Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kedi esirgeme kurumu

Kedi esirgeme kurumu
 

Bizim ailenin kedilerle haşırneşir olma hikayesi, yaklaşık 21 yıl öncesine dayanır. O yıllarda taa Afşin'den yavru iken alıp getirdiğim, Goya ile yavrusu Geyşa'nın hikayesi en az 15 yıllıktır ki; onu anlatmak çok uzun sürecektir.

En son Geyşa’nın ölümü ile hayvan maceramız bitti deyip kızımla güzel bir tatil yapmıştık. Şimdi bu cümleye takılacaksınız ama, her hayvan büyük bir sorumluluk istiyor. Eğer bir hayvanı eve alıyorsanız çok iyi düşünmek gerekiyor. Önünüzdeki yıllar boyunca, hiç büyümeyen bir çocuk bakıyorsunuz demektir.  Geyşa’nın ölümü ile yaşadığımız üzüntüyü atlatamadan, Kıbrıs'taki oğlumun oradan bir yavru bulup bu yavruyu da biberonlerla besleyip buraya getireceğini nereden bilelim. Silvester adlı yavru orada büyüyedursun, bizim İstanbuldaki evin arka terasında kedi uygarlığı yaşanmaktaydı. Çatılar arası yolgeçen hanına dönen balkonda, zaman zaman kedi ikameti oluşmakta eğer kovalamazsak, iyice mekanı sahiplenmeye kalkmaktaydılar.

İnanın kedilerin hepsi ayrı karakterde ve huyları birbirlerinden farklı. Yavrularına olan ilgileri sevgileri. birbirlerine olan davranışları insanlara benziyor. İnsanların kıskançlık, sevgi ilgi gibi özelliklerini almışlar. Ama insanlar kadar kötü olmadıklarını söyleyebilirim.

Yine bir mart ayı sonucu, bizim terasa gelen anne ve iki yavru kedi belirgin özellikler gösteriyordu. Kedinin iki yavrusu vardı. Biri ile ilgileniyor durmadan emziriyor, diğeri ile ilgilenmiyordu. Bir tanesi üvey evlat gibiydi. Anne kedi, ara ara yavruları kaybolunca benden imdat istemeyi biliyordu. Bir gün sevilen, tercih edilen yavru kayboldu. Anne kedi delirdi sanki, bulunamayınca da bizim terası terkedip gitti. tabi bize de diğer kediyi bırakarak.....

Bu kedi, güzel dişi bir tekirdi. Yüzü kare şeklindeydi. Kedisever bir arkadaşım adını dörtgen koyunca, bu geometrik ad üstüne yapışıp kaldı. Eve ve kendimize bağlamak istemediğimizden Biz dörtgene balkonda bakmaya başladık. Havalar soğumaya başladı ve kış geldi. Bir gün çok soğuk bir havada kıyamayıp dörtgeni eve aldık. Bir yıla kalmadan oğlumda Silvesteri bize getirdi. İki kedi birbirlerini görür görmez anlaştılar.

Aradan üç yıl geçti. Zaman zaman bizim balkondan kediler gelip geçtiler.

Bu yaz balkonumuz yine hareketli geçti.Yazın başında sarman bir kedi yavrularını bize bırakmaya kalktı yine. Neyse sonunda bir kedi kaldı. yaklaşık dört aylık olan beyaz ve tekir karışımı bu kediyi beslerken, Sokakta anneyi yine hamile görmeyeyim mi?

Başımız geleceği biliyorduk sanki. Kesin bu kediler haberleşiyorlar, burada oturanlar kedilere iyi bakıyor diyorlardı. Bir gün baktık ki; sarman kedi ağzında yavru taşıyor. Ortadan kaybolurken bir yavruyu bizim balkona hediye bırakmış. Sabah kediyi görünce kızım bir çığlık attı ve hepimiz koştuk. Ancak zor kımıldayabilen bir tüy yumağı vardı yerde. Yürüyemiyecek kadar minik bir yavruydu.

O gün bayramdı. veterinerler kapalı. bakmazsak yavru ölecek. Ben ve çocuklar harekete geçerek, sulu ve ılık süt hazırladık. Minik yavrunun damla damla ağzına süt verdik. Daha sonra bizim gibi hayvansever bir komşumuz kedi biberonu verdi. onunla beslemek daha kolay hale geldi. Bugün gelişinin dördüncü günü. Ayaklarımızın dibinde koşturuyor, canlandı . Beni annesi sanıyor. Keşke o vefasız annesini bulup yanına götürebilseydik.

Bu kediler bizim balkonu cami avulusuna çevirdiler. Acaba balkonumuzu kedi esirgeme kurumu filan mı sanıyorlar. Terastaki diğer dört aylık diğer kedi, yavruyu kıskanıp tıslamakta evdeki kediler ise gayet normal davranmaktalar. Hele Silvester'e göre tüm kediler onun dostu....

Ya bizim aile, tüm hayvanlara kıyamıyoruz. bahçemiz olsa, evimizi çiftliğe çevirirdik eminim.

 
Toplam blog
: 6
: 538
Kayıt tarihi
: 07.08.08
 
 

1968-69 dönemi İZMİR Eğitim Enstitüsü resim bölümü mezunuyum. Öğretmenlik dönemimden sonra ressam ol..