Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '13

 
Kategori
Dünya
 

Kemal Derviş'ten Ali Babacan'a uzanan yol

Kemal Derviş'ten Ali Babacan'a uzanan yol
 

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yrd. Ali Babacan


Bence Kemal Derviş'e hayır dua etme süremiz doldu, desem yeridir. Çünkü yanlış uygulanan neoLiberalizm 1980’lerde dillerden düşmeyen ancak bütün umutları ve tasarrufları çar çur olunan, toplumun en kalabalık kesimini oluşturan o anlı şanlı ‘orta sınıfı’ yedi bitirdi. 2010’lu yıllarda da bu sancılar değişik biçimlerde şiddetini arttırarak devam ediyor gözlemlerime göre. Boşanmalar, suçluların artması, terör saldırıları, aile içi şiddet, işsizlik, çoğu emeklinin çalışmak istemesi, kaçakçılık ve kayıt dışı ekonomini yanında mahpusların çoğalmaya başlaması özlemi çekilen ‘zengin bir hayat kurmak’ ya da ‘refah içinde yaşamak’ gibi özlemler günden güne yerini karamsarlıklara bırakmıyor mu?

Şimdilik doğal gaz, tüp gaz, içme suyu, ulaşım, okul harçları, ekmek, apartman aidatı, mahkeme harcı, bina vergisi, tapu harcı ile inşaat malzemelerinde artış yok ise de hububat, bakliyat, sebze ve meyvelerdeki yüksek artışları görmezden gelmediğinizi sanarak yaklaşmakta olan sıkıntılı günlerli bildirmek istiyorum.

İşsiz sayımız 20 milyona yakın değil midir?

Oysa işsizlik, yatırım, borçlanma, küresel pazara teslimiyet, kur düzenlemeleri, emperyalizmin askeri, sınai ve ticari sinsiliği, konut piyasası, arsa spekülosyanu, her alanda ödenmesi zorunlu faiz uygulamaları, iktidarların yeni zengin yaratma çılgınlıkları, soygun bankacılığı, hukukuk eşitlikten uzaklaşması, seçilmişlerin yakınları ile birlikte kendi çıkarları için her yolu mubah görmeleri ve Terör Örgütü ile AB'nin demokratikleşme paketi gibi araçlar yolu ile dayattığı ayrımcılık ve bölünme propagandaları gibi onlarca sarmal bu toplumu günden güne germektedir. Gizlenmek istense bile bizdeki işsizlerin sayısı en az on milyon (10.000.000)’dur benim gözlemlerime göre. Bu sayıya çalışmak isteyen en az beş milyon ev kadını ile sekiz milyon emeklinin geçinemeyen yarısını da eklediğimizde çıkan sonuç sanırım aile içi huzursuzluklar yanında başta hırsızlık olmak üzere nice suç eylemlerinin artmakta olduğunun kanıtı değil midir?

Ne ki her şeye rağmen işsizlerimiz ile bakıma muhtaç olan yurttaşlarımıza yönelik olarak gösterdiğimiz maddi ve manevi dayanışma onların daha büyük sıkıntılara girmesini önlemektedir. Ancak bilelim ki onların bu durumu kimi müsebbiplere gece gündüz saydırmalarını, giderek çoğalan yeni zenginlere kin beslemelerini, ‘bir dokun bin ah işit’ içerikli ruh durumlarını ve yazılamayacak nice uygunsuzlukları yaşamakta oluşlarını kapatamayacaktır.

İnanmazsanız 'Bardağın en fazla çeyreği dolu, insanların çoğu için dörtte üçü hâlâ boş' diye sızlanmaya başlayan NOBEL ÖDÜLLÜ ünlü ekonomist Joseph Eugene Stiglitz (1943)  çok değil on gün önce neler, neler yazmış onu okuyunuz.

AB’de 22 milyon ABD’de 22 milyon işsiz var

Joseph E. Stiglitz ‘Avrupalıların neredeyse 27 milyonu işsiz. Benzer şekilde tam zamanlı çalışmak isteyen 22 milyon Amerikalı da iş bulamıyor. ABD’de işgücüne katılım, kadınların yüksek sayılarla işgücü piyasasına girmeye başladığı zamanlardan beri görülmemiş seviyelere düştü. Amerikalıların çoğunun gelir ve servetleri krizden çok önceki seviyelerinin altında bulunuyor. Örneğin tam zamanlı bir erkek işçinin geliri 40 yıldan fazla geriye gitti’ diyor.

