Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '07

 
Kategori
Eğitim
 

Kedi, köpek bir de kadın (devam)

Kedi, köpek bir de kadın (devam)
 

Şeyh, kendisini ziyarete gelen köylülere, bazlama, pekmez ikram etti öğle yemeğinde.

Öğretmen, böyle delik delik, özenle pişirilmiş bazlamayı ilk defa görüyordu ve ilk defa yemiş oluyordu.

Bazlama ve pekmezde sanki bir tılsım varmış gibi, köylüler, her bazlamaya ve pekmeze dokunuşta dualar okuyorlardı.

Şeyhin adamları, tüm konuklara birer buğday tanesi dağıttı. Bir buğday tanesi de öğretmene verdiler.

Bu buğday tanesinin şeyh tarafından okunmuş olduğunu, insanlara bolluk ve bereket getireceğini söyledi öğretmenin yanındaki genç...

Öğretmen, buğday tanesine baktı, köylülere baktı. Köylüler avuçlarında özenle tutuyorlardı taneyi. Öğretmen sessizce taneyi cebine indiriverdi.

Şeyh, köyüne toprak dam olarak, çok geniş bir cami yaptırmıştı. Son toplantı yeri burasıydı. Namazdan sonra şeyhin vaaz vereceği söyleniyordu.

Cami tıklım tıklım doluydu. Topluca namaz kılındı. Namaz sonrası şeyh konuşmaya başlayacaktı.

Genç öğretmeni parmağıyla gösterdi şeyh.

Yanına davet ediyordu. Bu öğretmenin köylüleri için büyük bir onurdu.

Öğretmen, davete uyarak şeyhin yanında ki, kabarık minderde yerini aldı.

Şeyh, kürtçe vaaz veriyordu. Öğretmen konuşmalardan bir şeyler anlamıyordu. Karşısındaki köylülerin hal ve hareketlerine dikkat ediyordu.

Şeyh konuştukça köylüler kendinden geçiyordu. Bazıları hafif hafif sallanıyor, bazıları gözlerini kapıyor. Bazıları da derin derin soluyordu...

Kalabalığın arasında köylüleriyle göz göze geliyordu öğretmen. Köylüleri çok mutlu gözüküyorlardı.

Konuşma epey uzun sürdü. Öğretmen, keşke bu konuşmaları anlasaydım dedi.

Topluluktan bazıları, kalkıp, şeyhin yanına geliyor, elini eteğini öpüyor, boynunu mazlum mazlum büküyor, sonra da oturan şeyhin eteğinin altına bir şeyler bırakıp, yerlerine dönüyorlardı.

Öğretmen, şeyhin eteğinin git gide kabardığını görünce dikkatini oraya toplamaya başladı.

Sıra, öğretmenin köyünün muhtarına gelmişti. Muhtar, öğretmenlerinin şeyhin yanında olmasının rahatlığıyla, şeyhin elini eteğini öptü. Şeyh sanki diğerlerinden daha fazla ilgi gösterdi muhtara. Öğretmen her şeye dikkatli dikkatli bakıyordu. Muhtar cebinden çıkardığı bir deste parayı boynunu bükerek şeyhi eteğinin altına sokuverdi.

Öğretmenin gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Daha önce dikkat etmemişti. Her gelenin şeyhin eteğinin altına sürdüğü paralarla şeyhin eteği şiştikçe şişmişti.

Kubarmış hindilere dönmüştü.

Köylülerin yolda topladığı paralar şimdi şeyhin etekleri altındaydı.

Öğretmenin içi cız etti. Yirmi lira olan parasının on lirasını yardım için, yolda muhtarın mendiline atarken, on lirasının şeyhin etekleri altına girmesinden, büyük rahatsızlık duydu, terlemeye başladı.

Öğretmenin kendisi de, diğer kardeşlerinin okuması için ekonomik bir umuttu. Parasının böyle bir yere gitmesinden üzüntü duydu.

Şeyh ziyareti bitmişti.

Güneş yavaş yavaş yükseliyordu.

Köye dönüş hazırlığı başladı.

Öğretmen, şeyhin köyünde de kedi, köpek görmemişti. Hiçbir kadın da görmemişti.

Öğretmen köylüleriyle, köylerine dönmek için yola koyuldular.

Öğretmen düşüncelere dalmıştı. Köylülerin, mutlu şen şakrak hallerine cevap veremiyordu. Köylüler öğretmenle daha çok ilgileniyorlar. Fakat öğretmen bir türlü kendini toparlayamıyordu.

İçinden durmadan, "Kedi, köpek bir de kadın" diyordu.

İçinde bir şeyler kırılmıştı. Umutsuzluğu yenmek istiyordu. Kolay kolay pes etmek istemiyordu.

Hem öğretmeni, hem müdürü olduğu, okuluna ilk kez kız öğrenci kaydetmek istiyordu.

Bakalım öğretmen pes edecek mi?

Devamı yarın....

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..