Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '07

 
Kategori
Eğitim
 

Kedi, köpek bir de Kadın (devam)

Kedi, köpek bir de Kadın (devam)
 

Şeyh dönüşü, kız öğrenci yazma çalışmalarını hızlandırdı öğretmen.

Bunu ne pahasına olursa olsun, başaracaktı. Yoksa yaptığı, yapacağı işlerin bir anlamı olmazdı.

Okullar açılalı, on gün olmuştu.

Öğretmen beşinci sınıftan, iki büyük öğrenciyi yanına alarak ev ev dolaşmaya karar verdi.

Hangi eve varsa, bizim kızımız yok diyorlardı. Öğretmen yanındaki öğrencilere de soruyor, onlarda her defasında başlarını eğiyorlar, hiçbir cevap vermiyorlardı.

Köyde de ortalıkta hiç kız çocuğu görünmüyordu. Hepsini saklamışlardı.

Köyde kedi, köpek yoktu. Şimdi bu yoklara kızlar da eklenmişti!

Öğretmen ev ev gezmeyi yarıda bıraktı. Bu böyle olmayacaktı.

Elli beş öğrencisine, kızların okula gelmesi konusunda ikna edici , biraz da yalvaran bir konuşma yaptı öğretmen.

Şimdi okul çağında olan kız kardeşlerinizin isimlerini yazdırın bana, dedi öğretmen.

Öğrenciler biraz tereddüt ettiler, birbirlerine baktılar. İstekli oldukları belliydi, fakat hiç biri bunu önce yapmış olmak istemiyordu.

Öğretmen, muhtarın oğluna kız kardeşinin adını sordu. Muhtarın oğlu gülümseyerek, biraz da sevinerek kız kardeşinin adını söyleyiverdi.

Yol açılmıştı. Diğer öğrenciler de kız kardeşlerinin isimlerini yazdırdılar. Birden sayı on iki olmuştu.

Yarın, herkes kardeşinin elinden tutup, okula getirecek dedi öğretmen. Getirmeyen ceza alabilir diye de öğrencilerini korkuttu !

Sabah erkenden kalktı. Çok heyecanlıydı. Yeni bir gün başlayacaktı. Bir kız öğrenciyi bile okulda görmek onu mutlu edecekti. Her erkek öğrencinin, kız kardeşinin elinden tutarak okula getirdiğini düşleyip duruyordu. Gözlerini köyden yana dikmiş öğrencilerinin gelişini bekliyordu.

Öğrenciler okula gelmeye başladılar, öğretmen çok uzaklardan onlara bakıyordu.

Evet evet bir kız öğrenci geliyor diye sevinmeye başladı

Öğrenciler yaklaşınca yanıldığını anladı. Umutla son öğrencinin gelişine kadar bekledi. Hiç biri, kız kardeşini getirmemişti.

Teker teker sorguladı öğrencilerini. Hepsi bir bahane uydurdu. Öğrencinin biri, açıklıkla söyledi, "kız çocuklar okumazmış, günahmış öğretmenim" dedi.

Öğretmen, kendisini kırk kişinin içinde saymadıkları halde, Cuma namazına gitti. Muhtara da namazdan sonra köyün ileri gelenleriyle konuşmak istediğini söyledi.

Muhtar, hocam vazgeç bu kız çocuk yazma işinden, rahatına bak. Zaten öğretmenler buraya gelirler bir iki yıl sonra tayinleri çıkar giderler. Sende keyfine bak, okulu her zaman açmasan da olur dedi.

Öğretmen şaşırıp kaldı, bir kez daha muhtarın sözlerine...Öğrencilerin her gün ders bitiminden sonra sordukları " öğretmen, yarın okul var ?"sorusu da cevabını bulmuş oldu...Benden önceki öğretmen istediği zaman ilçeye gider, istediği zaman gelirmiş...

Öğretmen, Namaz sonrası toplantı için, ısrar etti. Ses tonunu biraz da sertleştirerek, kızını da kayıt ettiğini söyledi muhtara.

Muhtar kızardı, hafif sinirlendi, köyünün öğretmenine bir şey diyemedi. "Peki hocam, ben köylüye söylerim, konuşursun, onlar kızını gönderirlerse ben de gönderirim" dedi.