O'nun 'Avrupa ve ABD’deki kümülatif üretim kaybı 5 trilyon doların çok üzerinde' tespitine Türkiye'nin elbette Devletin ya da Hazinenin değil 'iş bilenin kılıç kuşananın' benzetmesinde olduğu gibi yaratıcılıktan ya da 'fabrika yapan fabrika yapmak' gibi akıldan yoksun, montajcı ve 'al gülüm ver gülüm' ile en konforlu hayatı yaşayan Sermaye Kesimi yüzünden bugün üç yüz elli (350 milyar) ABD Doları olan dış borcun nasıl ödenebileceğini h i ç düşündünüz mü?

Peki, Osmanlı Devleti Batı'nın özellikle Fransa ile İngiltere'nin bile bile kışkırtması ile Rus Çarlığı ile tutuştuğu Kırım Savaşı yüzünden 1853'te almaya başladığı ilk borç yüzünden 2. Abdülhamid döneminde 1881 Muharrem ayında ünlü MUHARREM KARARNAMESİ ile Osmanlı Maliyesini Batı'lı güçlerin kurduğu çok uluslu DŞ BORÇLAR (Düyun-u Umumiye) İDARESİ'ne bırakmak zorunda kaldığını da biliyor musunuz?

350 milyar dolar dış borç nasıl ödenecektir?

Peki, 28 Haziran 2013’e göre ‘Türkiye'nin brüt dış borç stoku, yılın ilk çeyreği itibariyle 349,9 milyar dolar, net dış borç stoku ise 199,1 milyar dolar oldu’ ise bugün bu borcun (350) ABD Doları olduğunu söyleyemez miyiz? Oysa bütün iç ticaret ve dış ticaret çabamıza rağmen Başbakan Erdoğan’ın Hazine’de ‘yüz yirmi dokuz (129) milyar ABD Doları var demesi kendi seçmenini gülümsetse bile geniş toplum içerisindeki dar gelirliler için yeterli değil.  Çünkü bu para hiçbir biçimde kendi aylık kazancına %10 olarak bile yansımıyor.

Joseph Stiglitz: Buhran önlendi ama refah geri gelmedi

Eğer Hazine, geçen yılın ‘2012 yılının Ekim, Kasım ve Aralık aylarında toplam 20,2 milyar lira iç borç ödemesinde’ bulunduğu gibi her üç ayda bir iç ödeme yapıyor ise ekonomi hiç de parlak bir durum yansıtmıyor demektir. Bu ülkede 1950’lerden beri görülen o ki ‘dış borç, ‘ithal ikamesine dayalı üretim’, ‘dış borçlanma’, ‘enflasyonist fiyat politikaları’ yanında ‘adil olmayan vergi’ ve ‘özelleştirme gelirleri’ ile dönüyor ekonominin çarkları. Sorunların içerisinde yer alan ‘adil olmayan gelir dağılımı’ ile ‘şeffaf olmayan ticaret’, ‘rant ekonomisi’ ve ‘kayıt dışı ekonomi’ bağlamında sağlıksız bir toplum yapısı ile yüzyüze bulunduğumuzu da bilmeliyiz. Dolayısıyla anlıyoruz ki (76) milyon kişiden oluşan bu toplumda en az (50) milyon kişi ne özlediği hayatı yaşayabiliyor ne de çocuklarının geçimine uygun bir gelecek bırakabilecek varlık bırakabilecektir.

Öte yandan Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin kamu yatırımlarının satılması demek olan ve Batı’nın küresel sömürü araçlarından biri olan ’özelleştirme’ ile sağlanan para ile onların üzerinden toplananvergiler bugüne kadar ancak (129) milyar ABD Doları biriktirebildi ise bu konudaki hesapların dökümünü nerede nasıl görebiliriz, diye sormaktan kendimi alamıyorum. Umarım yakında 'Türk mühendis, ekonomist, siyasetçi, 2003 ve 2009 arası Bilderberg toplantı üyesi ve iş adamı' olarak nitelenen Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan çok yakında gerekli açıklamaları yapacaktır.

Siz yine de ABD'li ekonomist ve Columbia Üniversitesi öğretim görevlisi Joseph Eugene Stiglitz'in mürekkebi dokuz gün önce kurumuş olan Buhran önlendi ama refah geri gelmedi başlıklı günah çıkartma ve uyarılar içerikli yazısını okuyunuz, bazı propagandalar yüzünden daha fazla uyuşmadan.

http://www.dunya.com/mobi/author_article_detail.php?id=153517

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..