildiği takdirde Akdeniz ve Ege’de yağış sorunu yaşanan alanlarda bile üretiminin artırılması mümkündür.

 

Keçiboynuzu ülkemiz için başta insan beslenmesi olduğu kadar hayvansal ve bitkisel üretimde kullanılabilecek besin maddesince zengin yem ve gübre kaynağıdır. Dünyada ve ülkemizde bilim çevrelerince yapılan araştırmalarda olumlu ve dikkati çeken sonuçlar ortaya konmuştur. Keçiboynuzunun insan ve hayvan beslenmesi kadar sağlığı ile ilgili değerlendirilme yöntemleri ile ilgili araştırmalar devam etmektedir. Son yıllarda dünyada ve ülkemizde sağlık konularındaki faydaları nedeniyle tanınmışlığı artan keçiboynuzu ürünlerinin tüketiminin artması bu konudaki araştırmaların önemini artırmıştır.

Keçiboynuzu üretiminden işlenmesi ve pazarlanmasına kadar tüm yönleriyle dikkate alınması gereken bir üründür. Bu konuda dış ticaret yapan çevrelerce üretiminin büyük bir kısmının yapıldığı Akdeniz Bölgesi için petrol kadar kıymetli bir ürün olarak tanımlanmaktadır. Keçiboynuzunun gereği gibi değerlendirildiğinde başta orman köylülerimizi ve çiftçilerimiz olmak üzere işleyen ve ticaretini yapanlara büyük gelir getirmesi mümkündür. Bu satırlarda kullanım alanlarını ve faydalarını tümüyle tanıtamasak bile keçiboynuzu ürünlerinin iç ve dış ticareti ile ilgilenen tüm tarafların ve de ülkemizin büyük gelir elde etmesi mümkündür.

Keçiboynuzu üretim ve pazarlama politikamızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Dünyadaki gelişmeleri takip ederek, bu yönde politikalar geliştirmeliyiz. Dünyada keçiboynuzu üreten ülkelerdeki gelişmeler dikkatle takip etmeli, gereğinde işbirliği yapmalı, bilimsel çalışmaları teşvik etmeli, ülkemizde keçiboynuzu ürünlerinin üretimini ve tüketimini, keçiboynuzu posasından üretilen gübre ve yemin kullanımını desteklemeliyiz. Keçiboynuzu ile tümüyle benzer özellikler taşımasa da Güney Kore’nin dünya markası olarak ortaya koydukları Kırmızı Ginseng üretim ve pazarlaması önemli bir örnektir. Güney Kore’nin Ginseng ’de izlediği üretim ve pazarlama yöntemi incelemeli ve uygulama imkânlarını araştırmalıyız. Akdeniz’in petrolü olarak ifade edilen keçiboynuzundan gereği gibi faydalanmanın yolu bulmalıyız.

  

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..