Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '13

 
Kategori
Sinema
 

Kelebeğin Rüyası

Kelebeğin Rüyası
 

"Bir güzele güzelliğini söylemek isterdim

  Aynalardan evvel

Bir güzelle yaşamak isterdim güzel güzel"

Muzaffer Tayyip Uslu 1 Haziran 1941

Ermiş rüyasında kelebek olduğunu görmüş..ve düşünmüş "ben insanım da rüyamda kelebek olduğumu mu gördüm..yoksa kelebeğim de şimdi rüyamda insan oluğumu mu görüyorum".

Kelebeğin rüyasını izlerken tanıdım Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur'u. Film  1940'lı yıllarda geçiyor. Behçet Necatigil'in iki öğrencisi olan şiire, edebiyata tutkun iki gencin MUHTEŞEM öyküsü.

Bir rüya gördüm filmi izlerken ilk sahnesinden itibaren öyle bir alıp götürüyor ki kah güldüm, kah gözyaşlarım sel oldu giti. Duygusuz olduğuma karar vermiştim son yıllarda salya sümük ağlanılan filmler de akmayan gözyaşlarımın yüzünden. Ancak öyle değilmiş boğazım düğüm düğüm izledim filmi, engel olamadığım gözyaşlarımın eşliğinde. Gözyaşlarım muhteşem dostlukları için di, gözyaşlarım inanılmaz insanlıkları için di, göz yaşlarım yaşam sevinçleri içindi, sevgi dolu yürekleri için di.

Zamanın en illet hastalığı veremin pençesinde iki genç  bu hayatta çok vakitleri yok  verem, o zaman alıp götürüyor insanı. Ancak öyle tutkuları var ki  hani hiç ölmeyecek  gibi yaşıyorlar, öyle şiir yazıyorlar, öyle edebiyatın her dalındalar. Dostluğu, kardeşliği, aşkı  öyle bir yaşıyorlar ki her şeyin farkında olarak.  Kısacık ömrün içine tüm güzellikler böyle mi güzel sığdırılır. Bir film de bir senaryo böyle güzel mi yazılır. Ya oyuncular inanın söz yok anlatmaya tek kelime ile muhteşemler.

Film de görüntü, müzikler, oyunculuk, öykü kusursuz. 

Çok sevdim fimi ve muhakkak bugüne kadar izlemediyseniz gidin izleyin.

Kelebeğin rüyasını yaşayın. Yaşamı ve insanları sevmek ne demek belki biraz cık ipucu veriir.

Mülkiyet Kanunu ile tanıştım filmin ilk sahnesinde.   Sadece bir kaç sahnelik anlatımla o dönem de yaşanan bir yaşanmışlığın  gerçeği bu kadar kısa an da bu kadar mı iyi anlatılır film için de film gibiydi Yılmaz Erdoğan'a hayran kaldım. Güney doğu ile sınırlı hikayeler den oluşan filmler ile tanıdım sinemada kendisini ancak bu film bence kendisini aştığının kanıtı.

Bu film gerçek bir kültür mozaği olan Türlkiye'nin hayat hikayelerinin sadece bir bölge den ibaret olmadığının kopyala yapıştır misali dizi ve film çekenlere de ibret almaları gereken bir örneği. 

 Rüştü`den Gelen Mektup 



- OKTAY RİFAT`A-

Önce bütün şairlere selam
Sonra şunu söylemek isterim
Ölüm hiç te güzel değil
Ne sabah var ne akşam

Sokakların ellerinden öperim
Bana yaşamasını öğretmişlerdi
Dost olsun düşman olsun
İnsanlara iyi günler dilerim

Söyle sarı saçlı daktiloya
Ben yokum artık
Vefasız dostlara hatırlat
Kimseye kalmaz o dünya

Nasıl unuturum güzeldi yaşamak
Fakat hakkı varmış Oktay`ın
``Hatıralar da dal istiyor
``Kuşlar gibi konacak`` 

Muzaffer Tayyip Uslu

  

  MEMNUNİYET

Benden zarar gelmez
Kovanındaki arıya
Yuvasındaki kuşa;
Ben kendi halimde yaşarım
Şapkamın altında.
Sebepsiz gülüşüm caddelerde
Memnuniyetimden;
Ve bu çılgınlık delicesine
İçimden geliyor.
Dilsiz değilim susamam
Öyle ölüler gibi
Bu güzel dünyanın ortasında

 

 

 

 

 

 

    Rüştü ONUR

 

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 44
: 1082
Kayıt tarihi
: 03.07.07
 
 

Seyahat etmeyi, doğada yürüyüş yapmayı, yazmayı, çizmeyi, boyamayı, fotoğraf çekmeyi, annemin yap..