Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '07

 
Kategori
Bilim
 

Kelebekler özgür müdür?

Kelebekler özgür müdür?
 

Dersimiz Matematik, konumuz önermeler çocuklar. “Ne anlıyoruz önerme sözcüğünden? ”

Nilay : “Öneri sözcüğünden geliyor diyebilir miyiz? ”

Esengül: “Önerme sanki olumsuz bir şey bildiriyor gibi geliyor.”

Eren: “Yeni bir fikir ortaya koymak mı? ”

Aslı: “Önerme deyince aklım karışıyor, ne diyeceğimi bilemiyorum.”

Aydın: “Bir örnek verebilir miyim? 'Bu gün hava yağmurlu' tümcesi önerme olabilir mi? ”

Sevgi: “Peki, 'Kelebekler özgür mü? ' tümcesi için önerme diyebilir miyiz? ”

Sedat: “Bence diyemeyiz, bir şey önermiyor. Sadece soruyor.”

Sevgi: “Neden ben kelebekleri çok seviyorum ve onların kısa bir ömürleri olduğu için üzülüyorum. Evet, bu tümcenin bir soru tümcesi olduğunu da biliyorum.”

“Evet, çocuklar önerme ile ilgili bilgimizin olduğu bir gerçek. Zor olan bildiğimiz birçok şeyin tanımını yapmakta zorlanmamız. Şimdi önermeyi tanımlasak nasıl tanımlarız? ”

O zamana dek sessiz olan Tuğçe: “Aydın'ın örneği bir önerme, Sevgi'ninki ise önerme değil.”

Sinharip: “Şöyle diyebilir miyiz? Yanlış ya da doğru bir yargı bildiren tümcelere önerme denir.”

Tuğçe: “Ben Sinharip’in tümcesini Kesin olarak doğru ya da yanlış bir yargı bildiren tümcelere önerme denir, biçiminde söylesem daha iyi bir tanım olmaz mı?

“Çok doğru bir tanım olur. Mutlaka; kesin olarak doğru ya da yanlış bir yargı bildiren tümceler demek gerekmektedir. Demek ki Sevgi’nin tümcesi doğru ya da yanlış bir yargı bildirmediği için bir önerme değildir.”

Bu gün bahçemin en nadide çiçeklerini anımsadım. Hepsi o denli çok ki...

Sınıfa girdim, yer yerinden oynuyor. Sessizce kapıda duruyorum. Bakalım beni ne zaman fark edecekler. Sesler yavaşladı, herkes yanındakini uyardı ve sessizce ayağa kalktılar, benim tepkimi bekliyorlar. Ben bir kez daha onlara sevgiyle baktım: “Günaydın. Görüyorum ki hepinizin sesi çok yüksek çıkıyor. Oysa benim sesim bu denli çıkıyor. Henüz ameliyat oldum ve sesimin daha yüksek çıkması olanaksız. Şimdi anlaşalım ben bu ses tonuyla siz de benim sesimin tonu kadar bir sesle konuşacaksınız. Beni duyuyorsunuz ben de sizi duyacağım. İnsanın kendini anlatması için başka yollarda var yüksek sesle bağırmanın dışında. Hepinize teşekkür ediyorum ve iyi dersler diliyorum.” O sınıfta bir daha hiç gürültü olmadı ve ben onları unutmadım. Duygu, Ayşe, Murat, Serdar ve diğerleri...

Dersin tam ortası sınıfta bir kıyamet koptu. Alpaslan’la Ozan birbirine girdi. Teneffüste birbirleri ile kavga etmişler. Derste de karşılıklı el, göz hareketleri yaparken Ozan Alpaslan’a hücum etti. İkisini birbirinden ayırdım. “Çocuklarınız için okul anıları biriktiriyorsunuz sanırım. Bu davranışlarınız devam ederse sizi daha sonra hiç anımsamayacağım. Doğal olarak bu sınıftaki arkadaşlarınızın birçoğunu da”... Yılsonu geldi, o sınıfla son dersimiz Serhat ayağa kalktı: “Bizi anımsayacak mısınız? Bütün yıl boyunca arkadaşlarımızla “ Sizi anımsamayacağım, ben de hiç iz bırakmadınız” cümlenizi tartıştık. Bizi anımsayacaksınız değil mi? ” Oysa onları unutabilir miyim?

35 dakikadır ön sırada konuşan Ahmet Balkaş’a “Yeter artık, 35 dakikadır gözünün içine bakıyorum beni dinlemen için. Sen hiç oralı olmuyorsun sürekli konuşuyorsun.” Dediğim de onun bana “Siz sürekli konuşuyorsunuz, ben size bir şey diyor muyum” diyen sesini.

10 Motor B sınıfında ki Mecit’in “Siz bizim her türlü sorunumuzla uğraşmak zorundasınız. Siz bizim annemiz gibisiniz” dediğini ve annesinin bir gece uykusunda öldüğünü duyduğumda kahrolduğumu.

Ben dünya bahçesinin en nadide çiçekleriyle geçirdiğim 36 yılımı nasıl unutabilirim.

Onların sevgileri yürekciğimin içinden hiç eksilmedi ki...

Çarpım tablosunu unuttuğu zaman nasıl da mahcup olup üzüldüklerini...

“Evet, bu gün denk önermeleri inceleyeceğiz.” Diye başlayıp verdiğim örnekleri nasıl da günümüze uyarladıklarını nasıl unutabilirim.

“Tüm insanlar yasalar karşısında eşittir. Öğretmen Ali, Doktor Gülderen, Tüccar Hamza, Milletvekili Hüseyin, Mühendis Yaşar, Müteahhit Beşir birer insan olduklarından yasalar karşısında eşittir.” Dediğimde kulaklarımda yankılanan itirazlarınız. “Hayır, milletvekilini dokunulmazlığı var, müteahhit çürük bina yapar ceza alamaz, tüccar vergi ödemez kimse hesap sormaz. Bu örnekte bir yanlışlık var. Tamam, bulduk, doğruluk değeri sıfır bu önermenin, yanlış bir önerme” diye bağıran sesleriniz.

Güzel Fatma’nın ÖSS de başarılı olamayınca pes edip evlenişini unutmam mümkün mü? ”Ah öğretmenim bana çok kızacaksınız ama ben de Kocaeli Üniversitesi Ev Hanımlığı Bölümü'nde karar kıldım” diyen billur gibi sesin ardındaki buğulanan gözleri...

Kelebekler özgürdür, sizler de kelebekler kadar özgür olun. Kanadınızı bir çırptığınızda dünyanın başka bir yerinde fırtınalar oluşsun.

Siz ki, dünyanın en güzel bahçesinin nadide çiçekleri, renkleriniz öylesine güzel, her dem daha mı coşkulu açıyorsunuz, yoksa bana mı öyle geliyor.

Sizi hep anımsayacağım.

Öylesine çoksunuz ki,

benim yaşamımın hiç sönmeyen ateşisiniz.

Siz bir çiçek ,
siz bir kelebeksiniz,
siz bahçemde sabahları beni en güzel melodileri ile uyandıran kuşlarsınız,
siz güneşsiniz dünyamı hep aydınlatan,
siz öyle görkemlisiniz ki,
dünyayı yerinden oynatırsınız... 24 Kasım 2005

 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..