Namaz sonrası köyün ileri gelenlerinden on kişi, cami avlusunun taşlarına oturarak toplantıya katılmış oldular.

Öğretmenin konuşması sık sık "yok hayır" sözleriyle kesiliyordu.

En fazla itiraz eden de her yıl hacca giden üç evli, elli yaşlarında, diğer köylülere göre daha şık ve temiz giysili biriydi.

Köylülerden biri:

-Hocam, bizim kadınlarımız, köyden dışarı çıkmazlar. Şehir yüzü gören kadın yoktur. Okula gidip de ne yapacak, gazete mi okuyacak?

Köylülerin hepsi kahkahaya boğuldu. "He valla doğru gazete mi okuyacak" diye tekrar ettiler.

Bir başka köylü:

"Hem kız erkek birlikte okuyamaz, dinimize uygun değil" dedi.

Hep birlikte: " He valla doğru söylüyor" dediler koro halinde.

Köyün, tutma imamı bir kaç konuşmayı dinledikten sonra gitmişti. Köyün muhtarı hiç konuşmuyordu.

Köylünün biri de öğretmene acıyarak bakıyor, gözleriyle destek ve cesaret veriyordu.

Orta yaşlı, sakalı bir köylü: "Şeyhimiz ne der bu işe" diye bir laf attı ortaya.

Her yıl hacca giden köylü, genç adama bağırdı. "Şeyhimizi katma bu işe" dedi.

Muhtar ilk kez konuştu, "Şeyhimiz bu işe karışmaz" dedi. Köylülere göz ederek, kafasını sallayarak.

Öğretmen muhtara döndü ve "senin kızını okula yazdım. Pazartesi günü okula göndereceksin, göndermezsen benim bu köyde görevim bitmiş olur, alır bavulumu giderim." Dedi.

Öğretmen, bunu nasıl söylediğine kendisi de şaşırdı. Yüzüne de bir sertlik kondurmuştu.

Köylüler kendi aralarında bir tartışmaya girdiler, her kafadan bir ses geliyordu. Öğretmende onları izliyordu. İçinde anlamını bilmediği bir rahatlık vardı. Sanki olumlu bir şeyler olacakmış hissine kapıldı.

Hacı, yumuşak, ikna edici bir ses tonuyla "Hocam biz fakir insanlarız, fazla bir gelirimiz yok. Bizde, çocuk çok. Biz ancak erkek çocuklarımıza önlük, yaka, defter, kalem alabiliriz. Kız çocuklarımıza verecek paramız yok." dedi.

Köylüler hep bir ağızdan "He valla Hacı doğru söylüyor" dediler mutlulukla...

Öğretmen, "Peki sebep buysa, kız öğrencilerin tüm masraflarını ben karşılıyorum. Buna da huzurunuzda söz veriyorum" dedi.

Şaşırma sırası köylülere gelmişti. Birbirlerinin yüzüne baktılar. Uzun bir sessizlik oldu, -Kendi kurdukları tuzağa düşmüş gibiydiler.-

Öğretmen, muhtara, Hacı’ya ve diğer köylülere dönerek çocuklarınızı Pazartesi günü bekliyorum. Onların tüm masrafını ben karşılayacağım dedi.

Hacı, kekeleyerek tamam hoca, ben sözümde duruyorum. Kızımı göndereceğim dedi. Muhtarda da bir rahatlama görülüyordu.

Öğretmen sevinçle okulunun yolunu tuttu.

Yoldan geçerken, yaşlı bir kadın, elinde üç yumurta ile bekliyordu. Gülümseyerek, öğretmenin avuçlarına yumurtaları eli değmeden bırakıverdi.

Okul yolunda, su taşıyan genç bir kadın öğretmeni görünce, öğretmenin önünden geçmemek için durdu ve yüzünü ters  dönerek bekledi.

Öğretmen, mutlu şekilde okula gelip, sınıfına girdi .

Pazartesi gününü heyecanla beklemeye başladı

Bakalım, Pazartesi günü ne olacak.

Arkası yarın...

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..